'Para insanı çabuk rezil eder'
İkinci Büyük Savaş'ın yaşandığı yıllarda, Türkiye bu savaşa katılmamasına karşın, sıkıntılı bir dönemden geçmişti. Başka yol da yoktu zaten... Pek çok tüketim ve benzeri maddeler tanzim satışa tabi olup, vesika ile yurttaşlara veriliyordu. Bu uygulamadan çok yakınanlar oldu. O günlerin yoklukları üzerinden siyaset yapan kişiler var ülkemizde hala...
İkinci Büyük Savaş'ın yaşandığı yıllarda, Türkiye bu savaşa katılmamasına karşın, sıkıntılı bir dönemden geçmişti. Başka yol da yoktu zaten... Pek çok tüketim ve benzeri maddeler tanzim satışa tabi olup, vesika ile yurttaşlara veriliyordu. Bu uygulamadan çok yakınanlar oldu. O günlerin yoklukları üzerinden siyaset yapan kişiler var ülkemizde hala...
Vardı-yoktu, vesikaydı konusu bir yana...
O dönemi değerlendirerek bugün siyaset yapanların unuttukları ya da işlerine gelmediğinden Milli Eğitim Bakanlığınca savaş yıllarında Doğu-Batı Klasiklerinin yayınlanışı konusu nedense hiç görülmez/dikkate alınmaz siyaset cephesinde...
Biliyorum, hemen kimileri, "Ekmek bulup yiyemeyenlerin karnını kitap mı doyuracaktı?" diye soracaklar.
Sorsunlar... Sorun değil.
Ama şunu unutmamak gerekir: Ekmek bulup karın doyuramayan bir kişi beyninin susamışlığını da mı gidermesin?
Neyse...
T.İş Bankası Kültür Yayınları; yıllardır kültür/sanat dünyamız, aydınlarımız, kitapseverlerimiz için birbirinden değerli kitaplar yayımlıyor yıllardır.
Özellikle, "Hasan Ali Yücel Klasikleri Dizisi" övgü alıyor kitapseverlerden...
Bu diziden çıkan, Miladi XII. asırda yaşayan Feridüddin Attar'ın "MANTIK AL TAYR" adlı eserini üçüncü kez okuyorum, şu sıralar.
Kitapta şöyle bir öykü var:
Yeni derviş olan birisinin az bir parası vardı.
Onu şeyhine söylemedi, gizledi. Şeyh anladı, ama hiçbir şey söylemedi. Derviş de o parayı gizleyip durmaktaydı.
O yola düşmüş dervişle yol kılavuzu pir, beraberce bir yere gidiyorlardı.
Önlerine kapkaranlık bir yol çıktı... O korkunç yol, ileride ikiye ayrılıyordu.