Tek Yol Sevgi
Bu günlerde bir proje hazırlığı içindeyim. Projemi destekleyecek bilgi ve görüşlere ihtiyacım olacağından öncelikli olarak Huzur Evleri, Kadın Sığınma Evleri ve Sevgi Evlerinde yaşamak zorunda kalan insanları anlamak, kendi gözlemlerimi de katarak bu projeyi gerçekçi bir şekilde uygulamak ve bu uygulamayı da kaleme alarak okuyucuya anlatmaktı niyetim. Öncelikli olarak Huzur evi ziyaretim oldu. Huzur Evi için projelerimizi kurum Müdürüne anlattım. Yaşlılarla konuştum, onları gözlemledim. Bir başka gün Sevgi Evlerinden birine gittim.
Bu günlerde bir proje hazırlığı içindeyim. Projemi destekleyecek bilgi ve görüşlere ihtiyacım olacağından öncelikli olarak Huzur Evleri, Kadın Sığınma Evleri ve Sevgi Evlerinde yaşamak zorunda kalan insanları anlamak, kendi gözlemlerimi de katarak bu projeyi gerçekçi bir şekilde uygulamak ve bu uygulamayı da kaleme alarak okuyucuya anlatmaktı niyetim. Öncelikli olarak Huzur evi ziyaretim oldu. Huzur Evi için projelerimizi kurum Müdürüne anlattım. Yaşlılarla konuştum, onları gözlemledim. Bir başka gün Sevgi Evlerinden birine gittim.
Gittiğim bu kurumlarda bir şekilde yaşamak zorunda kalan insanların ortak derdinin kendilerini değersiz htiklerini bunun temel kaynağının da sevgisizlik olduğunu ilk etapta net bir şekilde gördüm.
O gün projemi görüşmek üzere Sevgi Evine gittim. Sevgi Evinin bahçesinde görüşme saatimizi beklerken bir taraftan da arkadaşımla sohbet ediyorduk. Çocuklar okuldan evlerine geliyorlardı. İçlerinde 6-7 yaşlarında bir oğlan çocuğunun bizi dikkatle izlediğini fark ettim. Yanına yaklaştım saçlarını okşadım adını sordum Burak dedi. Cebimden az önce almış olduğum fındık paketini çıkardım içinde kalan fındıkları açmasını istediğim küçücük avucuna döktüm. Bir anda ela gözleri çakmak çakmak oldu. Bu kez yanağını okşadım dönüp arkadaşımla sohbet etmeye devam ettim. Bir an telefonuma gelen mesaj sesiyle konuşmama ara verdiğimde o sevimli çocuğun ceketimin eteğini tuttuğunu fark ettim. Gülümseyerek yüzüne baktığımda bakışlarında derin kederli bir yalvarış vardı. Bir an bakışlarım bakışlarında kilitlendi. Az ileride bulunan banka iliştim yanımdan ayrılmayan Burak'a yanıma oturmasını istedim. Sevgi yoksunu bu çocuk tıpkı bir kedi gibi yanıma sokuluyordu. Belli ki akran zorbalığına maruz kalmıştı.
Kaşından akan kanın alnının üzerinde hala kurumuş bir şekilde duruyor olması içimi sızlattı. Çantamdan çıkardığım ıslak mendille yarasını silmek istediğimde teslim olmaya hazır gönüllü savaş esiri gibiydi. O sevgiye aç çocuklardan sadece bir tanesiydi. Biraz sonra kapıda beliren görevlinin çağırması üzerine iliştiği banktan usulca indi. Binaya doğru arkasına baka baka yürüdü benim el sallamamla koşarak yanıma gelip bacaklarıma sarıldı. Boğazıma bir yumruk oturmuştu ona verebileceğim bir armağan yoktu yanımda. Çantamdan çıkardığım bir paket ıslak mendili kendisine verdim " ben gelene kadar bunu sakla" dedim. Gözleri ışıl ışıl oldu peki dercesine başını salladı. Sarıldım yanaklarından öptüm bu kez koşa koşa binadan içeri girdi gözden kayboldu. O gün Burak hafızama kazındı.