Süpürgenin Zorlu Yolculuğu
Bir zamanlar evimizi, avlumuzu, balkonumuzu, bahçemizi süpürdüğümüz süpürgelerimiz de gelişen teknoloji karşısında önemini yitirdi, teknolojiye yenik düştü. Oysa geleneksel el sanatlarımızdan birisi olarak çağlar boyu değerini korumak için direnmişti. Şimdi süpürgecilik mesleği de yok olmaya yüz tutan meslekler arasında yerini aldı.
Süpürge yapımının uzun ve zorlu bir yolculuğu vardır. Tarladan pazara kadar olan bu yolculuğa genelde Roman vatandaşlarımız ailece katkı sunarlar.
Süpürgecilik mesleği ile geçimini sağlayan Roman vatandaşlarımız gelişen teknoloji karşısında direnerek varlığını sürdürmeye çalışıyorlar.
Yıllardır el süpürgeciliği üretim merkezi durumunda olan kentlerimizden bu meslekte çalışan emekçilerin sayısı gün geçtikçe azalıyor. Geleneksel el sanatı olan süpürgecilik adeta can çekişiyor. Sayıları gittikçe azalan süpürgecilerin zorlukları daha tarlaya girerken başlıyor.
Bir el süpürgesinin bizlere ulaşana kadar geçirdiği evrelerin ne kadar meşakkatli olduğunu yerine gidip gördüğünüzde anlarsınız.
Mayıs ayı ortalarında ekimi, eylül ayı ortalarında da hasadı yapılan süpürge otu tarladan kesilerek toplanır ve soyulur. Yaprak ve tohumlarından ayrılarak kurutulup demetler haline getirilir. Hazırlanmış demetler süpürge işi yapan kişilerce satın alındıktan sonra süpürge yapımının zahmetli serüveni başlar.
Tohumları ve yaprakları ayıklanıp demetler haline getirilerek üretici tarafından daha tarladayken satışa çıkarılan süpürge otları basit malzemeler yardımıyla hiçbir makine kullanılmadan sadece el becerisi ile yapılır. Süpürge yapımında kullanılan malzemeler; pamuk ipliği, ayak mengenesi, galvanize tel, el mengenesi(falaka), çuvaldız, makas ve tokmaktır.
Tarladan toplanan kırmızımsı mat bir renge sahip olan otlar, süpürge yapımına uygun uzunlukta kesilir. İçerisinde kükürt yakılan fırınlarda tütsülenen süpürge telleri, altın sarısı parlak bir görünüm kazanır. Bu işlemden sonra otlar saplarından ayrıştırılır. Ayrıştırılan bu saplar süpürgenin tepe kısmında yeniden kullanılır. Yumuşak olması ve kükürdün kolay ıslanması için su ile ıslatılır. Islatılan teller küçük kapalı ve bir alanda kükürtle ağartılır. Ağartılan bu süpürge telleri ayıklayıcılar tarafından bıçakla ayıklanır.
Süpürge yapımı aşamalarında ayıklayıcılar, sarıcılar /taslakçılar ve bağlayıcılar sırasıyla çalışır. Teller "sarıcı" larca temizlenir. Demetler bir araya getirilip birleştirildikten sonra pamuk ipliğiyle bağlanarak, süpürge taslağı oluşturulur. "Bağlayıcı"larca (tepeci) bu taslağın sapına 4-5 tel yerleştirilerek, tepelik yapılır. "Ayakcak" denilen ayak mengenesinden yararlanılarak sap, üç ya da daha çok yerinden galvanize telle bağlanır.
Süpürge taslağına "el mengenesi" (falaka) yardımıyla süpürge biçimi verilir. Tokmakla vurularak bu biçim pekiştirilir. Bağlayıcı kişi ayaklarına bağlı bir düzenek ile sap kısmını sıkıştırıp tel ile sabitler. Oluşturulan bu taslak süpürge dikici tarafından üç ya da daha çok yerinden çuvaldızla dikilir.
Geleneksel el sanatı olan süpürgeler, birçok kullanım alanlarında teknoloji karşısında yenik düşerek kullanım alanı daralmış olsa da süpürgeler genellikle kırsal kesim ve gecekondu mahalleleri dışında bahçe süpürme, balkon yıkamada kullanılmaktadır. Ayrıca turistik, görselliğe önem veren yerlerde minyatür, çok renkli, süslü, nostaljik, küçük aksesuarlar olarak varlığını sürdürmeye çalışmaktadır.
Türkülere , manilere bilmecelere, batıl inançlara da konu olmuştur süpürgeler.
Bazı yörelerde süpürge yaparken süpürgenin birine değmesi o kişinin iftiraya uğrayacağına işaret ettiği söylenirken, avcıların ava giderken arkalarından ev halkınca süpürge atılması ile avın bereketli geçeceğine inanılır.
Bir başka batıl inanç da; bir dal, hasat sırasında yeni bir süpürgeden düşerse, kısa sürede olumlu haberler alacaksınız demektir.
Yeni yıl arifesinde, süpürgeyi kırmızı kurdele ile süslemek ve parmaklıklarla girişe koymak tüm yılı mutlu ve müreffeh geçireceğinize inanılır.
Bir zamanlar aynalı süpürgeler evlenen kızın çeyizi arasındaki vazgeçilemez eşyalardan biri olarak yerini alırdı. Çeyize konan süpürgenin o haneye mutluluk getireceğine inanılırdı.
Süpürgeye bu kadar anlam yüklemek yerine, kaybolmaya yüz tutmuş el sanatımızdan öte, süpürgenin bir kazanç kapısı olduğunu düşünmeliyiz.