Stratenice

Garip duygular içerisindeydi. İçinde endişe, korku, heyecan, mutluluk gibi birbirine zıt bir sürü duygu kol gezdiğinden, hangisinin daha baskın olduğunu kestiremediği gibi bunlardan bazen biri bazen de öteki ağır bastığından ruh halini de tam olarak betimleyemiyordu.

Garip duygular içerisindeydi. İçinde endişe, korku, heyecan, mutluluk gibi birbirine zıt bir sürü duygu kol gezdiğinden, hangisinin daha baskın olduğunu kestiremediği gibi bunlardan bazen biri bazen de öteki ağır bastığından ruh halini de tam olarak betimleyemiyordu.

 

Ne zaman yağmurlarla canlanıp renklenen çimenlere yolu düşse veya gölgeleri mor bir renge boyayan parlak güneşe rast gelse düştüğü derdin çaresi varmışçasına ümitleniyor ve böyle demlerde ılık ılık esen tatlı rüzgârlar gibi hafifliyordu. Oysa bulduğunu sandığı çareler, avare avare dolaştığı harabelerden de karanlık, sıklıkla açıldığı Akdeniz kadar çalkantılı, kırık gönlü gibi derbederdi.

 

Artık sarayda oturmaktan da korkar olmuştu. Sanki koskoca koridorların hepsi ona çıkıyor, tüm odalar ona açılıyor ve o bazen bir eski zaman aynasından fırlar gibi bazen de bir meçhulden gelmişçesine bir anda karşısına çıkıyordu.

 

Belki de ağırlıklarından dolayı bir türlü yüzemeyen bir geminin yüklerinden kurtulması gibi onu arkasında bırakıp pusulası şaşkın, dümeni kırık, döküntü gemisiyle uçsuz bucaksız okyanuslara açılmalıydı. Ancak gönlüne bir türlü söz dinletemiyordu. Ne zaman bir ayrılık düşünse hemen gönlü devreye giriyor, ondan kurtulmak yerine onunla boğulmayı seçiyordu.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme