İnsanı diğer canlılardan ayıran en büyük özellik akıl nimetine sahip olmasıdır. Bunun yanında başka özellikleri de vardır. Bu da duygu ve düşüncelerimizi ifade eden ve harflerden meydana gelen sözdür. Cümleler ise sözlerden meydana gelmektedir. Bizim dilimizde bazı cümleler tek bir kelimeyle de ifade edilmiştir. Kalk, otur, gel, git gibi. Konuşma kabiliyetine sahip olan insan, meramını cümlelerle anlatır. Bu gizli sırrı Allahü Teala dile bahşetmiştir.
Hiç şüphesiz en güzel söz vahiyle bildirilen Allah’ın kelamıdır. Beşer sözüyle Allah’ın kelamı arasında fark vardır. Allah’ın kelamının benzerini söylemek insan tarafından mümkün değildir. İnsan benzerini söylemekten aciz kalır. Bundan dolayı Kuran-ı Kerim’in bir benzerini, bir ayet dahi olsa getirememişlerdir. Çünkü insana verilen yetenek, bilgi sınırlıdır. Allahü Teala’nın ilmi ise sınırsızdır. Şanlı Peygamberimiz “Sözlerin en doğrusu, Allah"ın Kitabı; hâl ve tavrın en güzeli ise Muhammed"in hâl ve tavrıdır…” buyurmuştur. Bundan dolayıdır ki, hiçbir meal Kuran ayetlerinin motamot tercümesi değildir.
Allahü Teala konuşma kabiliyetini insanın diline vermiştir. İnsanın yaşadığı halleri kelimelere dökmesi bazen mümkün olamamaktadır. Mesela dört çeşit tatlı olsa. Baklava tatlısı, kavun tatlısı, çikolata tatlısı, pekmez tatlısı. Bunlar tatlı oldukları halde aradaki tat farklarını sözcüklere dökmek mümkün değildir. İnsan hallendiği haller ve zevkleri kelimelerle ifade edemez. Sosyolojik bir varlık olan insanın toplum içerisinde meramını ifade etmesi, karşısındaki insanı etkilemesi, insanları düşünceye sevk etmesi, zaman zaman ruhen rahatlatması gibi söz söyleme kabiliyetine sahiptir. İyi söz söylediği gibi, dilinde kötü sözlerde sadır(ortaya çıkmak) olur. Bu nedenle gerek Kuran-ı Kerim’de ve gerek hadisi şeriflerde kötü söz söylemek dilin afetinden sayılmıştır. Mesela yalan söylemek, iftira etmek, yalan yere şahitlik etmek, kötü sözle karşıdakini taciz etmek, kovuculuk yapmak gibi dille ilgili hastalıklar kişinin saygınlığını kaybettirir. Bir bilgin, kötü söz söyleyen insanla gerektiğinde gerektiği yerde düşündürücü söz söyleyen insanı, aslanla havlayan köpeğe benzetmiştir. Aslanın vakar ve heybeti sadece gerektiği zaman kükremesindendir. Köpeğin kıymet görmemesi yerli yersiz havlamasındandır.
Söz bilirsen söz söyle
Senden ilham alsınlar
Bilmez isen sükut eyle
Seni insan sansınlar
Efendimiz ‘’Allah’a ve ahiret gününe iman eden, ya hayır konuşsun, ya sussun’’ buyurmuştur.
Allahü Teala Kuran-ı Kerim’de gıybet etmeyi, ölü kardeşinin etini yemeye benzetmek suretiyle onun ne kadar çirkin olduğunu bildirmektedir. Dilin insanın kalbinde açtığı yara, kesici aletin açtığı yaradan daha zararlıdır. Çünkü kesici aletin yarası tedaviden sonra düzelir. Ancak dilin kalpte açtığı yara düzelmez. Dil kötülük için kullanıldığı zaman, hem kendisine hem de karşıdaki insana zarar verir.
‘’Dilim, etti beni dilim dilim’’
Yaptığımız bütün davranışlardan sorumlu olduğumuzu unutmamamız gerekir. Zira Kuran-ı Kerim’de ‘’Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.’’(İsra 36) buyurulmuştur.
Yalan ve iftira, küfrün ve şirkin künyesi olup münafıkların da alametlerinden sayılmıştır. İnsanların can, mal, ırz dokunulmazlığı vardır. Dille saldırmak dokunulmazlıkları ihlal etmektir.
Doğru sözlü olmak, nebilerin, sıddıkların, şehitlerin, salih kimselerin şiarıdır. Yalan söylemek ise yalancı peygamberlik iddiasında bulunanların, hakkı gizleyen, hakkı örten müşriklerin ehli dalaletin özelliğidir.
Yüce Allah, Kuran-ı Kerim’de ‘’Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar Allah’ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.’’ (Zümer 18) buyurmuştur.
Cenab-ı Allah sadıklarla beraber olmayı nasip eylesin.
Pili bitmiş bu mağrur adamı kunuşturmayın