Geçtiğimiz günlerde ülkemizde barış süreci çalışmalarında tarafların peş peşe yapmış olduğu olumlu ve barıştan yana açıklamaları, Yahudi İsrail devletinin Mavi Marmara olayı üzerine Türkiye'den özür dilemesi, yabancı ve ulusal basında yer alan ve ABD başkanı Obama'nın Filistin'de yaptığı konuşmada: "Artık Filistin'in kendi topraklarında özgür bir devlet olarak yaşaması ve tanınması" açıklamasında bulunması elbette son günlerde hiçte duymadığımız, fakat bütün Müslümanların duymak istediği olumlu haberlerden bir kaçı idi. İçimizde hayalde olsa bir sevinç ve umut pırıltıları oluştu. Fakat şüphelerde oluşmadı değil. Ancak biz Müslümanların zahirde olumlu ve ne kadar da güzel gelişmeler yaşanıyor dememize karşın; işin arka planının gerçekte de böyle olmadığını; gözler önüne sermek için sizlerle bir kaç önemli uyarıyı paylaşmak istiyorum. Daha doğrusu her konuda olduğu gibi bu konuda da yine Kur'an'a ve Allah Resulüne başvurmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Çünkü her şeyin en iyisini ve en doğrusunu Allah (c.c) bilir ve bizlere bildirir. Bakın Kur'an'da Rabbimiz Yahudiler hakkında bir çok ayette ne buyurmuştur; birlikte bunlara bakmamız, Yahudileri ve şu an dünyada tüm zulümlerin organizatörü durumunda olan Siyonizm iyi tanınmasına ışık tutacaktır. Mevlamız: "Yahudiler, Allah'ın eli bağlıdır (sıkdır), dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lanet olasılar! Bilakis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır. Aralarına, kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa (fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez." (Maide/64)
"Sözlerinden dönmeleri, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve "Kalplerimiz kılıflanmıştır" demeleri sebebiyle (onları lanetledik, türlü belalar verdik. Onların kalpleri kılıflı değildir;) tam aksine küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur; pek azı müstesna artık iman etmezler." (Nisa/155)
"İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın." (Maide/82) "Onlar ne zaman bir antlaşma yaptılarsa, içlerinden birtakımı o antlaşmayı bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez." (Bakara/100) buyurmaktadır. Bu ayetlerle Yahudileri tanımamız yeterli olmamaktadır. Sonra ne yapmamız gerekiyor sorusuna bakın yine Mevlamız Kur'an'ında cevap veriyor ve şöyle buyuruyor:"Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez." (Maide/51) "(Onlara) şöyle de: Ey kitap ehli! (Yahudi ve Hristiyanlar) Yalnızca Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz." (Maide/59) Söylenen bu ayeti celilelerin, Müslümanlara en çok düşman olan Yahudiler hakkında ne buyurduğunun idrakine varmalı, bunları kulaklarımıza küpe yapmalıyız. Çünkü defalarca ehli kitap hakkında dinimizin buyruklarını işitmiş, ancak yine bu azgın topluluklar için gaflete düşmüş ve hep yanılmışızdır. En önemli kılavuz, Allah'ın insana sunduğu kılavuzdur. Allah insanı başıboş bırakmayıp, onun yolunu aydınlatmak için peygamberleri "model insan", kitabı da "kılavuz" olarak "gözlerinin önüne" koymuştur. Kitabı "aklınla oku!", peygamberi de "gönlünle rehber" edin diyor. Bu kılavuzlarla da "evren"de olup bitenleri "izle" diyor. Kur'an insan için büyük bir "uyaran"dır. İnsana nasıl yaşayacağının, kime nasıl davranacağının rehberliğini yapmaktadır. Kiminle dost, kiminle düşman, kiminle ne kadar mesafede durulacağını insana bildirmektedir. Aklın ve gönlün burada devrede olması şarttır.
Ortadoğu bir kez daha yeniden şekillendiriliyor. Türkiye, ABD tarafından birtakım rollere zorlanıyor, muhtemel Sunni-Şii çatışmasında ön saflarda olmaya doğru itiliyor. Geçen yıl yaptığı konuşmada bu tehlikeye değinen Sezai Karakoç, "Türkiye, İran ve Suriye ile savaşa çekiliyor" derken, İslam Alemi'nin yeniden işgalinden tümüyle bütün Müslümanlar sorumludur, vurgusunda bulunuyordu. Kısaca İsrail mecbur kaldığı için özür dilemiştir. Mavi Marmara katliamına pişman oldukları ve yaptıkları saldırıların yanlış olduğu, suç teşkil ettiğini kabul ettikleri için değil. İsrail eline geçtiği her fırsatta katliamı işlemeye müsait bir psikopatın davranışını yine gösterecek. Tarih ona da tanıklık yapacak, ABD yine görmemezlikten, AB yine duymamazlıktan gelecek, bölgenin diktatörleri yine dut yemiş bülbül gibi susmayı tercih edeceklerdir. Geldiğimiz nokta tam da bu duruma doğru bir gidişat vardır. Şaşkın ördek gibi ne yapacağını bilmeden; ama bir iddia sahibiymiş gibi dış politika nutukları atmak yerine artık titreyip kendimize gelme zamanı gelmiştir ve geçmek üzeredir. Bu kafayla filmin sonu "nakış nakış" işlenen bir işgal ve paramparça bir İslam dünyasıdır. ABD ve Yahudi İsrail'in ortaklığına ve işbirliğine güvenmek, ayıdan dost bellemekten farksızdır. Bizden söylemesi…
Selam ve dua...