Sosyal bunalımlarda boğuşuyoruz...
İngiltere ve Almanya'yı geçmişiz... Bir sevindim ki sormayınız... Hep kuyrukta kalmak içimde eziklik yaratmıştı ömrüm boyunca...
Gazete haberinin devamını okudum:
"Kartlı ödemede Türkiye zirvede... Türkiye'de kullanılan toplam kredi kartı ve banka kartı sayısı 171 milyona ulaştı. Böylece kart sayısında Avrupa'da ilk sıraya yerleştik."
Haydaaaa!..
Gazetenin sevinçle verdiği habere bak... Tuzumuz çok kuru, gel keyfim, kredi kartıyla zevk yapıp harcıyoruz!..
Öyle mi acaba?
Peki, bankaların İcra Dairelerindeki takip dosyaları ne oluyor?
XXX
Gazete haberiyle açtık madem, devam edelim:
"Başkent'te dehşet... Cinnet getiren baba ailesini katletti. Ankara'da cinnet getiren baba, eşini ve çocuklarını vurup intihar etti. Ailenin 4 ferdi öldü."
Her gün, her saat cinayet...
Türkiye bir büyük sosyal bunalım yaşıyor. Ama maalesef gerçek tanıyı/teşhisi koyan yok.
Kent merkezlerine olan kontrolsüz nüfus akınını, yani iç göçmenlik olayını (Teşvikten vazgeçmezsek) üstelik çeşitli yollardan -bilmeyerek- önünü açarsak, böyle çok daha aile facialarına tanık oluruz.
İş alanı yok... Tabii ki iş de yok...
O zaman "sosyal bunalım" neden olmasın?
XXX
Güneydoğu'da -maalesef- yurttaşlarımız huzursuzlar.
Dış güçlerin maşası PKK terör örgütü aklınca " özyönetim" ilanı emrivakisi yapıp 1918'in Sevr paçavrasını gerçekleştirmek peşinde...
Ham hayal...
Yüzyıl öncesinin çöplüğünden çıksa çıksa onlar için yine hüsran çıkar.
XXX
Bu da gazetecinin saflığı... Haber yapmış, aynen şöyle diyor:
"PKK'nın dini, imani yok. Cami avlusuna bomba koydular."
Meslektaşımın bilmemezliği var bu haberde:
"Eceli gelen cami duvarına..."