Saygı duyuyorum

Üniversite ortamında eğitimci rolü olan, bilgi üreten, özgün araştırmalarıyla alanına katkıda bulunan akademisyenler, diğer bir tanımla bilim insanları çabaları ve ürettikleriyle toplumun bilimselleştirilmesini ve daha nitelikli işgücünün yaygınlaşmasını sağlarlar.

Akademisyenlere toplum veya kendileri tarafından “öğretmen”, “hoca”, “bilim insanı”, “bilim adamı”, “öğretim üyesi”, “öğretim elemanı”, “alim”, “aydın”  gibi bir çok isim verilmektedir. Kimileri bunları fazlasıyla  hak ediyor, kimileri de hiç hak etmiyor.

Gerçek anlamda akademisyen özellikleri taşıyan, mesleğinin gereğinin bilincinde olan, emekle, hak ederek bu unvanı alan kişiler toplumda ve kendi camialarında saygı görerek önemsenirler.

Torpille paye kapmış, adı çeşitli çirkin olaylara karışmış, kirli dosyaları alt edilmiş, ucu dışarıda negatif ilişkiler içinde olan akademisyenler ise üzerilerine vazife olmayan işlere maydanoz olurlar işgüzarlıklarıyla gündeme gelmeye çalışırlar.

Bütün akademisyenler hep böyle midir? Haşa.

Ülkemizde bilimle uğraşarak kendi alanında insanlığa, ülkemize dünya çapında değerli katkılar sunan çok sayıda başarılı ve saygın akademsiyenlerimiz vardır.

Onlardan biri  Akdeniz Üniversitesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan’dır. Prof. Dr Özkan, insanlığa, bilme yaptığı değerli katkılarla ve başarılarıyla örnek gösterilecek saygın isimler arasında yer alır.

Günümüzde akademisyen kimliğinin, duruşunun ve sorumluluğunun tartışıldığı, insan hayatının ucuzladığı, gençlerimizin acımasızca öldürüldüğü, insan ölümlerinin sıradanlaşarak neredeyse kutsandığı süreçte Antalya Akdeniz Üniversitesi Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, eşi AÜ Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Özlenen Özkan ve ekibi  çok zorlu organ nakilleriyle insanları yaşatarak insanlığa, bilime hizmet ediyorlar. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” tam da budur.

Prof. Dr. Ömer Özkan, eşi Doç. Dr. Özlenen Özkan ve ekibi önceki gün Türkiye’nin 4’üncü, Akdeniz Üniversitesi’nin 3’üncü çift kol naklini, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde gerçekleştirerek yeni bir başarıya imza attılar.

Değerli bilim insanları Antalya’da motosiklet kazasında hayatını kaybeden 23 yaşındaki Emin Konar’ın bağışlanan iki kolu, 2008 yılında balık avlamaya gittiği nehir kenarında bulduğu patlayıcının elinde patlaması sonucu iki kolunu kaybeden Adıyamanlı 31 yaşındaki Mustafa Sağır’a 12 saatlik bir operasyonla naklettiler.

Riskli nakli gerçekleştiren   Prof. Dr. Ömer Özkan, eşi Doç. Dr. Özlenen Özkan ve  bu türden operasyonların Akdeniz Üniversitesi hastanesinde gerçekleştirilmesi için her türlü desteği sağlayan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Ünal ile  emeği geçen hekimleri bütün kalbimle kutluyorum.

Prof. Dr. Ömer Özkan’a;

Dünyadaki ilk rahim nakli ve Türkiye'deki ilk çift kol nakli gibi ulusal ve uluslararası düzeyde birçok başarıya ve ilke adını yazdırdığı için sonsuz saygı duyuyorum.

Çeşitli nedenlerle yüz ve vücut organ nakline ihtiyacı olan çaresiz insanları yeniden yaşama kazandırdığı ve dünyanın önemli  bilim kurumları tarafından alkışlanarak ödüllendirildiği için saygı duyuyorum.

Üniversitelerimize, bilim insanlarımıza başarılarıyla genç yaşta esin kaynağı olduğu, toplumda organ nakli ve bağışında duyarlılık, bilinç yarattığı için saygı duyuyorum.

Ölümlere inat insanlara yaşama sevinici ve heyecanı verdiği için derin saygı duyuyorum.

Prof. Dr. Ömer Özkan gibi mesleğinin onurunu koruyarak, yararlı bilimsel çabalar içinde olan,  saygıdeğer  bilim insanlarımızın sayısının artmasını diliyorum.

 

Güzel düşünüp, güzel konuşmak

Vanlılık ruhu üzerine yazdığımız yazı sonrası değerli okurlarımızdan, sevgili Vanlılardan ve kadirşinas Van dostlarından çok güzel yansımalar aldık. Söylenenler Vanlılık ruhu kavramının toplum ve şehrimiz için ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu anladık.

Vanlı iş adamı Feridun Irak, Vanlılık ruhu ile ilgili olumlu ifadelerinin ardından yazdıklarımıza bir ilave daha yapılması gerektiğini söyledi.  Irak, Vanlılık ruhu ve sorumluluğuyla,“ Vanlılık ruhu; güzel düşünmek, güzel konuşmaktır” dedi. Tespitine içtenlikle katılarak söylediğini internet sayfamızda yer alan yazımıza ekledik.  Duyarlılığına teşekkür ediyorum.

 

Buzla mücadele ne zaman başlayacak?

İlimiz bu yıl gerçek bir kış yaşadı. Bereketli, sevindirici Van’a yakışan kar yağışları oldu. Lakin Van’a yakışmayan şiddetli soğuklar gördük. Durun. Kış daha bitmedi. Şubat 20’ye kadar süren Küçük çile var. O gün ilk cemre havaya düşecek. Gerisi kolay. 

Kışın kar mücadelesinde belediyeler geçer not alamadı. Bu yılda eylüle kaldılar. Toplum kanaat notu kullanarak belediyelere sınıf geçirecekti, ancak belediyelerde bekledikleri çabayı göremediler.

Anlayacağınız belediyeler kanaat notunu hak etmediler.

Çünkü kar mücadelesi sonrası şehrimizin ara sokakları, gözden ırak yolları, kaldırımlar kalın buz tabakaları ile bekliyor.  Sokaklar bazı yol kenarları kaderine terk edilmiş halde. Buzdan dolayı araç ve insan geçişleri mümkün değil. Belediyeler sayesinde kayıp düşerek bir yerlerini kıran kırana. Hastanelerin ortopedi poliklinikleri ve servisleri baya yoğun.   Bir zabıta memuru buzlanma ayıbını ilgilisine iletmiyor mu? Allah aşkına bir belediye yetkilisi buzla kaplı sokakları, kaldırımları hiç görmüyor mu?

Belediyeler uyuyor mu?        

Bakmadan Geçme