“Önce Kuşlar Gitti” “Duvarlar Yükselirken” adlı öykü kitaplarının yazarı, “Ay Sarı” şiir kitabının şairi,araştırmacı,eğitimci Metin Çengel’i bu hafta köşemde ağırlamak istedim.
Her zaman ağır bedeller ödeyen Anadolu’nun çilekeş insanlarının anlatıldığı, toplumsal sorunların yerel bir dille irdelendiği öykü kitaplarının yazarıdır Metin Çengel. Yazarın, adıma imzalayarak yolladığı öykü kitaplarını her seferinde aynı heyecanla severek okudum.
Metin Çengel’in öyküleri gerek konu, gerek üslup bakımından çok sahici bir anlatımla yazıldığı için değerli bulur, bir çırpıda okurum.
“Duvarlar Yükselirken” öykü kitabını okuduktan sonra bunu okuyucuyla paylaşmasam hem kitaba hem de yazar Metin Çengel’e haksızlık olur diye düşündüm.
“Duvarlar Yükselirken” Metin Çengel’in ikinci baskısını yapmış ikinci öykü kitabıdır. Kitabın ön kapağında şu mısralar yer alır.
“Öyle bir yol ayrımındasın ki artık mümkün değil tek başına savunman hiçbir şeyi, ya kalmana boyun eğeceksin ayaklar altında, ya alacaksın direnenlerin yanında yerini sahip çıkmak için yaşamın aydınlığına!” Sizi yüreğinizden kıskıvrak yakalayan bu sözcükler yazarın mücadele için bir çağrısıdır okuyucuya.
Kitap samimi beş öyküyle size hemen göz kırpar. Öykülerin sıcaklığı daha ilk sayfada sizi yüreğinizden yakalayıvermiştir bile. Doksan dokuz sayfadan oluşan öykü kitabında sırasıyla;
“Semerimde Gül Oya”, “Yü’sek Makama”, “Yaz Kızım Gereği Düşünüldü”, “Karnı Acıkan Radyo” ve “Duvarlar Yükselirken” adlı beş öykü yer alır.
2019 yılında Ümit Kaftancıoğlu öykü yarışmasında “Yaz kızım/Gereği Düşünüldü” öyküsü ile üçüncü, 2020 yılında yine Ümit Kaftancıoğlu öykü yarışmasında “Yas Ülkesi” adlı öyküsü ile de mansiyon ödülü alan yazarımız Metin Çengel’in eserlerindeki diyaloglarda yöresel dil hakimdir. Yazarın yerel bir dille içtenlikle yazılmış öykülerinde kara mizaha rastlıyoruz.
Öykülerde ustaca kullanılan dil, yöreye ait atasözleri, deyimler, tekerlemeler,maniler, türküler, yer mekan tasvirleri, betimlemeler sizi kitabın içine çekiveriyor.
Kitapta yer alan beş ayrı öyküde yazar, sizi bir maden ocağından alıp bir tren istasyonuna oradan bir köy evine götürürken evine ekmek götürme telaşında iken canından olan Hüsnü için sarsıyor, adeta duygudan duyguya savuruyor, öykünün içinde size de bir yer açıyor.
Bazen olaylara kızıyor, bazen acıyor, bazen gülüyor çoğu zaman isyan ediyorsunuz. Öykülerde çilekeş insanların mücadelesini, yoksulluğun en dibini yaşayan insanları görüyorsunuz. Yazar öykülerinde olayları bir eğitimci gözüyle analiz ediyor anlatım ve diyaloglarıyla yörenin sosyolojik yapısını gözler önüne seriyor.
Konuşma dili ile anlatılan kitapta zaman zaman kullanılan argo sözcükler de öykülere bir gerçeklik katıyor. Yazar bir bakıma bu kitapla Zonguldak ve çevresinin yerel dilini yazılı dile dökerken bir anlamda gelecek kuşaklara da aktarıyor ve kentin hafızasına kaydediyor.
Duvarlar Yükselirken öykü kitabının arka kapağı size bu sözcüklerle veda ediyor. Veda ederken de yüreğinizde, zihninizde gül tadı bırakıyor.
“ Çok trenler geldi geçti Çerkeş istasyonundan… Binenler, inenler… Hepsi Memidi’ydi ve hiçbirisi Memidi değildi.
O bahar, tüm göçer kuşlar dönüş yollarından sapıp önce Kızılırmak boylarında konakladılar, sonra havalanıp Anadolu’nun uzak köylerine doğru bölük bölük uçup gittiler…
Bir Yusuf kaldı Kızılırmak boylarında, bir karanfil kokulu kara yağız çocuklar. Ve eşkıyaların türküsü düşerek sulara köpük köpük akıp gittiler…”
Yazar Metin Çengel, Karabük Yenice’de doğmuş, Milli Eğitimin çeşitli kademelerinde öğretmenlik, yöneticilik yapmış, derneklerin sosyal sorumluluk projelerinde, spor kulüplerinde aktif görevler almıştır. Yazarın, Zonguldak, Karabük havzalarındaki halk kültürleri alanında çeşitli araştırmaları ve sazlı sözlü geleneklerine özgü derlemeleri bulunmaktadır.
Şiir ve öyküler yazan Metin Çengel’in eserleri; Şehir Edebiyatı, Varlık, İmece, Yaba ve Hürses, Güney gibi dergilerde ve gazetelerde köşe yazıları yayınlanmıştır.