Siyasal İslam'ın Dört Dönemi - 6
Siyasal İslam'ın tarihi, 20. yüzyılın başından bu yana emperyalizmle işbirliğinin tarihidir. Tarihsel olarak ömrünü tamamlamış olan ve tamamlamakta olan iki güç, kaderlerini birleştirmişlerdir.
(Üçüncü Dönem devam)
Siyasal İslam'da bir istisna: İran
Siyasal İslam'ın tarihi, 20. yüzyılın başından bu yana emperyalizmle işbirliğinin tarihidir. Tarihsel olarak ömrünü tamamlamış olan ve tamamlamakta olan iki güç, kaderlerini birleştirmişlerdir.
Ancak bu genel doğru, bütün siyasal İslamcı hareketlerin her yerde ve her zaman emperyalizmle işbirliği yaptıkları veya başka bir deyişle emperyalizmin tamamen kontrolü oldukları anlamına gelmez. Bahsettiğimiz bu duruma en tipik örnek İran'daki İslami harekettir. İran dışında da özellikle son 30 yıl içinde kimi İslamcı örgütlerin zaman zaman kendi başlarına hareket ettikleri olmuştur. Gerçi bu "kendi başlarına hareket eden Siyasal İslamcılar"ın da, daha genel planda baktığımızda, sonuç olarak bir projenin unsurları olarak işlev gördüklerini saptayabiliriz. Ama İran özel bir durumdur, farklıdır ve bunun nedenleri bulunmaktadır.
İran'ın özel durumu
Birinci olarak 1970'lerin ikinci yarısından itibaren iki Süper Devlet arasında yaşanan rekabetin yol açtığı denge durumuna değinmek gerekir. ABD ve SB arasında Dünyanın her tarafında kıyasıya süren hegemonya mücadelesi, bunun yol açtığı deyim yerindeyse "pat durumu", bazı yerlerde bu iki devletle ilişkisi olmayan, bağımsız hareket eden güçlerin ortaya çıkmasını mümkün kıldı. Elbette, bu dönemde iki Süper devletin kontrolü dışında "Bağlantısızlar Hareketi" adı verilen, gelişmekte olan dünyadaki Ulusal Devletlerin, hegemonyacılığa tavır alarak kendi çıkarları doğrultusunda birlikte hareket ediyor olmalarını da, bu duruma katkıda bulunan bir başka olgu olarak belirtmek gerekir.
Ama "Bağlantısızlar Hareketi"ni, Emperyalist merkezlerin dışında ve onlara karşı olarak ortaya çıkmış Milli Kurtuluş Mücadelelerinin, milli devlet olarak varlığını sürdürmesi olarak ele almak daha doğru olacaktır. İran Siyasal İslam'ı, milli kurtuluş hareketleri içinde değildir. Ama iki süper devletin kontrolü dışında geliştiği için, sonuç olarak bağlantısızlar hareketinden kalan ve yüzyılın sonlarına doğru aynı konumunu hâlâ sürdüren ülkelerle aynı cephede buluşmak durumunda kaldığı da belirtilmesi gereken bir başka olgudur.