Ramazan Ayında Fast-Thinkerler ve Reklam
Ramazan Ayı, Müslümanların oruç tutuğu aydır. Müslümanlar bu ayda Allah'a ibadet etmek için gün boyu aç ve susuz kalırlar, bu da insanların aktif hayattan uzak kalmalarını ve evde daha çok vakit geçirmelerine sebep olur.
Ramazan Ayı, Müslümanların oruç tutuğu aydır. Müslümanlar bu ayda Allah'a ibadet etmek için gün boyu aç ve susuz kalırlar, bu da insanların aktif hayattan uzak kalmalarını ve evde daha çok vakit geçirmelerine sebep olur. Böylece insanlar daha çok televizyon izlemeye ve gazete okumaya zaman ayırır. Bu nedenle görsel ve yazılı basın, Ramazan Ayı'na özel hizmetler vermektedir. Bu ayda oluşabilecek problemlere cevap bulmak için yayınlanan programlar yanı sıra dua ve dini konuşmaları sunan programlara yer verilir. Ramazan Ayı'nda Televizyon ve gazetelerde Ramazan programları reytinglerinin yükselmesi birçok televizyon kanalının Ramazan programı yapması ve gazetelerin de Ramazan sayfası açmasına neden olmaktadır. 2017 Ramazan Ayında Beyaz TV'de "Prof. Dr. Mehmet Okuyan ile iftar sohbetleri" programı, TRT 1' de "İftar Sevinci ve Sahur Bereketi" "Kur'an-ı Kerimi güzel okuma yarışması" programı, Diyanet TV'de "İftarı Beklerken" programı, Kanal 7' de "Necmettin Nursaçan ileİftar Programı" ATV'de "Nihat Hatipoğlu ile İftar ve Sahur Programı" Star TV'de Fatih Çıtlak ile Ramazan bereketi" programı, Kanal D'de "Mustafa Karataş ile paylaşmak güzeldir" programı, gibi birçok televizyon kanalında Ramazan programları yapılmaktadır. Ayrıca birçok gazete de Ramazan Ayı boyunca Ramazan'a özel sayfayla okurlarıyla buluşmaktadır.
Peki Ramazan ayında verilen bu dini yayınlar, ne kadar sağlıklı dini bilgiler içermektedir? Özelikle bazı programlarda arkadan fon müziği verilerek daha çok hikâye ve hurafeden ibaret olan dini bilgilerin verilmesi, insanların dini öğrenme ihtiyaçlarından ziyade ekonomik sermaye teşkil eden televizyonculuğun dini hassasiyet günlere zaman ayırarak seyirci kitlelerini artırmayı amaçladığı görülmektedir. Bazı fast- thinkerlerin sloganik ifadeler kullanarak dini bir programı şova dönüştürmeleri ve bu bağlamda reyting endişesi ortaya koymaları da gözden kaçmamaktadır. Bu tür yayınların aksine insanları Allah'ın gönderdiği vahiy bağlamımda Kur'an-ı bir zeminde bilgilendiren ve aynı zamanda düşündürmeye teşvik eden tartışma programlarının da yer alması sevindiricidir.
Dini grup, cemaat ve tarikatlara ait televizyon kanallarında verilen dini bilgiler genel anlamda gerçekliği tartışılır ve asıl kaynaklara dayanmayan daha çok hikâye ve efsaneden oluşan halkın hoşuna giden sivil bilgilerden oluşmaktadır. Bunun asıl sebebi dini bir pazar oluşturarak kendi görüşünü savunan kitleyi genişletme kaygısıdır. Dini grupların yeni dini imajlar oluşturma düşünceleri, televizyon yayınlarıyla bunu insanlara anlatma ve bir alt ideoloji oluşturma çabaları kaçınılmazdır. Dini grup, cemaat ve tarikatlar bu yayınlar vasıtasıyla kendi felsefi anlayışlarını dini figüre büründürerek ve belli günlerde ise tarikat veya grup liderlerinin konuşmalarına zaman ayırarak hem geniş bir kitleye ulaşıp taraftar kazanmayı hem de siyasi-ideolojik görüşlerini meşrulaştırmak ve menfaatlerini korumayı amaçlamaktadırlar. Bu yayınlarda birçok asılsız dini mesaja yer verilmesi ve bu anlamda diziler yayınlanması, düşünüldüğünde dini oluşumların yayınlarının en önemli amaçlarından biri de kendi ideolojik felsefi anlayışlarını ve marjinal dini üretimlerini empoze etmektir. Bu durum Ramazan ayında da aynı havada seyretmektedir.
Ramazan ayı ve reklam ilişkisine baktığımızda, üreticiler toplumun hassasiyetini düşünerek Ramazan Ayı ve Bayramı gibi bazı dönemlerde tüketici sayısını artırmak için reklamlarda dini semboller kullanarak dindar kesimi de kendi tüketim topluluğuna çekmeyi amaçlamaktadır. Ramazan Ayı'nda Müslümanların oruç tutmasından dolayı gün boyu aç kalmaları bu yüzden kaliteli ve iyi beslenmek istemeleri onları çılgınca alışveriş yapmalarına sebep olmaktadır. Üreticiler bu tüketim çılgınlığını düşünerek kendilerine daha fazla pay bulmak için Ramazan ayına yönelik reklamlar yayınlarlar. Bazı zamanlarda Müslümanların çekimser durduğu faizli krediler ve bilimsel olarak sağlığa zararlı olduğu bilinen Cola gibi sektörlerin Ramazan reklamları yayınlamaları da bir hayli dikkat çekicidir.
ABD kökenli çok uluslu şirket The Coca-Cola Company sermayesinden ortaya çıktığı bilinen küresel marka haline gelen, karamelize şekerle tatlandırılmış içecek markası Coca-Cola ve grup markaları Pepsi, Fanta gibi markalar da Ramazan reklamları yayınladıkları görülmektedir. Çok içildiğinde sigara ve alkol kadar insana zarar verdiği düşünülen Coca-Cola'nın her iftar ve sahurda sofrada olması gerekli şeklinde yayınlanan reklamlarda Ramazan ayının manevi havasına hiç de uygun olmadığı düşünülmektedir. Ancak kapitalist düşüncenin dini değerleri fırsata dönüştürme çabası Coca-Cola ve Ramazan'ı bir araya getirebilmektedir. Hristiyan ve Yahudi kökenli markanın Ramazan reklamlarında daha çok İslami semboller kullanılmaktadır. Örneğin, bir reklamında iftar zamanında kolu komşu herkesin bir sofraya geldiği ve bir araya gelme sebebinin de Coca-Cola'nın lezzeti ve çekiciliğinden kaynaklı olduğu görülmektedir. Ya da binlerce yıldızın arasında bir Ay olduğu reklamında ise hem İslam'la bütünleşen ay sembolü kullanılmakta hem de Kur-an' daki "...Kur-an' ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Kim o aya ulaşınca onu oruçla geçirsin..."(Bakara, 185) ayetinden yola çıkarak Ramazan ayının başlangıcı ve bitişi sembolize edilmektedir.Telefon operatörleri ve yiyecek markaların Ramazan reklamlarında Ramazan ayının dayanışma ve paylaşma özeliğinden yola çıkarak görünürde toplumsal bütünleşme ve yardımlaşma adı altında daha fazla tüketime yol açacak subliminal reklamlar yapmaktadırlar. Örneğin telefon operatörlerin konuşma fırsatları ve indirim fırsatlarıyla akrabalar arası ilişkiyi güçlendirme mesajıyla reklam yapması ekonomik çılgınlığın diğer bir yüzüdür.Örnekleri verilen marka reklamları dışında birçok firmanın Ramazan reklamına rastlamak mümkündür. Bütün markaların Ramazan reklamı yayınlamanın ortak amacı tüketimin çok fazla olduğu bu ayda kendine daha geniş bir pazar alanı bulmaktır. Bunun yanında iyi niyetle hareket eden markalar da yok değildir. Ramazan ayının manevi havasının etkisini htirmek ve ayın zorluklarını biraz daha azaltmak için yapılan indirimler ve insanları haberdar etmek için yapılan reklamlar da vardır.
Ebetteki din ve bu bağlamda Ramazan ayı, medyada yerini almalıdır ancak medyadaki dinin konumunu belirlemek zor olacaktır. Çünkü insanın yaşam tarzı, düşünce farklılığı ve buna bağlı olarak gelişen ana fikir ve insanın dinin asıl argümanlardan uzak duruşu, vahiyle ilişkili bir dinden ötürü bir birinden farklı yeni sivil dinlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Bu da dini bilgi karmaşasına ve bireysel dinlerin gerçek dini algısına dönüşme etkisi oluşturmaktır. Medyanın din algısı ne zaman hurafelikten, tekelcilikten, grupçuluktan kurtulup Kur'an gibi asıl argümanlar zemininde, bilimsel ve objektif bir şekilde tartışılırsa işte o zaman din medyada hakkettiği konuma gelecektir.