Love Story yani Aşk Hikâyesi filmi dünyanın dört bir yanında sinemalarda gösterime girdiğinde yer yerinden oynamış gişe hâsılat rekorları kırmıştı.
Filmin başoyuncusu Jennifer işçi sınıfından bir ailenin kızı ve müzik öğrenimi görüyordu. Sevdiği delikanlı Oliver ise zengin bir ailedendi ve aile bu birlikteliği onaylamıyordu. Zengin baba Oliver'i mirasından mahrum etmekle tehdit ediyordu. Oliver Harvard Üniversitesi öğrencisidir, zengin babasının desteği olmadan okuması olanaksızdır.
Ancak aşk büyük bir aşktır ve her zaman olduğu gibi galip gelmiş, iki seven genç birlikteliklerini evlilikle noktalamışlardı. İki genç yaşamlarını omuz omuza vererek sürdürmek zorundadırlar.
Zaman acımasız bir gerçekle daha yüzleştirir onları. Jennifer hastadır ve çok istedikleri halde hamile kalamamaktadır. Hastalığına konan tanı her şeyi altüst edecek boyutta lösemi'dir.
Erich Segal'in romanından sinemaya yansıtılan Love Story kapitalist toplum yapısındaki insan ilişkilerini aşk boyutunda irdelerken; aşkı, kapitalizme kurban verdirmez. Aşk her şeyin üstündedir ve sonuç ölüm olsa bile aşk galiptir.
Öyküsü, müziği, oyuncuların ortaya koyduğu performansla Aşk Hikâyesi 1970'li yılların fenomeni olur. Film katıldığı tüm yarışmalardan ödüller alır.
14 Şubat Sevgililer Günü aklıma gelince Aşk Hikâyesi filmini anımsadım. Bir Amerikan yapımı olan bu filmi bir fırsat bulursanız izlemenizi öneririm.
"Ya bizde böyle bir film çekilmedi mi?" Diye sorarsanız:
-Çekildi... Türkan Şoray ve Kadir İnanır'ın Selvi Boylum Al Yazmalım filmi!
Aşk Hikâyesi ile Selvi Boylum Al Yazmalım filmlerinin ortak noktası ve benzerliği ne derseniz ona da emek derim. Aşkı büyük kılan dupduru içtenlik ve verilen emektir!