Sokağı bilmeden öğretim...

Eğitim sistemimizi yıllardır tartışıyoruz. İki yıl gibi kısa bir dönem yedek subay öğretmenlik yaptığım eğitim alanında gördüm ki 'millilik' olgusu göreve gelenlerin kafa yapısına göre ayarlanıyor.

Eğitim sistemimizi  yıllardır  tartışıyoruz. İki yıl gibi kısa bir dönem yedek subay öğretmenlik yaptığım eğitim alanında gördüm ki; "millilik" olgusu göreve gelenlerin kafa yapısına göre ayarlanıyor.

 

Köyde geçen iki yıllık öğretmenliğim zamanında  da arayış vardı, bugün de...

 

Başa gelen her iktidarın kendi "millilik" algısına göre dümen tutulan bir eğitim politikası.

 

Böyle olunca da "Dön hacı baba dön..." örneği.

 

Son yıllarda bu daha da arttı.

 

***

 

Çağın getirdiği yenilik olarak sanal ortamı da kullanmayı seviyorum. Facebook'ta binlerce seçkin arkadaşım var. Bunlardan biri de "Karadeniz Manşet"in yöneticisi/sahibi hemşerim gazeteci Bülent Şirin...

 

Geçen gün "Karadeniz Manşet"te akademisyen olduğunu düşündüğüm Ali Kandemir'in "Ödevler sokaktan da olmalı..." başlıklı yazısını okuyunca "vatani görev"imi yaptığım yedek subay öğretmenlik yıllarıma ışınlandım birden...

 

Öğretmen değildim, ama iki yıl yapacağım bu görev için gerekli kaynak kitapları alıp okumuştum. Özellikle de çok ilgi duyup köy değil, merkez ilkokulu mezunu olduğum için gidemediğim "Köy Enstitüleri"nin eğitim çalışmalarını dikkatle incelemiştim.

 

Benim bu konudaki anlayışımı sınıfta karatahtanın üst kısmına; "OKU, ÖĞREN, UYGULA" olarak yazmıştım. Bana göre eğitim/öğretim yaşamın kendisiydi.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme