Yalnız başımıza yaşayacağımız öğütlenmemiştir.Bir mekanizmanın içerisindeyiz,sürekli dönen ve işleyen bir mekanizmanın.Bütün kainat dönüyor.Döngüsel bir düzende bizde yerimizi almışız.Bireyolarak.Kimi kez yalnızlaştırılarak.Hep denir"Kişi yalnız doğar,yalnız yaşar ve yalnız ölür"Oysa yalnızlık tek başına kalmışlık olarak değil. Yalnızlık,bireysel değerlerimizi tanımlayarak,koruyarak ve diğer bireylerle bir arada yaşamı öğrenmek öğütlenmiştir.
"Eğer bir şey var olacaksa, kesinlikle diğerinin yardımıyla olur"der Farabi. Işık, gerçekte sadece güneş olduğunda var olur. O, güneş varsa var olabilir, ama kendi doğasında gerekli varlık olmaz. Eğer güneş varsa, o zaman ışık kesinlikle var olur.Var olanlar birinci nedenin varlığını gösterir. Çünkü maddeler, kendi kendine varlık veremez; onlar için sürekli onlara varlık veren kesin bir varlık olmalıdır.Diğer bir tarif ile varlığın varlığı başka bir varlığın varlığına bağlıdır.Bu düsturdan yola çıkacak olursak, birey ile toplum arasındaki ilişkiyi de anlamlandırabiliriz. Bizlerin birey olarak varlığı yine başka bir birey ile anlam kazanacaktır. Bize verilen öğütlerde bu çizgidedir. Bugünlerde ağızdan ağıza dolaşan kıyamet söylentilerine atfen,insan önce kendi kıyametini yaşamalı.Küçük kıyameti.Yani ölümü.Kişi kendini öldürmekle başlayacak hakikat yoluna."Ölmeden önce ölünüz" buyurur Efendiler Efendisi.Durun! hemen telaş etmeyin ölüm derken biyolojik ölümü değil.Kendi iradi, bitmeyen arzu ve heveslerin ölümünden.Bizikemiren,bitirenhırs ve ihtiraslardan.Makamdan, mevkiden, rütbe ve ünvanlarınşımarıklığından kurtulmak.Mülkiyettenuzakta.Hakikatin yanında.
Dirilmenin şartıdır ölüm."Ölümün dört rengi var.En sonuncusu ise Siyah Ölüm"derDücaneHoca."Halkın arasına girmek, halkın içinde yaşamak, halkın ızdırabınıyüklenmek"ten bahseder.Yalnızlığın keyfinden uzak durmaktan.Kimselerin olmadığı doğal mekanlarda evliya olmanın kolay olmasından.Asıl evliyanın kitlenin içinde,gürültülerin arasında,birçok şişkin egoların,çıkarların bulunduğu yerde,toplulukların,kalabalıkların arasında olunabileceğinden.Manastırdan çıkarak,tekkeden ayrılarak.Efendiler efendisi gibi Hirayı terk ederek.Kendi Hirandançıkarak.İç yolculuğun son hamlesini öldürerek dirilmek.Ölümün en zorunu yaşayarak.Siyah ölümü tadarak.
Bütün peygamberler içinde efendiler efendisinin yolu,metodu çok farklıdır.Makamların en yükseğine çıkıp tekrar halkın arasına karıştı.Kalabalıklararasına.En yüksek ışığı sundu. "Zaman'ın Hızır'ı sensin. Her geminin kurtuluşu sendedir. Ruhullah (İsa) gibi yalnız yürüme"der Hz. Pir-i Mevlâna. Burada dikkat edilecek husus Efendiler Efendisinin topluluğa,Hz.İsa'nınise yalnızlığa yönelik olmasını.Topluluğun içinde ışık gibi,halktan kopmayarak,köşesineçekilmeden.İnzivadan çıkmış haliyle toplumun içinde yer alarak.Bu yüzden değilmikiİslamın yüzü topluluğa dönüktür.
Birey aynı zamanda toplulukla ya da topluluğun sınavından geçerek kemale ereceği öğütleniyor. Hakikat kapısının perdesini aralamanın yolunun buradan geçtiğini. Bütün manevi makamlarda yer alanlar önce inziva halinden başlamış, sonra halkın içine girmişlerdir. İnziva halinde kalmak,sadece kendi benliğinle,ruhun yalnız kalmasının zevkli cazibesiyle kalmamışlardır.Her ne kadar kalabalıklardan kaçıyor isek yine kalabalıklar arasında bulacağız kendimizi.Önceden kalabalıklardan uzaklaşmak ruhumuzu daraltırdı.Şimdi ise kalabalıklar içinde bulunmak daraltıyor.Kalabalıklar içinde yalnızlığın ızdırabı ile topluluğun sıkıntıları bir arada yaşanıyor.Zorluğubaşarmak,ızdırap ehli olabilmekdeki sırrı kavramak.Bilirim zorluk derecesini,sıradanlaşmanın nutku tutturan çilesini.Bu çağa tenezzül etmek zorundayız.Çağı yaşamak,çağ içinde yer almak.Hakkın ışığı önce yanımızda,kendi mağaramızda yalnız ve kimsesiz olarak.Sonra kitlenin içinde.Unutmayalım siyah ölümün temel kuralıdır halkın ızdırabınıyüklenmek.Etrafımızdakilerin aynı soluklarını,binlerce kez tekrarını yaşayarak.Yarından tezi yok.Kırmızı ölümden başlayıp beyaza,yeşilden siyah ölümü seçmek kaçınılmazdır.Herkese siyah ölümleri tatmak dileklerimle.Sevgi ile kalın.
Not:Bir dostum daha önceki yazımı tam on kez okuyup anlamadığını birazda Van Gölü'nün balıkları ile ilgili yazmamı önermiş.Söz bir gün balıklarıdayazacam.Hemde üç balığın hikayesini.