Asrımızda teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, kitle iletişim araçlarının, ferdî ve sosyal hayatımızdaki yeri ve önemi artmıştır. Kitle iletişim araçlarının hızla gelişmesi sayesinde, her yerde ve herkes için hazır olan bu kültür, sınır tanımayan tahribata ve yozlaşmaya yol açmış, ne yazık ki bu günkü bozulmuş toplumu ortaya çıkarmıştır.
Yüzlerce kanalın yirmi dört saat yayın yapabildiği, her türlü bilgi ve yayının kaydedilerek internet ortamında bütün dünyaya ulaştırılabildiği iletişim ağı içerisinde, en önemli medyatik güç, kuşkusuz televizyondur. Bu bakımdan televizyon aracılığı ile yayılan kültür, insanlığın gruplaşması yada ayrışması, daha kötüsü yıllarca eğitim-öğretim yolu ile verilmeye çalışılanların bir seferde yok edilmesi televizyon yayınlarının saçtığı zehirle mümkün olmuştur. Televizyon sadece teknolojik bir araç değil, toplumu değiştirme sürecinde yaygın olarak kullanılması sebebiyle, diğer iletişim araçlarından daha tesirli bir vasıtadır. Televizyon, sosyal kimliğin şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bugün her yaştan insanın kültür alışverişinde en çok kullandığı araç olan televizyon, kültür sömürgecilerinin de vazgeçemedikleri bir vasıta haline gelmiştir. Televizyon aracılığı ile yayılan popüler kültür, diğer yandan dünyayı kültürsüzleştirme görevi yapıyor. Sanayileşmiş toplumların ürettiği kültürü, evrensellik adına güncelleştirerek, kültürel yapısı zayıf toplumların kültürü haline getiriyor. Oysa, "Kültür, bir toplumun din, dil, terbiye, örf-âdet ve sanat gibi değerlerinden doğmuş, sonra da işlene işlene o toplumun hayat tarzı haline gelmiş, hemen her parçası çok ehemmiyetli bir kısım esaslardır." Bu esasları görmezlikten gelmek körlük; toplumu onlardan uzaklaştırmaya kalkışmak ise, onu yolsuz, yöntemsiz hale getirerek, şaşkına çevirmek demektir.
Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de "Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler" (Mü'minun/3) buyurarak kişiye fayda sağlamayan ve malayani söz ve fiillerden yüz çevirmemizi emretmektedir. Günümüz toplumu ise ne yazık ki bütün bir vaktini gerçeği boş sözlerle değiştiren, teknolojinin nimeti olarak bildiğimiz televizyon önünde geçirmekte bir çok faydalı fiil ve ibadetten yoksun kalmaktadır. Televizyon ile ilgili önemli bir nokta da, özellikle günlük ailece izlenen dizilerin ve aradaki reklamların toplumda belli fikirleri "yaygın görüş" hâline getirmesidir. Bu faydasız yayınların bazı fikirlerin toplum tarafından kabulünü sağlamakta, belli konularda aynı şekilde düşünenlerin sayısını yükseltmektedir. Aşırı televizyon izleyen, özellikle ilköğretim öğrencileri ve gençliğimiz bu yüzden kitap okuyamıyor aksine ileriki yaşlarda ise kitap okumama ve araştırmama alışkanlığı kazanıyor. Peygamberimiz: "Kişi kıyamet günü beş şeyden hesap vermedikçe Allah'ın huzurundan ayrılamaz:
- Ömrünü ne yaparak tükettiğinden,
- Gençliğini ne işte harcadığından,
- Malını nereden kazandığından,
- Malını nereye ve nasıl harcadığından,
-Öğrendiğini ne derece hayatında uyguladığından." (Tirmizi). Bu sayılanları biraz düşündüğümüz takdirde hepsinin zamanla bağlantılı olduğunu görüyoruz. O halde fert olarak ve devlet olarak her iki zümreyede bazı görevler düşmektedir. Fert ve aileler olarak bizler artık televizyon önünde geçirdiğimiz vakitleri azaltmalı; daha faydalı bilgi ve becerilere yönelmeliyiz. Çünkü Hz. Ebû Hûreyre radıyallahu anh'dan rivayet edilmiştir: Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu; "Boş işleri ve boş sözleri terketmesi kişinin İslâm'ının güzelliğinden ve kemâlindendir." Gereksiz konuşmamak ve boş işlerden sakınmak, kâmil imanın alâmeti ve kişinin İslam'ının süs ve zînetidir. Devletin bu işte yetkili erkanı ise derhal günümüz Tv dizilerine el atmalı, toplumu sapkınlığa ve cinnete götüren bu yayınları en kısa zamanda durdurmalıdır. Ancak daha faydalı ve toplumu bilgi ve kültür; açısından donanımlı yetiştirmek gayesi ile yayın ilkesi farklı Tv'lerin sayısı çoğaltılmalı veya maddi yönden açıktan devlet desteği verilmelidir. Aksi halde televizyon önünde vaktini heba eden toplumumuzun gidişatı büyük bir felaketin habercisi, açıkca duvara toslaması demektir.
Vesselam...