Ramazanda kazandıklarımızı kaybetmeyelim

Van Emekli Müftüsü Nimetullah Arvas yazdı...

Allahü Teala canlı cansız bütün varlıkları bir gaye-amaç için yaratmıştır. Hiçbir varlığın boşuna yaratıldığı söylenemez. Kainatı insanın hizmetine vermiştir. Sadi;Gülistan adlı eserinde ‘’ Bulut, rüzgar, ay, güneş ve felek/alem hepsi çalışmakta/işbaşında. Ta ki sen ekmeğini çıkarasın ve çalışarak kazandığın rızkı gaflet ile yemeyesin. Hepsi senin yararına olacak şekilde emir almış görevlerini yaparken adeta kendinden geçmiş. Senin de aynı şekilde bir emir alman gerekir. Aksi taktirde  insaflı bir davranış olmaz.’’ demektedir. Peygamberlerin gönderiliş gayesi, kitapların indirilmesi, insanın dalalete, sapıklığa yönelmemesi içindir. Bu yönüyle İslamiyet insan merkezlidir. İnsanın yaradılış gayesi ise ayeti kerimede şu şekilde buyuruluyor. ‘’Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.’’(Zariyat.56) Allahü Teala kullarına acıdığından ve merhamet ettiğinden peygamberler göndermiştir. Son peygamber, alemlere rahmet olarak gönderilen-görevlendirilen, Hz. İbrahim’in duası, Hz.İsa’nın müjdesi, annesi Amine’nin rüyası, gökte ismi Ahmed, yerde Muhammed olan, Hz. Muhammed Mustafa aleyhissalatu vesselam efendimizdir. Allahü Teala’nın O’nu peygamber olarak göndermesi bizler için bir ilahi lütuf, kerem ve nimettir. Allahü Teala yüce ve mukaddes kitabımız Kur’an’ı Kerim’de ‘’Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.’’(Ali İmran 164) buyurmuştur. Bu ayette Peygamberimizin gönderiliş gayelerinden bazılarını şu şekilde sıralamak mümkündür.

1. Allah’ın ayetlerini okumak, açıklamak ve tatbik etmek.

2.İnsanları çirkin davranışlardan, yanlış inanış ve ibadetlerden uzaklaştırmak. Nefislerini arındırmak.

3.Allah, Kitap ve hikmeti, hidayet yolunu öğreten bir peygamber göndermekle müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar büyük bir sapıklık içinde bulunuyorlardı.

Bu ayeti kerimede ve benzeri ayetlerde müminlerin olgun ve kamil bir iman sahibi ve takva ehli olmaları için peygamber gönderildiği açıkça belirtilmektedir.

Ramazanda farz olarak tuttuğumuz oruçtan bahseden ayetin sonunda ‘’Umulur ki korunursunuz.’’(Bakara.183) buyurulmuştur. Dikkat edilirse orucun hikmeti kişinin kendisini diliyle meydana gelen gıybet ,yalan, iftira, yalan yere şahitlik ve bedeniyle meydana gelen haram ve kötülüklerden uzak tutmaya yöneliktir.

Ramazan ayında bizi takvaya ulaştıracak birçok kazanımlar elde ettik.

1.Ramazanda farz olan orucumuzu tuttuk. Tutamayanlar ise fidyesini verdiler.

2.Farz namazlarını mümkün mertebe cemaatle kılmaya çalıştık.

3.İftar vaktinde bizi nimetlere kavuşturan Rabbimize hamd ve şükürde bulunduk.

4.Sahura kalktık. Seher vaktinde Rabbimize yöneldik, yalvardık, dua ettik.

5.Orucumuzun sevabını gideren manevi hastalıklardan uzak durduk. Kin, nefret, haset gibi kalbi hastalıklardan korunduk. Bunlar ramazanın en önemli kazanımlarıdır. Ramazan dışında da bu hususlara çok dikkat etmeliyiz. Ramazanda bu iyi alışkanlıkları ramazandan sonrada daimi hale getirerek kalıcı kılmalıyız.

6.Kur’an okuduk, dinledik, öğrettik, öğrenmeye çalıştık. Tövbe, istiğfar, tefekkür, şükür gibi ibadetlerle meşgul olduk. Bunları ramazandan sonrada devam ettirmeliyiz.

7.Mali ibadetlerden fıtr sadakasını verdik.

8.Birçok mümin zekatını ramazanda verir. Zekatın sözlük anlamı temizlenme demektir. Nefsin tezkiyesi, temizlenmesi de Allah’ın razı olduğu ve beğendiği emirleri yerine getirmekle, yapmayın dediği yasaklardan da uzak durmakla mümkündür.

9.İbadetlerimizin kabulü için Allah’a dua etmeliyiz. Aslında yapacağımız her iyi işin sonunda kabul olması için Allah’a dua etmeliyiz. ‘’Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor, “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” diyorlardı.’’ (Bakara.127) Allahü Teala ‘’Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.’’ (Hicr.99) buyurmuştur. Efendimizde “Allah katında amellerin en makbulü az da olsa devam üzere yapılanıdır.” (Buhari) buyurarak kazanımları koruma yolunu göstermiştir.

İrfan ehli bazı zatlar ramazan ayında yaptığımız ibadetlerin kabul olup olmadığının belirtisini ‘’Ramazandan sonraki halimiz, ramazandan önceki halimizden daha iyi olursa’’ bu ibadetlerimizin kabulüne işarettir demişlerdir.

Peygamber Efendimiz “Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse, sanki yılın bütününde oruç tutmuş gibi olur.” (Müslim) buyurmuştur. Peygamberi bir müjde olan bu sünneti de unutmayalım. Peygamberimiz büyük sahabe Ebû Saîd’e “Ey Eba Saîd! Kim Rab olarak Allah’tan, din olarak İslâm’dan ve peygamber olarak Muhammed’den razı olursa ona cennet vacip olur.”(Müslim) buyurmuştur.

Yüce Allah bizleri, bu iman ve ikrarla yaşayan ve bu müjdeye nail olanlardan eylesin. Allahü Teala kıblenin ilki, mescitlerin ikincisi, Hz. Ömer’in Selahaddin Eyyubi’nin ve Kudüs-ü Şerif  ismiyle isimlendiren Yavuz Sultan Selim’in emaneti olan Kudüs-ü Şerifin en kısa zamanda hürriyetine kavuşmasını, Filistinli kardeşlerimize sabır, sebat ve metanet ile mücadelelerine devam etme azmini bahşetsin ve bugüne kadar Evliya Yurdu Şüheda Burcu vatanımızı savunurken  şehit olan  cümle  şehitlerimize rahmet eylesin. Fedakarane gayret gösteren Devlet Büyüklerimizi muvaffak ve muzaffer eylesin. Amin

Cumanız Mübarek Olsun.

 

Bakmadan Geçme