Şu boğaz harbi nedir
Geçenlerde İstinye'den Yeniköy'e doğru yürürken, Mehmet Akif'in yıllar önce yazdığı şiirin ilk dörtlüğünü mırıldanıyordum.
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya,
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya…
Geçenlerde İstinye'den Yeniköy'e doğru yürürken, Mehmet Akif'in yıllar önce yazdığı şiirin ilk dörtlüğünü mırıldanıyordum. Aslında ne zaman boğaz kenarında yürüsem aklıma bu şiir gelirdi. Evet, çok değil yüz yıl önce, dünyanın emperyalist güçleri bir araya gelmiş ve boğazlara saldırmışlardı. Öyle bir aç gözlülük, öyle bir iştahla gelmişlerdi ki; çılgına dönen milli şairimiz Akif,
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîlistîlâ!
Diyerek, istilacıları doymak bilmeyen bir yamyama, vebadan daha beter bir salgına benzetmişti. Şükür ki bu istila bertaraf edilmiş ve gelenler, geldikleri gibi gitmişlerdi.
Ancak boğaz harbi hiç bitmedi ki… O gün boğazları savunan insanımız, o günden sonra başka bir boğaz harbinin içine düşecek ve kendi boğazının kavgasını verecekti. Her şeyini kaybeden ve tüm müesseseleriyle iflas eden bir milletin, kendine gelmesi, yükselmesi ve refaha kavuşması hiç de kolay olmayacaktı fakat çalışkan milletimiz bin bir çaba ve gayretle bunu başaracaktı.