PANSUMANCI MEMET EFENDİ VE İĞNECİ KERİM EFENDİ
Ümit Kayaçelebi yazdı...
Kimler geldi kimler geçti derken bu gün aklıma eski sağlıkçılar eski pansumancılar eski hekimler geldi ve istedim ki bu gün şöyle bir zaman tüneline dalarak gerilere giderek o eski günleri ve eski insanları yad etmek istedim.
Valla gönül arzu ederdi ki ne o güzel günler geride kalsın ne de o güzel insanlar. Rahmetli Yaşar Kemal ustamızın da dediği gibi; “O iyi insanlar , o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tunçuna, insanın piçine kaldık’“
Dahiliye, hariciye, viladiye, emrazı sariye, kadın, erkek, çocuk, elli dokuz yataktı memleket hastanesi, fakat yetmiş ikiydi hasta sayısı.Yerde yatıyordu fazlalık..Ve ikişer hasta vardı bazı karyolalarda…”Nazım Hikmet, Dokuz yüz kırk bir yılında Anadolu´daki sefaleti, hastalığı, açlığı, yoksulluğu usta şiirleriyle böyle resmediyordu..
Sıtma, Verem, Trahom, Frengi çok yaygın olmasa bile bu hastalıklarla ilgili dispanserler vardı. Trahom Kliniği Çavuş başında, Verem Dispanseri önce Şimdiki Türkmenoğlu Mağazasının yanında, Sıtma Ocağı Sıhke caddesinde idi. Daha o yıllarda röntgenin bile ne olduğunu bilmiyor ve Röntgene gidende <Aynaya> gidiyorum derdik. Okulda iken her yıl bizi mutlaka verem savaş dispanserine götürürlerdi.
Okullarda çeşitli zamanlarda Çiçek, Kızamık, Tifo vs. hastalıklar için okulda iğne yapılırdı ve bu iğne bizim için işkence idi. Oflaya puflaya bazen ağlaya ağlaya aşı olurduk. Ve bir yandan üzülürdük canımız yandığı için beri taraftan da ertesi gün okul tatil olur ve evde istirahat edeceğiz diye sevinirdik..
Evet... Evet! Nerede o eski hekimler, cerrahlar? Nerede o güleç yüzlü, sevecen, şefkatle hastasına yaklaşan, hastasını kendi anası, babası, kardeşi gibi gören, nabzını kendi nabzı, şikâyetlerini kendi şikâyetleri olarak hisseden iğneciler, pansumancılar, hekimler, hemşireler, ebeler!...
Van’da Eski yıllarda gece gündüz ve sorgusuz sualsiz koşup kapısını çaldığımız halk dilinde iğneci de denilen meşhur sıhhiyeler vardı. Hatırladığım kadarıyla Van da en meşhur ve en tanınmış iğneci (sıhhiyeci derlerdi) Rahmetli Mehmet Kıran’dı Van’da insanlar ona <Pansumancı Memet Efendi> lakabını takmışlardı. Pansumancı Memet Efendi seyyar bir iğneci değildi. O zamanın Devlet Hastanesinin sağlık memurlarından biri idi. Hastanedeki her türlü iğne, pansuman vs. böyle ufak tefek cerrahi müdahalelerde hep o bulunurdu. Gözümü açtığım yıllarda en namlı iğneci olarak onu gördüm onu tanıdım.
Devlet Hastanesinde vazife yapan rahmetli Pansumancı Memet Efendi o zamanların küçük Van’ın da en meşhur sıhhiyeci idi. Çocukluğumuzda korkuyla karışık saygı duyduğumuz ve herkesin bir kaç kez iğne vurdurduğu veya pansuman yaptırdığı İğneci Pansumancı Memet Efendi çok fedakar ve bir doktora yakın tecrübeli bilgili ve güngörmüş ünlü bir sıhhiye idi.
Uzun yıllar kimin hastası varsa, kime iğne yapılacaksa, kime pansuman yapılacaksa gece, gündüz kar yağmur çamur demeden evine kadar gitmişti. Çoğu zamanda iğne ve pansuman olacaklar Pansumancı Memet Efendinin evine gece gündüz demeden tedaviye gelirlerdi.
Pansumancı Memet Efendi , her türlü ameliyat pansumanını en güzel ve sağlıklı biçimde yapar, ameliyat dikişlerini alır, koldan damardan da iğne yapar, serum bağlardı. Memet amca iyiydi hoştu ama bir kusuru vardı! Aceleci idi hastaya iğneyi hemen batırır, pansuman yaparken sargıyı şaggaak çeker canını yakardı. Çok hızlı hareket ederdi. Bu yüzden Van halkı onun biraz işini usul usul yapıp can yakmamasını beklerken o aksine tersini yapardı.Her neyse bizde hakkı vardır helal hoşu olsun. Koca bir Van halkının kaç sene zahmetini çekmiştir.
Beri tarafta da o yılların bir iğneci Kerim babası vardı.Kerim amca işini yaparken acele etmez ve hastaya ve yaralıya sabırla tahammülle yaklaşır onun canının fazla yanmamasını isterdi. Lakin Memet Efendi onun gibi olmadığı için onun hakkında Van halkı biraz serzenişte bulunmuştur.Yalnız Şerefiye Mahallesinde kalan İğneci Kerim amcayı da unutmayalım. Kerim amca rahmetli kısa boylu kilolu ciddi duruşlu bir seyyar iğneci idi. Bir yerde çalışmıyordu çağırılan evlere giderek iğne yapıyordu. Ben o kadar tanıyorum. Bizim evde de ne zaman biri hasta olsa iğne vurmak gerekirse hep o gelirdi. Kerim amca aynı zamanda da babamın ve dedemin de yakından tanıdığı bir kişiydi.
Çocuktuk ve iğneden çok korkardık. Evde olsa da okulda da olsa ister koldan ister kalçadan mutlaka ağlardık. Hatta daha iğne değmeden ağlamaya başlardık. Okulda fazla nazlanamazdık çünkü nazımızı çekecek kimse yoktu. Lakin evde iğne safhasında birileri tutmasa iğne yapmak çok zor olurdu.
İğneci Kerim Amca iğne yapmak için çantasından gereçlerini çıkarırken evdekiler hemen gaz ocağını çoktan hazır ederlerdi . Tüpün henüz olmadığı o günlerde metal kutulardaki camlı şırıngalar ve iğneler birçok defa kullanılırdı. Mikrop barındırmaması için, hijyenik açıdan enjektörler ve iğne gibi alet edevatın tamamı kutusunun içinde suyla gaz ocağında kaynatılırdı. Sonraları ispirto ocağı da çıkmıştı.
İğneci Kerim Efendi yaptığı işin hassasiyeti ile oldukça ciddi olur, enjektörleri kaynatırken de “kendine bakmazsan, hasta olursun, sonra da yersin iğneyi” diye şakayla karışık takılıp, dururdu. İğneci Talat, önce metal şırınga kutusunu açar, uygun iğneyi bulur sonra da kocaman enjektör takımını içi su dolu kapta iyice kaynatırdı. Bu steril işlemi biz çocuklar o zaman anlamazdık ne diye kaynatıyor diye merak ederdik ama yine de anlamazdık. Çocuk ve bebek hastalara iğne yapmak oldukça müşkül ve tehlikeli idi.
Bir hayat Van’da geçti ve çok güzel insanlarla hemhal olduk. Onlarla sevinçlerimizi acılarımızı paylaştık. Beraber yedik içtik eğlendik. Hasta olduğumuzda da ya yetiş Memet amca ya yetiş Kerim amca dedik. Onlar o an itibariyle acılarımızı dindirdiler, Yaramıza merhem oldular. Onlar bizim gözümüzde hekimden de aşağı değildir. Onları-ı anmamak olmazdı.
Ben de bu gün bu güzel iki insanı Pansumancı Memet Efendi ve İğneci Kerim Efendiyi anmayı bir borç bildim.
Her iki büyüğümüzü de burada anarken onlar ve onlar gibi sonradan gelip Vana ve Vanlıya hizmet eden tüm iğneci sağlıkçı dostlarımızı da rahmetle anıyorum.
Ruhunuz şad mekanınız cennet olsun inşallah.