Özer: Silahların Gölgesinde Yeni Anayasa Yapılamaz
Van Büyükşehir Belediyesi tarafından 'Kitapla Barış' sloganı ile açılan kitap fuarı kapsamında Prof.Dr. Ahmet Özer söyleşisi düzenlendi. Söyleşide konuşan Mersin Toros Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Özer, Devlet şuan bile kardeşlikten bahsediyor, kimse kusura bakmasın, silahların gölgesi altında ne yeni bir anayasa yapılabilir, ne de barış sağlanabilir. Devlet de, PKK de çatışmasızlık ortamı yaratmalıdır dedi.
Van Büyükşehir Belediyesi tarafından 'Kitapla Barış' şiarı ile bu yıl 2'incisi düzenlenen Van Kitap Fuarı kapsamında Mersin Toros Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Özer'in ”Kürt Sorununun Tarihsel Seyri, Günümüz ve Gelecek İçin Çözüm Önerileri” konulu söyleşisi yapıldı. Van Ticaret ve Sanayi Odası (VAN-TSO) Tuşba Salonu’nda düzenlenen söyleşiye HDP Van Milletvekili Lezgin Botan, HDP Van İl Eş Başkanı Yakup Ataş, Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Hatice Çoban, İpekyolu Belediye Eş Başkanı Veysel Keser’in yanı sıra yüzlerce kişi katıldı. Yoğun ilginin olduğu söyleşide konuşan Prof.Dr. Özer, Kürtlerin ve Türklerin ilişkilerinin 7 kavşak noktasının olduğunu ifade ederek, en önemli kavşak noktalarından birincisinin Malazgirt kavşağı, sonuncusunun ise PKK lideri Abdullah Öcalan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan arasındaki kavşak olduğunu belirtti. Bu kavşakları kronolojik bir şekilde dile getiren Özer, ilk kavşak olan Malazgirt kavşağını anlattı. Anadolu’nun kapılarının Kürtler tarafından Türklere açıldığını söyleyen Özer, bu kapının açılması ile birlikte Türklerin o günden bu yana bu topraklarda yaşamaya başladıklarını dile getirdi.
Prof.Dr.Özer: Türkiye tarihinde Kürtlere verilen özerklik ve bağımsızlık sözü tutulmadı
Yine Kürtlerin tarihte Türkler için birçok fedakarlık ve yardımda bulunduğunu aktaran Özer, Osmanlı Devleti’nin ilk tarihini yazan kişinin bir Kürt olduğunu ve bu kişinin de İdris-i Bitlis’i olduğunu söyledi. Kürtlerin Türkler ile yaşadıkları sorunun ilk çıkış noktasına değinen Özer, Kürt halkının 1848 yılında kadar özerk ve bağımsız yaşadığını ilk Kürt sorunun ise Tanzimat Fermanı ardından ekonomik krize giren Osmanlı’nın o tarihe kadar imtiyaz tanıdığı Kürt beyliklerinden tanınan imtiyazların ellerinden alınması ile başladığını söyledi. Bedirxan Bey’in bu imtiyazların elinden alınması sonucu isyan etmesi ile başlayan sorunun Kürt ve Türkler arasında yaşanan ilk sorun olarak bilindiğini dile getiren Özer, daha sonra yaşanan süreçleri anlattı. Yine Cumhuriyet’in kurulması ile birlikte Atatürk tarafından Kürtlere özerklik sözü verildiğini ve bu sözlerin birçok kez Atatürk tarafından dile getirildiğini söyleyen Özer, daha sonrasında ise 1927 Nutuk’unda yer alan Kürt halkına özerklik sözünün dahi sansüre uğratıldığını ifade etti. Sonrasında ki süreçlerde Kürtlerin, Türkiye ile büyük bir kopuşa doğru gittiğini aktaran Özer, Kürtler tarafından başlatılan isyanların bu kopuşa örnek olduğunu, ama Türkiye’nin uzlaşma yerine yaşanan tüm isyanları baskı ve şiddet ile görmezden geldiğini, yaşanan bu şiddet politikası sonucu Kürtlerin halen Türkiye ile yaşadıkları özerk ve bağımsız yaşam sorunun bugüne kadar devam ettiğini dile getirdi.
‘Türkiye baskı ve şiddet politikası ile Kürtleri bitiremez’
Son kavşak noktası olan Öcalan ve Erdoğan kavşağına değinen Özer, 1982 darbesi sonrası yaşanılan süreçleri aktardı. 1991 Demirel’in Kürt realitesini tanıması, Mesut Yılmaz’ın,” AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” sözü ve son olarak Erdoğan tarafından başlatılan çözüm sürecine açıklık getiren Özer, daha sonra ise yaşanan sorunun çözüm yollarına değindi. Çözüm için 3 anayolun olduğunu, bunların birincisinin bastırma, ikincisinin Kürt ve Türklerin ayrılması, üçüncüsünün ise demokrasi içerisinde bir arada yaşamak olduğunu ifade etti. Çözüm yollarından birincisi olan ayrılmanın Türkiye tarafından Kürt halkına karşı çoğu kez denendiğini aktaran Özer,” Şayet bastırılmada sorun olsaydı, Kürt sorunu bugüne kadar gelmezdi. Zaten bastırılma ile Kürt halkı yok edilirdi. Türkiye batırılma ile Kürt halkını bitirip, yok edemediği gibi sorunu daha da derinleştirdi. İkinci yol olan Kürt ve Türklerin ayrılması ise bir haktır. Çünkü Kürtler ayrılmak isteyebilir, bu uluslar arası kanunlarda varlığını koruyan ve her halkın dile getirebileceği bir konudur” dedi.
Prof.Dr.Özer: Silahların gölgesi altında yeni bir anayasa yapılamaz
Üçüncü çözüm yolu olan demokrasi içerisinde yaşamak konusuna açıklık getiren Özer, daha sonrasında ise çözümün formülleri üzerinde durdu. Devletin Kürt sorununu çözmek için önce ciddi anlamda niyet etmesi gerektiğini belirten Özer, daha sonrasında ise empati yaparak, red ve inkar politikalarından vazgeçmesi gerektiğini dile getirdi. Devletin tekrardan barış dilini kullanması gerektiğini söyleyen Özer, yapılacak olan yeni anayasa için ise,” Devlet demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapmak zorundadır. Anadil ve kültürel hakları tanıyıp, yerel yönetimler özerklik şartını kabul etmek zorundadır. Devlet ancak bunun gibi somut adımlarla toplumsal barışı sağlayabilir. Devlet şuan bile kardeşlikten bahsediyor, kimse kusura bakmasın, silahların gölgesi altında ne yeni bir anayasa yapılabilir, ne de barış sağlanabilir. Devlette, PKK’de çatışmasızlık ortamı yaratmalıdır” diye konuştu.
Söyleşi daha sonra soru-cevap şeklinde devam etti.