Kız kardeşim Nuran'ın rahatsızlığından dolayı son günlerde neredeyse günde bir kez memleketi aradım, sağlığındaki gelişmelerle ilgili bilgi aldım.
"Kaç gündür buralar yağmur ve serin. Sanki bahar hiç gelmeyecek, yaz mevsimi kaybolup gitti gibi geliyor insana. Henüz canımız ısınmadı."Dedi.
Bizim oralarda yağmur uzun süreli oldu mu gök şimşeklerle örülür, dağ taş ansızın çakılacak yıldırımların tehdidi altına girer.
Van'ın kuzey batısına açılan yolun Hacıbekir Kışlası yokuşundan sonraki gelen ilk köyün adı Kurubaş Köyüdür. Okurlarım anımsayacaklardır. Obama Amerika Birleşik Devletlerine başkan seçildiğinde Kurubaş köylüleri Müslüman başkandır diye onuruna onlarca kurban kestiler. Haberi bütün gazetelerde birinci sayfada yayınlandı. O yol Şanlıurfa'daki ilk görev yılımın ardından tayinim Van'a çıkınca haftada bir ya da iki üç günde bir gelip gittiğim yol oldu. Önce bir Burikan köyü olan Norkoğ'da görev yaptım ardından da Akbulut Köyüne nakil oldum. Dozer, Kara Geven adlı öykülerimi Akbulut Köyünde çalışırken yazmıştım. Yüksek bir tepe üzerine kurulu olan köyün hemen altıdaki İran yönüne giden karayolunun altında adını hiç unutmayacağım iki köy daha vardı. Birisinin adı Hindistan diğerinin adı da Pakistan'dı.
Diyeceğim o ki Van Büyükşehir'e en yakın ilçenin adıdır Gürpınar. Vadiler arasında eğrile büğrüle giden yolun içinde önce Hoşap Kalesi, ardından Başkale (Yerleşim merkezi olarak rakımı dünyada en yüksek olan ilçe) sonra Yüksekova ve Hakkâri gelir.
Gürpınar'da bir iki gün önce ansızın yağan yağmur, patlayan gök gürültüsü ardından yazıya çıkarılmış sürünün ürkmesine neden oluyor ve Yedisalkım Köyü'nün Katro kayalıkları mevkisindeki yüksek yardan aşağı düşen koyunların ardından diğerleri de sürüklenip düşerek telef oluyorlar. Yalnızca telef olan yüz koyun değil. Ne yazık ki sürünün çobanı da yaşanan panik içinde derin kayalıklara düşerek hayatını kaybediyor.
Koyunların birbiri ardından uçuruma atlamaları içgüdüsel bir intihar olarak nitelendirilirken toplumsal hayattaki insan kalabalıklarını akıllara getiriyor.
Bir ömür eziyet çeken, kula kulluk eden, partizanlık ayak oyunlarına takılan insanlarda tıpkı telef olup giden onlarca koyuna beziyor. Bugün hala kendi iradesi dışında oy kullanan:
"Onlar o partiye oy verdi ben de onların verdiğine oy vereceğim." Diyen insan sayısı o kadar çok ki!
Sadece liderlerin peşi sıra giden bireyler mi koyun gibi davranıyor? Liderler de bazen sürü psikolojisi altında kalarak koyunlaşıp, dünyaya hükmeden büyük ulusların liderlerinin kuyruğuna takılarak onarılması güç yanlışların sahibi olmaktan kurtulamıyorlar.
Gürpınar'da hayatını kaybeden çobanın ailesine ve yakınlarına başsağlığı ve Allah'tan sabır diliyorum.