Söz konusu Cumhuriyetse gerisi teferruattır

'Söz konusu vatansa gerisi teferruattır' bu özlü ve güzel sözü malolduğu Mustafa Kemal'den özür dileyerek değiştirip başlıktaki hale getirdim.

"Söz konusu vatansa gerisi teferruattır" bu özlü ve güzel sözü malolduğu Mustafa Kemal'den özür dileyerek değiştirip başlıktaki hale getirdim.

Ülkenin içinde bulunduğu durum feceat, vahim ve kötü. AKP iktidarının ve Cumhurbaşkanının, "Eski Türkiye" dediği,  Atatürk Cumhuriyeti, 14 yıllık dönemde tüm kural ve kurumlarıyla içi boşaltıldı, çökme noktasına getirildi. Son darbe de MHP desteği ile 15 Temmuz başarısız FETÖ darbesi bahane edilerek vuruldu.

Kumpaslarla ve bile bile göz yumularak ordu bitirildi.

Ekonomi çökmek için küçük bir fiske bekliyor.

Toplumsal barış, kardeşlik dünkü HDP ve Cumhuriyet Gazetesi tutuklamalarıyla son darbeyi aldı.

Herkes yaşam biçimini gözden geçirir hale geldi.

Gönüller kırgın.

Cumhurbaşkanı bir Arap Tv kanalına verdiği röportajda  "Demokrasinin ve Laikliğin tanımını yeniden yaptık, dünyaya Müslüman nasıl siyaset yaparmış gösterdik" demiş.

Müslümanın siyaset yapma biçimi Hz. Muhammed'in öldüğü andan itibaren iktidarı ele geçirme hırsıdır, kandır, zulümdür.

Öyle bir iktidar kavgasına tutuşur ki,Ebu Bekir, Ömer, Osman ve sahabe... Hz Muhammed'in cesedi kokma noktasına gelir. Ayşe'nin yalvarması sonucunda ölümünden 2 sonra Hz. Ali ve 15 kişi cenazeyi defneder.

1400 yıldır Müslümanın siyaset yapması, şiddet, kan, zulüm ve göz yaşıdır. Hulefa-i Raşidin (4 halife) döneminde de böyledir, Emevi döneminde de, Abbasi döneminde de, Osmanlıda da.

4 halifenin hiç biri yatağında ölmemiştir. Emevi ve Abbasi halifelerinin büyük çoğuluğu da. Osmanlıyı zaten biliyoruz.

Müslüman yönetim biçiminin kan, zulüm, kölelik, talan, ganimet ve göz yaşı olduğunu biz Türkler çok iyi biliriz. Kılıç zoruyla din değiştirdiğimizi de.

Müslüman yönetim biçimi, 1. Dünya Savaşı sonunda, önce Mondros bırakışması, ardından Sevr antlaşmasıyla bir enkaz  bıraktı.

O enkazdan Mustafa Kemal ve silah arkadaşları ve devrimci  kadrolarının büyük çabasıyla,CUMHURİYET'imizi (demokrasimizi, özgürlüğümüzü, çağdaş hukukumuzu, halkın ordusunu, eşit yurttaşlığımızı, laikliğimizi) kurduk. Padişahın kulu olmaktan çıkıp onurlu birer birey olduk.

Şimdi seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanı ve bizi yöneten iktidar, MHP'yi de yanına alarak, el birliği ile, Cumhuriyete son noktayı koymak üzere.

Ülkenin durumu feceat, vahim ve çok kötü.

Cumhuriyetten, demokrasiden, özgürlüklerden, hukukun üstünlüğünden, laiklikten, barıştan, kardeşlikten, huzurdan yana olanlar, her neredeyse, hangi saftaysa, hangi grubun içindeyse, hangi partidense tüm ayrılıkları ve nüans farklılıklarını bir yana koyup, tek bir cephede bir araya gelmek zorunda.

Gün, küçük gruplaşmaların, küsmelerin, ben demiştimlerin günü değil.

Dinci-Faşist cephe, otokrat liderinin yönlendirmesiyle, tüm fütursuzluğu ile hiç bir kural, ahlak gözetmeden, tüm kiniyle,intikam  duygusuyla artık cepheden saldırıyor.

Yarın çok geç olabilir. Bir kaç gün sonra, bir sabah ansızın  tek adamın otokratik yönetimine uyanabiliriz.

Kimsesizlerin kimi olan Cumhuriyet elden gitmiş, demokrasi ve anayasa bir kişiye göre ayarlanmış, hukuk o tek kişinin ağzından çıkan söze dayanmış, kardeşin kardeşi vurduğu, IŞİD vari bir güne ve yönetime uyanabiliriz.

Korkularımızı bir kenara koymalıyız. Unutulmamalı ki korkunun ecele faydası yoktur.

Ya Cumhuriyete ve onun değerlerine sahip çıkacak ya da duygularımızla, değerlerimizle, inançlarımızla yok olacağız.

Zorla bir kişiye biat etme ızdırabını yaşayacağız.

Çok geç olmadan safınızı seçin ve bir cephede buluşun.

Bakmadan Geçme