SİZ HİÇ KİRALIK BİSİKLETE BİNDİNİZ Mİ?

Ümit Kayaçelebi yazdı...

Daha bala çocukken bizim eski Ziraat Banka Sokağında bazı ağabeylerimizin bazı büyüklerimizin bisikletleri vardı. Onlar bisikletlerini kapılarının önlerine bıraktıkları zaman bele derinden bi ah çeker acaba bir gün bende büyüyecek ve bele bi bisikletim olacak mı diye aklımdan geçerdi

Oysa ki daha çocuktuk  bir üç tekerlekli bisikletimiz bile yoktu. Nasıl olsun ki! babama diyemem anama desem kıyametleri koparırdı. Hasılı kelam çocukluğumda hiç üç tekerli bir bisikletim olmadı.

Derken zaman geldi genç delikanlı olduk ama yine bisikletimiz yok. Yine mahalle de bazı arkadaşlarımın bisikletleri var bele göstere göstere binip bize hava atsalar da imrenerek kıskançlıkla bakmaktan öte bir şey de yapamıyorum.

Ama çok istiyorum bisikletimin olmasını lakin ne kadar ağlasam sızlansam da ne feryadımı duyan var ne de bisiklet alan var. El alemin çocuklarının ince teker, balon teker, vitesli çok güzel bisikletleri var üstelik gelin arabası gibide süslemişler.

Eski çarşı karakolunun üstünde bisikletçi Cemil var bir gün kitap almaya gittiğimde baktım birisi Cemille konuşuyor kaç dakika kaç saat ,kaç para laflarını duyunca orada anladım ki  bisikletler belli zaman için belli bir paraya  kiralanıyor. Aman ne kadar sevindim anlatamam. Eh dedim madem bisikletim yok bende kiralık bisiklete binerim. O an biraz rahatladım ferahladım.

Direksiyonda çift taraflı ayna yanında klakson arkada önde ya Türk bayrağı veya tuttuğu takımın bayrağı asılı baktığın zaman bakmasına bile doyum olmuyor o bisikletlerin. Gel de bele bi bisikletin olmasını arzu etmeyip de ne halt edersin!

Daha 25 kuruşun bile iş yaptığı zamanlar. Yarım saat gez dolan sonra al bisikleti getir sahibine teslim et. Tabi teslim ettiğinde de Sapa sağlam teslim etmen lazım. Bisiklet sahibi bisikletin  sağına soluna  zarar verip vermediğine bakar siz de ondan sonra çeker gidersiniz.

Zaten bisikletin kazara tekeri  patlamasa bir yere çarpmasan başka bir mesele de olmazdı. Bisikletçi de biz de bu şehrin insanlarıydık birbirimize yanlış yapmamız söz konusu bile değildi. (şimdi olsa bisikleti alır götürürdü ve getirmezdi de. Ayrıca kimse cesaret edip kiralık bisiklet bile veremezdi)

Yollar bom boş ne park eden vasıtalar var ne gümbür gümbür öten korna sesleri bin bisiklete keyfini çıkar. Her tarafta bas pedala dolana ay dolana.

Beş yol da bi pedala bas o hızla bisiklet ta Atatürk Lisesinin oraya kadar gider. Ne siz kimseye çarparsınız ne de size bir araba çarpar işte böyle sesiz sedasız bir şehirde bisikletle dolanmak mersedesle dolanmak kadar biz gençlere keyif verirdi.

O zaman Van da tek bisikletçi Cemil değildi hem bisiklet satardı hem bisiklet tamir ederdi ve de belli sayıda kiralık bisikleti vardı.

Onun yanı sıra Küçük Cami Sokağında Mehmet Esen de aynı işi yapmaktaydı. Ben en çok kiralık bisikleti ondan kiralardım. Çünkü bizim mahalleye sokağa en yakın bisikletçi oydu.

Bisikletçi paradan evvel kimin oğlu kimin torunu olduğumuzu sorardı o da diğerleri de referans bizim dede ve babalarımızdı. Onların ismini verdinizse kap bisikleti git.

İşte paranın değil ismin öne çıktığı zamanlardı o zamanlar.

Yine başka bir bisikletçi de Kâzım ustaydı onun da yeri Beş yol da bizim Aziz Özpınarın Azmi Sebat Kitapevinin yanında bu işi yapıyordu.

Bir başka bisikletçi de bisikletçi Dedoydu (Yunus Karslıoğlu  ve ailesi) o da eski çarşı karakolunun karşısında bir yerde idi.

Bu arada bisikletçi Niyazi yi de unutmayalım. Velhasılı kelam o yıllarda bisikleti olmayanlar da şimdiki kiralık araba sistemi gibi kiralık bisiklet kullanma vardı ve bu uzun yıllar devam edip gitti. Gel zaman git zaman bu bisiklet kiralama işi mazide tatlı bir anı olarak kaldı.

Bu gün Niyazi, Kazım usta, Mehmet Esen, Yunus Karslıoğlu, Suat , Cemil ve diğerleri hiç biri aramızda değiller.

Onları da bu vesile ile burada rahmetle ve hayırla yad ediyorum.

Benim bisikletle ilk tanışmam 1966 yıllarında oldu o yıl da Rahmetli büyükannem Cemile Nene bana 800 tl verip bir bisan aldı ki o gün benim için düğün bayram günüm oldu. Ne kadar sevindiğimi anlatamam. Ondan sonra yılların hasretini giderdim ver elini iskele ver elini kale gezdim dolandım. Yılların acısını çıkardım kendi bisikletimle.

Zaman la bisikletimi aynayla, klaksonla, bayraklarla süsledim ve o özlemimi de giderdim.

O yıllarda yüzmek ve bisiklete binmek bir çocuğun en büyük iki hayaliydi. Yüzmeyi ve bisiklete binmeyi aynı yerde öğrendim. Bisikletin tekerleklerini o rengarenk grafon kağıtlarıyla süslerdik. Çıkartmalar vardı o yıllarda. Bisikletin çamurluklarına o çıkartmaları yapıştırmanın zevkini hala anımsıyorum. Büyük bir mutluluktu, bisikleti süslemek..

Ancak ne var ki  bisan bisikletim oldu ise de bu kez vitesli bisikleti olanları kıskanmaya başladım. İnsan kısmının istekleri bitmez ya zaman geçti vitesli bisiklete de kavuştum.

Evet o zamanlar kiralık bisikletler vardı şimdi ise rent-a car dedikleri kiralık arabalar var.

Nereden nereye geldik!

Ama yinede o günleri o bisikletçi amcaları ağabeyleri ve kiralık bisikletleri hiç unutamadım.

Bu arada kiralık bisiklet denince aklıma iki anım geldi onu da burada sırası gelmişken anlatmak istiyorum,

Servet Durgun bana anlattı, ben diyor bir milli bayram gecesiydi bisikletçi Hocadan (Karslıoğlu) kiraladığım bisikletle beş yoldan aşağıya doğru tam gaz pedala basıp giderken aşağıdan gelen bayram Fener alayının içerisine daldım fener alayı darmadağın oldu bu arada yermisin yemezmisin  haliyle beni de biraz okşadılar ben o can havliyle kiralık bisikleti bıraktığım  gibi tabana kuvvet kaçtım  bisiklet te orada kaldı ardım sıra biskletçi hocagil hadiseyi öğrenince bisikleti oradan alıp getirmişler ve bir daha da hocanın bisikletçi dükkanına uğramadım.

Bir diğer anı da benimle alakalı. İlk defa bisikletçi Cemilden bisikleti aldım yanıma yürüye yürüye eski banka sokağımıza geldim ve kendi kendime dedim ki bizim sokak sakindir burada öğrenmeğe çalışayım. Bindim bisiklete ama bir türlü beceremiyorum düşüyorum kalkıyorum. Ama uzun mesafe bir türlü süremiyorum. Bir ara bisikletle inatlaştım ve bisiklet  hız kazandı tam o esnada bizim  sokakta oturan Hacı Süpinin (Suphi Mendi) hanımı Felek hanım ile Hafız Hamdinin hanımı önüme çıkmasın mı !

öyle o hızla onların üzerine düştüm rahmetli teyzeler her biri bir yana ben de bir yana düştüm. Felek teyze bana dönerek:

Emmo senin gözün kördür ki geldin bize çarptın deyince ben ne diyeyim ki işte yeni öğreniyem acemiyim deyip lafı geçiştirdim. Ancak çok üzüldüm seneler  boyu onları gördükçe utancımdan o anı hatırlayarak başımı eğdim işte böyle dostlar.

Keşke yine çocuk olsaydım koşsaydım bisikletçi Niyaziye, Dedoya Kazım ustaya, Mehmet Esere, Suata..Cemile..

Hey gidi günler hey..

Bakmadan Geçme