Sağlık Bakanlığı'ndan 'kırmızı et' uyarısı
SAĞLIK Bakanlığı, son günlerde 'Kırmızı et ve işlenmiş kırmızı et tüketiminin sağlığa etkileri' konusunda açıklama yaptı.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, "Kırmızı et ve işlenmiş etler ile ilgili yapılan güncel açıklamalar ülkemizde toplum bazında müdahale gerektiren öncelikli bir sağlık sorununu gündeme getirmekten çok, sözü geçen ürünleri aşırı tüketen bireylerin dikkatini çekmek için yapılan bir uyarı olarak değerlendirilmelidir" denildi.
ÜLKEDE KİŞİ BAŞI GÜNLÜK KIRMIZI ET TÜKETİM MİKTARI 35 GR
Toplum sağlığını ilgilendirdiği belirtilen kırmızı et ve işlenmiş kırmızı et tüketimi konusunda kamuoyunu aydınlatmak ve doğru bilgilendirmek için yapıldığı kaydedilen Sağlık Bakanlığı'nın yazılı açıklamasında "Öncelikle Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre; Türkiye'de et tüketimi belirlenen limitlerin altındadır ve temel besin ekmek ve diğer tahıl ürünleridir. TÜİK verilerine göre; ülkemizde kişi başı günlük kırmızı et tüketim miktarı 35 gr olarak saptanmıştır. Bununla birlikte güncel kanser istatistiklerimize göre 15 yaş üzeri bireylerin ülkemizde ortalama kolorektal kanser (Kolon Kanseri) insidansı yani 1 yıl içerisinde bu kanseri geliştirme bazal riski yüz binde 20'dir. Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) bağlı Uluslararası Kanser Kontrol Ajansı (IARC),Türkiye'nin de dahil olduğu 24 ülke tarafınca yönetilmektedir. Kanser alanında pek çok ortak çalışma yürüten ajans, üye ülkelerinin talepleri ile kırmızı et ve işlenmiş kırmızı et tüketiminin kanser gelişimindeki rolünü araştırmıştır" ifadeleri kullanıldı.
İŞLENMİŞ KIRMIZI ET TÜKETİMİ KOLOREKTAL KANSERİ RİSKİNİ 1.2 KAT ARTIRIYOR
Kırmızı et ve işlenmiş kırmızı et tüketimi konusunda yapılan araştırmalara dikkat çekilen açıklamada, "Yaklaşık 20 bilim insanının 800'den fazla yayımlanmış makaleyi incelemeleri sonucu; kırmızı et tüketiminin kolorektal kanser ile ilişkisi Grup 2A (muhtemelkarsinojen) olarak sınıflandırılmıştır. Grup 2A'da yer alan ajanların kanser yapabileceğine dair insanlar üzerinde yapılan kısıtlı çalışmalarda belirli miktarda delil bulunmakla birlikte, kesinlikle kanser yapıcı olduklarını gösterecek kadar yeterli bilgi birikimine ulaşılamamıştır. İşlenmiş kırmızı et tüketimini ise Grup 1 (kesin karsinojen) olarak sınıflandırmıştır. Grup 1 kanserojenite, insanlar üzerinde yeterince epidemiyolojik veriye dayandırılarak yapılan bir sınıflamadır. Raporun sonucuna göre, günlük 50 gr işlenmiş et tüketimi kolorektal kanser riskini yüzde 18 artırmaktadır. Kanserden korunma bakımından öncelik belirlerken çok önemli bir nokta, ajanların kanser yapıcı olup olmamalarının yanında kanser yapıcı iseler kanser riskini ne oranda arttırdıklarının değerlendirilmesidir. Dünya Sağlık Örgütü, sigara kullanımının akciğer ve diğer kanserlerin gelişim riskini 20 kata kadar artırırken (yüzde 2000'lik bir artış), işlenmiş kırmızı et tüketiminin kolorektal kanseri riskini 1.2 kat artırdığını (yüzde 20'lik bir artış) belirtmiştir. Grup 1 sınıflamasında yer alan güneş ışığı gibi her kanserojenden mutlak korunmak da mümkün değildir. Burada önemli olan kanser yapıcı maddelere karşı maruz kalınan temas süresi ve dozudur" denildi.
KIRMIZI ETLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR AŞIRI TÜKETEN BİREYLER İÇİN UYARI OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ
Sağlık Bakanlığı tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "Bu bilgilere göre kırmızı et ve işlenmiş etler ile ilgili yapılan güncel açıklamalar ülkemizde toplum bazında müdahale gerektiren öncelikli bir sağlık sorununu gündeme getirmekten çok, sözü geçen ürünleri aşırı tüketen bireylerin dikkatini çekmek için yapılan bir uyarı olarak değerlendirilmelidir. Bakanlığımız kanser dairesi dahil olmak üzere, dünya genelinde pek çok kanser yöneticisi, düzenli, dengeli, taze sebze ve meyveden zengin, kalorisi ve şeker oranı yüksek olmayan beslenmeyi önermektedir. Kırmızı et, elbette doğru beslenmenin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Kırmızı et ürünleri doğru pişirme teknikleri ile dengeli, bol sebze ve meyve ile aşırıya kaçılmadan tüketilmeli; düzenli fiziksel aktivite yapılmalı ve obeziteden uzak durulmalıdır. En önemlisi, bireylerin sağlıklı yaşam felsefesini bir yaşam kültürü haline getirebilmeleridir"
Kaynak: DHA