Sevemedim hesapçıları…
Her adımını hesaplayarak atanları…
Gelecekle ilgili bin bir plan yaparak yaşayanları…
Hayatını kazanacağı parayı düşünüp çevresindekilere de bu planlamanın bir parçası olarak görenleri…
Kısacası kendi olmaktan çıkanları…
Ben sokakta halkın için de karışıp bütünleşen insanları seviyorum.
Bir kenarda çıkar planları yapanları değil.
Ben samimi, doğal insanları seviyorum.
Çıkar uğruna şekilden şekle girip, kıvıranları değil.
İşin ilginci, böyle insanların yanında rahat olamıyorum. Aslında kendim olamıyorum. Görüyorum ama söyleyemiyorum. Biliyorum ama başkasının bilmesini istemiyorum. En kötüsü ise böyle insanlarla dost olamıyorum. Yüreğimi açamıyorum. Konuşacak konu bulamıyorum. Rahat olamıyorum işte…
Çünkü her konuşma, her hareket, onun tarafından gözleniyor. Acaba bu konuşmadan kendine nasıl bir kar ağlasa planları yapıyor biliyorum. Susuyorummm….
Belki ben doğallığı seviyorum…
Adam gibi adamı…
Kendi gibi olanı…
Yalanla, yalakalıkla, farklı görüntü vermekle, ani çıkış, ilgi çekmekle değil…
İçinden gelmeden sergilediği oyunları değil.
Dokuz köyden kovulmayı değil…
Hayatı Tiyatro sahnesini sanıp oynayanları değil…
Hissettiklerimin dışında konuşanları değil…
Maskelerin arkasına gizlenenleri değil…
Bırakın vicdanın sesini, yüreğini nağmelerini dinleyelim. Bırakın geldiğimiz yeri unutmayalım. Rol yapmak zorunda kalmayın. Kimliğimizle, varlığımızla, şivemizle, felsefemizle yaşayayım. Bırakın hep beraber, birbirimizle güven içinde yaşayalım. Düşmansız yaşlanayım. Bizi sevmeyenlerin bile kötülük beklemediği insanlar olalım.
Sevemedim hesapçıları, sevmeyi de düşünmüyorum…
Sevgiyle ilerleyin…
Yorumlar 1