Siyasal İslam'ın Dört Dönemi - 8

Üçüncü Dönem, Siyasal İslam'ın hamle yaptığı ve önemli mevziler kazandığı bir dönem oldu. En basitinden alırsak artık bütün İslam ülkelerinde toplumsal muhalefetin lideri Siyasal İslamcılardı.

(Üçüncü dönem devam)

Siyasal İslam'ın hamle yılları

Üçüncü Dönem, Siyasal İslam'ın hamle yaptığı ve önemli mevziler kazandığı bir dönem oldu. En basitinden alırsak artık bütün İslam ülkelerinde toplumsal muhalefetin lideri Siyasal İslamcılardı. Bir önceki dönemin tam tersi bir durum yaşanıyordu. Laik, demokratik, devrimci hareketler bir çok ülkede önemli güç kaybına uğradılar, hatta bazı ülkelerde marjinal konumlara düştüler. Siyasal İslamcılar ise toplumsal tabanlarını genişlettiler ve bir çok ülkede iktidar oldular.

 

İran'ı, bağımsızlık politikası dolaysıyla istisna olarak gördük ama 1980'lerin sonlarından itibaren çok sayıda ülkede aynı konumda olmayan Siyasal İslamcıların da iktidara geldiklerini gördük. Öncelikle Afganistan'da Sovyetler Birliği yenilgiye uğratıldı ve Siyasal İslamcıların iktidarı gerçekleşti. Afganistan'daki direniş ve ardından gelen zafer, bir ülkede iktidarı almış olmanın ötesinde anlamlar taşıdı ve ona uygun sonuçları oldu. Her şeyden önce İslamcılar çok büyük bir moral üstünlük ele geçirdiler. Arkada kalan 70 - 80 yıl boyunca her tarafta emperyalistlerle işbirliği yapma durumunda olanlar, bu sefer yabancı işgalcilere karşı muzaffer bir direnişin sahipleri gibi görünüyorlardı. Hiç kimse yeniden atağa geçen ABD emperyalizminin Afganistan'daki rolü ve sonrasındaki planları üzerinde düşünmedi.

 

1980'lerin sonrasında bütün Müslüman ülkelerde neredeyse eş zamanlı olarak şiddet yolunu esas alan dinci örgütlerin kurulmasında, Afganistan'daki başarının yarattığı özgüven de vardır. Ardından Yugoslavya'da elde edilen yeni "başarı", belki herkes tarafından "başarı" olarak görülmedi ama Dinci kesimde buradaki "zaferin", Afganistan'da gerçekleşen "İslam Devleti" başarısının başka coğrafyalara da sıçradığı şeklinde algılandığından şüphe yok. Aynı durumu Kafkasya'daki siyasal İslamcı aktiviteler için de söyleyebiliriz. Başarılardan ve her yerde adlarının geçmesinden başları dönen İslamcı kesim, artık İslam Devrimi'nin bütün Dünya'ya yayılacağı günlerin geldiği hayalini kurmaya başlamıştı ve kendileri üzerinden oynanan "büyük oyun" üzerine düşünecek durumda değildi. Gerçi dönemin ABD politikalarının arkasındaki akıl, Brzezinsky, oynanan oyunu "Büyük Satranç Tahtası" adıyla kitap konusu haline de getirmişti ama Siyasal İslamcıların nezdinde bu, Dünyanın en büyük devletinin en önemli siyasetçilerinden birinin kendilerine "hizmet ettiği" gibi bir yanılsama içinde olmalarına engel değildi.

 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme