Ortak dilimiz barıştı

Televizyonun sesi arka odalardan duyulacak kadar açıktı. Bir tatil günü biraz daha sessiz geçirilebilir düşüncesiyle, televizyonu kapatmak için geliyorum.

Televizyonun sesi arka odalardan duyulacak kadar açıktı. Bir tatil günü biraz daha sessiz geçirilebilir düşüncesiyle,  televizyonu kapatmak için geliyorum. Ekrana bakınca gürültünün sebebi anlaşılıyor. Hani şu kazananı hiç olmayan savaşlar. Belgeselde bu savaşların en kanlılarından olan, 2.Dünya Savaşı anlatılıyor. Ekran bile siyah beyaz, sahneler iç karartıcı… Vahşet, şiddet, gürültü. Sadece bu mu?   Savaşın bilançosu korkunç: Ölen 65 milyon insan, sayısız şehrin yerle bir oluşu, yaralılar, hastalıklar, sefalet… Aklımdan büyük şairin o güzel dizelerinden birkaçı geçiyor:

 

"…..Koşuyor altı yaşında bir oğlan,

 

Uçurtması geçiyor ağaçlardan,

 

Siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.

 

Çocuklara kıymayın efendiler.

 

Bulutlar adam öldürmesin…"

 

Derken bu şiiri duymuş gibi, atılan bombalardan bahsediyor. Bense zihnimde canlanan anı ile geçmişe gidiyorum:

 

80'li yıllar. Birçoğu bahçeli tek katlı evleri, evlerin önünden geçen bizim ark dediğimiz sulama kanalı, toprak yolu ve sıcak komşuluk ilişkileri ile mahallemiz, Tepebaşı'ndayız.

 

 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme