Tebessüm vereni üzmez, alanı mutlu eder
Tebessüm ettiğinizde kaç kişi size kaşlarını çatar hiç düşündünüz mü?
Kimse kendine mutlulukla, sevgiyle yaklaşana kızmaz-kızamaz…
Gülmek, tebessüm etmek kibar olmaktır.
Sakin olmaktır.
Hoş görülü olmaktır.
Zahmetsiz ve karşılığı bedava olan bu duygu ifadesi, aslında hayatımıza ne kadar çok şey katıyor.
Üstelik ne kadar çok yakışıyor.
Oysa genel anlamda bakınca öyle mi?
Her köşede bir kaba kuvvet…
Herkes, kendini haklı göstermek için mücadele ediyor…
Televizyonda izlediğimiz haberlerin çoğu şiddet…
Evde baskı, dayak diktatörlük…
Bu ortamda yetişen çocuk gülmeyi unutmuş…
Sevgi görmemiş, şefkat görmemiş bireyler…
Tebessüm yerine, iyi niyetli yaklaşım yerine çözümü kaba kuvvetle sona erdiren bir toplum…
Ve bu toplumda yetişen bireyler…
Bilinçaltımıza kim yerleştirdi bunları bilmiyorum ama irade ve iradesizlik hatta toplum baskısı bizi bu hale getirdi diye düşünüyorum.
Çözüm yine bizde…
Çekim alanımızdan başlayarak, hoşgörü, iyilikle yaklaşım, anlayış ve en önemlisi tebessümle bu dayatmayı yok etmeliyiz…
Çünkü hangi tebessüm, karşı tarafın yüreğine az olsun sıcaklık vermez ki?
Tebessüm etmeyen, gülmeyenler utansın…
Kaba kuvvet utansın…
Mutsuz eden ve olanlar utansın…
Son olarak, "Tebessüm bedavadır; vereni üzmez, alanı mutlu eder…" diyen Şems-i Tebrizi'yi en iyi anlayan ve ona en çok gönül veren Hz. Mevlana olsa gerek ki, şöyle demiş; "Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur."
Sevgiyle ilerleyin…