Bir zamanlar İlimizin en işlek merkezlerinden biriydi. Aşrı bir yoğunluk ve yeni, yeni iş yerleri açılıyordu. Günün her saati tıklım, tıklımdı. Kimse halinden şikayetçi değildi. Esnafı, seyyar satıcısı, işportacısı ve halkı mutluydu, kısacası istihdam vardı. Tüm şehri sürekli canlı tutuyordu. Ya şimdi, gündüzleri durgun, akşam beşten sonra adeta hayalet şehir gibi.. Bir nöbetçi eczane, birkaç bakkal dükkanı, sanki şehrimin sokakları, hayata küsmüş gibiydi. Sokaklar mutsuz, esnafı mutsuz, halkı mutsuzdu. Eski devlet hastanesinin bulunduğu semtten söz ediyorum. . Evet, bu hastane tabiri caizse ilimizin yarısına bakabiliyordu. Sağlık kurumuna çok daha kolay ulaşabiliyorlardı insanlar. Civar mahalleler, mağdur insanlar için adeta can simidiydi, eski devlet hastanemiz.
Geçen hafta Bostaniçi taraflarında bir taziyeye gittim. Taziye dileklerimi ilettikten sonra yakınını kaybetmiş, taziye sahibi dedi ki; "Muhtarım Allah rızası için eski devlet hastanesinin yerinde bir hastane, poliklinik yada acil servisinin açılmasını yetkililere söyleyin, yazın. Bu bölgeye yakın bir hastane olmuş olsaydı, hastamıza erken müdahale edilseydi, takdiri İlahi belki de kaybettiğimiz hastamız kurtulurdu. İpekyolu devlet hastanesine yetiştirene kadar maalesef hastamızı kaybettik. Maalesef hastaneler şehrin yarısına çok uzak, acil durumlarda perişan oluyoruz. Genç yaşta yetim çocuklar geride kaldı. Artık birileri bizlere sahip çıksın. Belki bir faydası olmayacak ama şuanda siz muhtarlardan başkasına da sesimizi duyuramıyoruz."
Çaresizliğin, umutsuzluğun boğazları tıkadığı ve acının, kederin beklide elde bir şeylerin gelmediği derin üzüntünün çeşme gibi akıttığı gözyaşları. Defalarca lütfen, lütfen deyişleri, o küçücük yetim kalmış çocuğu görüyor musun deyişleri, insansının yüreğini burkan andı. Öylece donup kalıyorsun.
Evet ilimizde şuanda çok ciddi bir şekilde sağlık sorunları yaşanılmaktadır. Fakat kimsenin umurunda değil. Kimisi hastane kapatma uğraşında, kimisi batmış özel hastane kiralayıp, batmaktan kurtarma uğraşındadır. Kimisi Konya'da saldırıya uğrayan bir hocaya yaranma derdinde. Fakat kimse yarısı hastanesiz bırakılmış şehri düşünmüyor.
Vatandaşımız yetkililerden eski devlet hastanesinin yerine semt polikliniği ve acil poliklinik yapılmasını istiyor. Kimse bu halk mağdur olmuş, çile çekiyor demiyor, neden acaba? Peki bu civarda oturan bir insanın bölge eğitim hastanesi yada YYÜ üniversite hastanesine ulaşımını hiç hesapladınız mı? Yada arabası olmayan bir vatandaşımız gecenin bir saatinde hastası için hastaneye çağrılırsa nasıl gidilecek? Acilen bir ilaç istendiğinde nerden nasıl alacak ve aracı olmayan gariban vatandaş ne yapacak? Aslında bunların tümü birer sorundur. Üniversite ve bölge eğitim hastanesi ulaşım sorunu hat safhadadır. Kim ne derse desin, hastaneler yanlış yerlere kuruldu. Her iki hastanemizin yönetimi ilimizde yaşamsal fonksiyonları, göz önünde bulundurarak, mutlak surette, hastanelerin eski yerlerinde, semt poliklinikleri açmaları gerekmektedir. Gazetemiz semt polikliniklerin açılması konusunda son derece hassas davranarak defalarca yetkililere bu konuda gereğini yapmaları konusunda çağrılar yapmıştır. Bir kez daha vatandaşların yoğun talebini, sorununu burada dile getiriyor ve bir kez daha diyoruz ki; bu halkın sesini duyun, sağlık sorununu ciddiye alın artık. Semt poliklinikleri zorunlu ihtiyaç haline gelmiştir. Çünkü hem bölge hem de üniversite hastanesine ulaşmak sağlık hizmeti almak başlı başına sorundur. Gazetemize konuşan Van Hakkari Tabipler Odası Başkanı Prof. Dr. Çetin Kotan Hocamız bu sorunun vahametini açıkca dile getirerek; "Hastaneler yanlış yerlere yapıldı. Şehirde semt poliklinikleri derhal açılmalıdır" dedi. Ulaşım, eczane, market, medikal ve diğer temel ihtiyaçları tamamlanmamış şehirden kopuk bir bölgede toplu ulaşım sorunu olan hastane vatandaşa eziyettir. Sağlık sorunlarının çözüm beklediği ilimizde, sağlıklı yaşamanız umudu ile. Sağlıcakla kalın.