Akşam güneşi Vangölü’nün mavi sularını kızıla boyayarak ufukta kaybolurken, uzaktan gelen yanık bir türkü sesi gönlüme dokundu ve birden gözlerim nemlendi! İçimde yıllardır kıvranıp duran hüzünlü duyguları çıkardı açığa! Aklıma akşamları sükûta eren sokağımız geldi. Hafif bir rüzgâr esti leylak, zambak ve lavanta çiçeği kokusu yüklü. Ve dedim ki söyleşsek seninle ey sakin ve huzurlu sokağım…
Gönlüm mutlulukla doldu geldim işte yanına. İçimi döksem kanaldan akan berrak suyuna, kaybolsa ruhumdaki hasret gözyaşları diyorum. Seyretsem pencerelerin demir parmaklıklı cumbalarındaki sardunya çiçeklerini, seyretsem toprak kanalın kenarında sıra sıra dizilen salkımsöğütleri, seyretsem yer yer yıkılan mühre duvarların hazin manzaralarını… Kaybolur mu bilmem kalbimdeki derin duygular?
Bir ışık süzülse gökteki aydan üç yol ağzındaki Hüsnü Ömeroğlu ile hanımı Mürüvvet teyzenin avludaki akasyanın altına… Çetin, Kenan, Faruk, Âdem, Fuat ve Yaşar ile ıssız gecede sükûtun nabzını dinlesek bin bir hazla hep beraber… Bazen kapıdaki Villys jeepe binip Sıhke’ye gitsek, yine yollar söyler mi hasret türkülerini? Bazen yağmur yağarken saçakların altına sinsem diyorum. Bazen karlı sokağımızda kızağımla son sürat gitsem, bazen de iftara yetişmek için sokağımızı koşarak bir kaç adımda geçsem… Ve bu sokakta hepimiz birer yolcuymuşuz, hancı yok! Mürüvvet teyze çarşaf giyerdi, rahmetli annem çarşaf giyer yüzüne takardı peçe! Şimdi sokağımızda tanımadığımız “giyinik çıplaklar” geziniyor gündüz-gece!..
Rahmetli Hasret teyzenin ömre bedel tarihi Van evinin bu akşam muhteşem gözükmesinin sebebi mehtabın bir oyunu mu acaba? Yoksa mahalle güzeli Hatice ablanın üst pencerede duruşu mu? Bizim sokağımız duru ve temiz sevdaların içli bestesiydi. Bizim sokağımız hülya kokulu hatıraların destesiydi. Bizim sokağımız sevinçle, sevgiyle ve hüzünle harmanlanmış yıllar yumağıydı! Bizim sokağımız çığ damlası kadar berrak, gün doğumu kadar sırlı ve ömür bahçesinin kişmiri gülleri kadar mis kokardı mis… Böylesine güzel bir sokakta yaşamak sade, beklentisiz, şükür, zikir ve Hakk’a kulluk gerektirirdi…
Bizim sokaklar, şimdi yıpranmış sayfalarda kalan bir anlık ömürdü geldi-geçti! Nice bahar, nice kış, nice hayal, nice düş geldi-geçti… Bir zamanlar vardı oyunlarla coştuk, yürüdük, atladık, zıpladık, koştuk… Uslu olanımız, yaramazımız, velimizde-delimizde vardı… Sevinçle bizim sokaklarda koşarken ne hoştuk… Sükûtu yaşayan sokağımızda şimdi bir masal, bir hikâye, bir roman oldu yıllarım…
İçinde yaşarken dünün kadri kıymeti bilinmedi, ne yapsak dahi hatıralar silinmedi. Sokağımı ne çok özledim bir bilsen… Komşuluk, akrabalık, güven ve huzur vardı her hanesinde. Sokağımız sakinlerine “adam gibi adam” desem bilmem belki de bu tabir bir-iki beden dar gelirdi! O zamanlarda pek fazla şeyimiz yoktu ama iyilerimiz çoktu! Bugün her şeyimiz var ama iyiler azaldı dünyada! Kapı önünde semaverler yakılırdı, çay tadında muhabbetler yapılırdı! Sükunet bulunurdu sinesinde, sefası ömre değerdi bizim sokağın…
Merhum Bahri Apak, Sağlık Müdürlüğü’nde görev yapar, sokağımızdan yaz-kış demeden sabah gider akşama dönerdi. Tatlı dili güler yüzüyle rastladıklarına hal hatır sorardı… Takım elbise giyer, kravat takar, güneş gözlüksüz olmazdı ve çok şık giyinirdi. Ezan okununca mahalle camiine koşar adım gider “aman namaza yetişemem” derdi… Hacı Rafet Türkoğlu, şimdilerde sabah namazlarını üç kişi kılıyoruz dedi. Ve vakit “ahir zamana” erdi…
Mizanın ayarı bozuldu sokağın iki kenarı betona boğuldu. Bağımız bahçemiz talan oldu gülistanda goncalar daha açmadan kurudu, bülbüller zar edip hıçkırığa boğuldu… Yürüdüğümüz bu sokaklar bile sanki o sokaklar değil gibi! Kimi zamanlar beyhude arayışlar olur içimde, kimi zamanlar geri dönüş! Zamanın hükmü bir an gibi sinelerimizde eridi durdu…
Daha dün çocuktuk sokağımızda oyun kurardık, koşar oynar terler yorulurduk. Daha dün gençlik günüydü, daha dün bahçelerimiz gonca güllüydü… Ah ne olur eğleş biraz, çocukluğum-gençliğim gitme gitme diyemedim! Sükûtu yaşardı sokağımız kıymetini bilemedik, bilemedim…
Allah’a emanet olun...
Gardaş 65 yıllık zaman tüneline girip çıktım. Çocukluk,gençlik geldi ve gitti. Ben hiç bir şey anlamadım. Evet çok güzel günlerdi fakat çok çabuk geçti. Allah sağlık sihhat ve afiyet ıhsan eylesin inşallah
Gardaş 65 yıllık zaman tüneline girip çıktım. Çocukluk,gençlik geldi ve gitti. Ben hiç bir şey anlamadım. Evet çok güzel günlerdi fakat çok çabuk geçti. Allah sağlık sihhat ve afiyet ıhsan eylesin inşallah
Hocam eline koluna yüreğine sağlık geçmişi çok güzel anlatmışsın
Yüreğine sağlık. Gene gittik " gazelli bağlara " Yüce yaradan göçmüşlere rahmet eylesin.
Yüreğine sağlık. Gene gittik " gazelli bağlara " Yüce yaradan göçmüşlere rahmet eylesin.
Kalemine yüreğine sağlık selamlar
Kalemine yüreğine sağlık selamlar