İnsan yaşadığı toplum içerisin de saygı görmek ister. Saygı görmek ve kabullenmek için yaşar. Saygı gören insan mutlu insandır. Saygı görülmek güzel bir şey tabii, ama saygıyı görmek, istemekle olmaz. Saygısız, seviyesiz bir insana kimse saygı göstermez. Saygılı insan, hak eder saygıyı
İnsan en çok toplum içinde yalnız kaldığı zaman anlar ya da fark eder durumunu. Eğer toplum içinde insanlar kendisini gördüğü için mutluysa, tebessümle ve saygıyla karşılanıyorsa, bilir ki yalnız değildir. Bir de bunun tam tersi durum vardır.
Görmemezlikten gelmek.
Oralı olmamak.
Dışlanmak.
İstenmemek.
İşte saygının önemi, bu durumlarda ortaya çıkar.
Kişi eğer bencil ise ve başkalarına karşı saygısız ve seviyesiz davranışlarda bulunuyorsa, toplum genelde dışlar. Bu tip insanlar hiç bir zaman yaşadıkları toplum da değer görmezler, dost edinemezler. Bunun tek nedeni kendileridir. Fakat farkında olmazlar. Çevrelerindeki kişileri, başkaları adına kırdıkları için, hayatları boyunca eşe dosta ve arkadaşa sahip olamazlar. Yaptıkları arkadaşlıklar bile zorunlu arkadaşlıktır.
İnsana akıl ve beyin verilmiştir. İnsan beyni bir mucizedir. Kullanmasını bilene. İnsanın beyni, iradesi, kişiliği ve vicdanıyla bütün zorlukların üstesinden gelebilir. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bu özelliklerimizle çözebiliriz. Yaşamda yaptığımız veya yapacağımız işlerin hangisinin zararlı, hangisinin yararlı olduğunu veya olacağını seçebilecek kişisel iradeye sahibiz. Gerçek hayatı yaşamak istiyorsak, hayatımızı kukla değil, kuklacı olarak yaşamalıyız.
Bu hayat bizim hayatımız.
Neyi görmek istiyorsak, öyle bakmalıyız.
Nasıl karşılamak istiyorsak, öyle karşılanmalıyız.
Nasıl dinlenmek istiyorsak, öyle dinlemeliyiz.
Bir şeyi karşı taraftan istemeden önce, kendimize bakmalıyız.
Ne verirsen onu alırsın…
Saygı, sevgi, hoşgörü içinde bir yaşam diliyorum.
Her zaman saygı gören biri olmanız dileğiyle.