“İnsan vücudunun % 60-70’i sudur, dünyamızın yaklaşık olarak dörtte üçü sularla kaplıdır. Dünyadaki suların % 3’ü tatlı, kalanı ise tuzlu sudur. Bununda büyük kısmı dağ doruklarında kar veyahut kutuplarda buz halindedir! Dünyadaki su miktarı yaklaşık olarak 1,4 milyar kilometre küptür. Bunun azalması veya çoğalması söz konusu değildir. Bu miktar dünya üzerinde yaşayan canlılar için yeterli miktardadır.
Türkiye’ de yıllık olarak kişi başı 1500 metre küp su kullanan ve su azlığı çeken ülkeyiz. Eğer tedbir almazsak su kıtlığı yaşamaya başlayacağız. 2050’li yıllarda dünyada su savaşlarının çıkacağı öngörülmektedir.” Önceki yazımızda demiştik! Ve konunun önemine binaen su ile ilgili bir yazı daha kaleme almaya devam ediyorum…
Suların kullanılmaz hale gelmesi; hayat kaynağının kuruması ve canlı hayatın yok olması anlamına geliyor. Aşırı sanayileşme, nüfusun hızla artması, israf edilerek kullanılan su alışkanlığımız sonucunda suları kirletip ve buna bağlı olarak yağmurların dengesiz yağması sonucunda su kaynaklarımız hızla tükenmektedir. Suyun kıymetini denizleri, gölleri ve akarsuları kirlettikten sonra anlamaya başladık. Şimdiye kadar daha çok kirlenmeyi konuşuyorduk, üzülerek söylemek zorundayım ki bundan sonra yok olmayı konuşmak zorundayız!
Ganispi Şelalesi ve Botan Çayı’nın suyu gözle görülür biçimde azalmış durumda. Çocukluğumuzda Çoravanis’ta gürül gürül akan çaylar ile buz gibi akan bulak suyu kurumuş durumda. Zernek Ovası eskisi gibi değil. Yağmurların kesilmesi sonucu ve akarsuların beslediği Vangölü’nün suları rekor seviyede çekilme göstermektedir. Örnekler çoğaltılabilir fakat bunlarla iktifa etmek zorundayım.
İnsanlık suyun önemini bugün her zamandakinden daha çok anlamış bulunmaktadır. “zararın neresinden dönülürse kardır.” Sözünden ders çıkarıp kendimize gelmek zorundayız. Bunu yaparken işin dini boyutunu göz önünde tutup, insanlara sorumlulukların hatırlatmak gereklidir…
Allah’ın kullarına bahşettiği nimetlerin başında gelen suyun israfına sebep olan her türlü davranıştan kaçınmak hepimizin en önemli görevlerinden biridir. Allah Teala ayet-i kerimede ” canlı olan her şeyi sudan yarattık, meydana çıkarttık.” buyururken canlıların hayatı için suyun şart olduğunu belirtmiştir.
Çocukluğumuzda yağışlar düzenli olurdu. Kış boyunca kar yağar adam boyu birikirdi. Bahar gelince erir, rahmet olur akardı. Son yıllarda yağmur ve kar pek fazla yağmıyor. Yağınca da üç ayda yağması gereken yağışlar üç günde yağıyor ve bunun sonucunda sel ve çığ düşmesi gibi felaketler hayatı olumsuz yönde etkiliyor!
“Emri bil maruf, anil nehyi münker “ yani iyiliği emredip, kötülükten nehyetmezseniz yağışlarınız kesilir buyuruyor Peygamber Efendimiz-Sallallahu aleyhi ve sellem-
Evet, mutluluk ve refahımızın kaynağı olan suyu canımız gibi aziz bilip öylece kullanmak durumundayız. Aksi takdirde dünyanın birçok bölgesinde yaşanan su sıkıntısı ve kuraklık ile ülkemizde karşı karşıya kalacaktır. Yer altı suları hızla tükeniyor. Günahlarımızdan dolayı yağışlar kesiliyor. Bu konu sadece maddi yönüyle ele alınacak durum değildir. İnsanlık kendine çeki düzen vermek zorundadır. İslamiyeti hayatının merkezine almak mecburiyetindedir.
Mülk Süresi 30. Ayeti kerimede Allah Teala şöyle buyurmaktadır:
“De ki: Baksanıza, eğer suyunuz çekilse, size kim bir akarsu getire bilir?”
Ülkemiz ve Van için; bol, bereketli ve gazapsız yağışların, çok güzel kar manzaralarının olduğu bir kış mevsimini Rabbimden temenni ediyorum.
Hoşça kalınız.