TOPARLANMA UZUN ZAMAN ALACAK
Kaslowski, Van'da yaptığı konuşmada 'İç ve dış talep yatırım iştahını tetikleyecek durumda değil. Dış talep açısından, en büyük pazarımız olan Avrupa'dan gelen emareler iç açıcı değil. Dünyanın diğer bölgeleri açısından da dış ticarette büyüme beklenmiyor. Elbette iç talep toparlandıkça yatırım iştahı da artacaktır. Ancak bu toparlanma belli şartlar altında ve daha uzun bir zaman dilimine yayılacaktır' dedi.
Rıdvan Can
Van'da, dış ticaret ve turizmin, sınır kenti olması nedeniyle öne çıkığına işaret eden Kaslowski,"Van'da, dış ticaret ve turizm, sınır kenti olması nedeniyle öne çıkıyor. Coğrafi konumu sonucu İran, Irak, Ermenistan ve Azerbaycan ile yakın olması çok büyük potansiyel sağlıyor. Bu potansiyelin kullanılabilmesi için büyük çaba sarf etmeliyiz" dedi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu yılda bir kez farklı bir kentte düzenlediği Yönetim Kurulu toplantısını bu yıl Van'da gerçekleştirdi. Elite World Van Hotelde düzenlenen ve TÜSİAD Yönetim Kurulunun katıldığı "İş Dünyası Van Buluşması" toplantısında TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan, Dostluk Grubu Başkanı Mehmet Avcı, DOĞUSİFED Başkanı Suat Çiftçi ve Van TSO Başkanı Necdet Takva konuşma yaptı.
"TÜSİAD'ın Van'da çok değerli üyeleri var"
TÜSİAD Yönetim Kurulu olarak Van'da, ülkemizin bu güzel kentinde olmaktan büyük mutluluk duyduklarını kaydeden TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, "Her yıl, TÜSİAD Yönetim Kurulu toplantılarının bir tanesini ülkemizin farklı bir kentinde topluyoruz. Bugün de Van'da siz değerli iş insanları ile bir araya gelerek karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak istedik. Van'ı daha önce de pek çok kez ziyaret ettim. Çok etkileyici kültürel, tarihi ve doğal hazineleri, konuksever ve girişimci insanları ile ülkemizin kıymetli kentlerinden biri. TÜSİAD'ın Van'da çok değerli üyeleri var, ayrıca DOĞUSİFED'i destekleyen bir üyesi olarak bölgenin kalkınma çalışmalarına destek vermeye çalışıyoruz. Bu sebeple, kendimizi misafir gibi değil evimize gelmiş gibi htiğimizi de ifade etmek isterim "dedi.
"Küresel dinamikler değişiyor. Bilgiye hızla ulaşılıyor"
Van'ın nüfus ve eğitim konularına değinen Simone Kaslowski, "Kentimiz 65'i 0-29 yaş grubunda olan nüfusu ile genç nüfus açısından Türkiye ortalamasının üzerinde. Eğitim başarı sıralamasına baktığımızda ise, Van ili Türkiye'de 75. sırada. Bu iki veri bize gençlerimize yönelik atılacak çok fazla adımın olduğunu gösteriyor. Bugün zaten Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde TÜSİAD'ın Bu Gençlikte İş Var projesi kapsamında gençlerimizle bir araya geliyoruz. Onların girişimcilik alanındaki potansiyellerini harekete geçirmek istiyoruz. Gençlerimizin nitelikli ve çağın gereklerine uygun eğitim alması, geleceğin mesleklerine hazırlanması, aynı zamanda girişimcilik potansiyellerinin güçlendirilmesinin kent iş dünyasının da her daim gündeminde olması gerektiğini düşünüyoruz" ifadelerine yer verdi.
"İhracatımızda yavaşlama hissediliyor"
İhracatta küresel duraklama nedeniyle yavaşlama hissedildiğini belirten Simone Kaslowski, "Geçen yıl başlayan ekonomik daralma nedeniyle işsizlik oranı yüksek, talep koşulları zayıf. İhracatımızda da maalesef küresel duraklama nedeniyle bir yavaşlama hissediliyor. Ekonomiye güven henüz zayıf ve yatırım iştahı son derece düşük. Bu yılı sıfıra yakın bir büyümeyle kapatacağız. Önümüzdeki yıl finansman maliyetlerindeki gerilemenin talebi bir miktar olumlu etkileyebileceğini düşünüyoruz. Ancak krizin altında yatan asıl nedenleri ortadan kaldırmadan yüksek büyüme oranlarına tekrar dönmemiz mümkün görünmüyor "diye konuştu.
"Turizm potansiyelinin kullanılabilmesi için büyük çaba göstermeliyiz"
Van'da, dış ticaret ve turizmin, sınır kenti olması nedeniyle öne çıkığına işaret eden Kaslowski," Van'a baktığımızda, işgücüne katılım oranları düşük, işsizlik oranının ise ülke ortalamasından hayli yüksek olduğunu görüyoruz. İldeki genel ekonomik faaliyetin asıl odakları olan tarım ve hayvancılık dışarıda bırakıldığında, kentsel nüfus arasındaki işsizlik oranının çok daha dramatik boyutlarda olduğu görülüyor. Van'da, dış ticaret ve turizm, sınır kenti olması nedeniyle öne çıkıyor. Coğrafi konumu sonucu İran, Irak, Ermenistan ve Azerbaycan ile yakın olması çok büyük potansiyel getiriyor. Bu potansiyelin kullanılabilmesi için büyük çaba göstermeliyiz" dedi.
"Toparlanma belli şartlar altında ve daha uzun bir zaman dilimine yayılacak"
Yatırımlarını artırabilmek için istikrar ve güvene ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Kaslowski, "Bildiğiniz üzere hafta başında her sene Ekim ayı içinde yayınlanan ve gelecek 3 yılı için makro ekonomik tahminleri ve ilgili yapısal uyum politika ve önlemlerini içeren Orta Vadeli Plan, yeni ismi ile Yeni Ekonomi Programı (YEP) kamuoyu ile paylaşıldı. Geleceği tahmin etmek hepimiz için zor. Çok ciddi dalgalanmalardan geçtikten sonra; bu tür programların özel sektöre yön veren bir yapıya kavuşabilmesi, yatırım ortamına güven verebilmesi için, sapmaları minimize edecek yan adımları ve detaylı planları da görmek isteriz. İş dünyası yatırım yaparken orta ve uzun vadeye odaklanır. Yatırımlarını artırabilmek için istikrar ve güvene ihtiyaç duyar. YEP'de öngörülen 2020-22 dönemi milli gelir büyümesi, Türkiye potansiyel büyümesi civarında aynı zamanda beklentilerin üzerinde, yüzde 5 olarak öngörülmüş. Bu büyümeyi elde etmek için doğal olarak yine yüzde 10'lar düzeyinde özel sektör yatırımları öngörülmüş. İç ve dış talep; yatırım iştahını tetikleyecek durumda değil. Dış talep açısından, en büyük pazarımız olan Avrupa'dan gelen emareler iç açıcı değil. Dünyanın kalan bölgeleri açısından da dış ticarette büyüme beklenmiyor. Elbette iç talep toparlandıkça yatırım iştahı da artacaktır. Ancak bu toparlanma belli şartlar altında ve daha uzun bir zaman dilimine yayılacaktır" dedi.
"Adaletten bahsetmek mümkün değildir"
Yargının bağımsızlığını güçlendirecek adımların atılmasını beklediklerini kaydeden Kaslowski, "Sürdürülebilir kaliteli büyüme için eğitim, vergi ve işgücü piyasası reformlarını çok önemsiyoruz. Yeni programda yargı reformuna da yer verilmesi sevindiricidir. Yargıda uzmanlaşma ve hız önemlidir. Ancak yargı bağımsızlığının olmadığı durumda adaletten bahsetmek mümkün değildir. Her şeyden önce yargı bağımsızlığını güçlendirecek adımların atılmasını bekliyoruz" diye konuştu.
"Ülkemizin döviz cinsinden yüksek miktarda borcu var"
Kredi ve borçlarına değinen Kaslowski, "Ülkemizin döviz cinsinden yüksek miktarda borcu var. Yeni Ekonomi Programımızın açıklandığı gün bir veri daha açıklandı: Özel sektör ve kamunun toplam dış borcu milli gelirin 61,9'una ulaştı. En son 2001 krizinde 56'yı görmüştük. Geçtiğimiz 4 yılda doların değeri TL'ye kıyasla 2,5 kat arttı. Geri ödenebilir durumdaki pek çok kredi bu nedenle ödenemez hale geldi. Bankalar mümkün olduğunca bu borçları yeniden yapılandırıyorlar. Ancak bu sefer de taze kredilere, ekonominin sağlıklı alanlarına kredi akışı yavaşlıyor" dedi.
"Daha fazla şeffaflığa ihtiyacımız var"
Enflasyonla mücadeleye devam edilmesi gerektiğini anlatan Kaslowski, "Önümüzdeki dönemde yatırımları artırmak, güveni sağlamak için sorunlu kredileri sistemden temizlemek gerekiyor. Bu kolay bir iş değil. Ancak bunu ilk yapan Türkiye olmayacak. Bizim gibi gelişmekte olan hatta gelişmiş ülkeler bu sorunları yaşadı. Çözüm için çeşitli alternatif yöntemler var. Ama hepsinin başlangıç noktası aynı. Şeffaf ve güvenilir bir şekilde analizlerin yapılması ve taraflarca ortaya çıkacak maliyetin bölüşümünün yapılması. Burada "ahlaki çöküntü"ye neden olmayacak bir çözüm en idealidir. Riskini iyi hesaplayan ve tedbirini alanla, hesapsız bir şekilde risk alanın ayrımının iyi yapılması gerekir. Şeffaflık konusunda daha fazla cesaret isteyen adımları da atabiliriz bu dönemde. Enflasyonla mücadeleye devam etmeli, fiyat istikrarını mutlaka sağlamalıyız. Reform gündemine hız vererek ve güveni artıracak adımlar atarak, doğrudan yatırımları tekrar çekecek bir ortam yaratabiliriz" dedi.
"İlerleme kaydetmek zorundayız"
Bölgesel kalkınma ve ülkenin tümünde yatırım ortamının iyileştirilmesinde yerel yönetimlerin rolünün çok önemli olduğunu belirten Kaslowski, "Yerel demokrasinin hayata geçmesinde tüm aktörlerin sorumluluğu vardır. Ülkemizin yaşadığı tüm olumsuzluklara ve güvenlik sorunlarına rağmen sorunlarımızı demokratik çerçeve içerisinde özgürlükleri kısıtlamadan çözme kapasitesine sahibiz. Özgürlükler kısıtlandığında güvenlik sorunlarının da derinleştiğine şahit oluyoruz. Bizim için özgürlüklerle güvenlik arasında bir çelişki yok. Tersine özgürlük alanlarının genişlemesi şiddet eğilimini azaltır, diyalog yoluyla sorunların çözümünü kolaylaştırır. Aynı çerçevede, Belediye başkanlığı veya benzeri seçimle gelinen bir kamusal görevin hem hukuk devleti kuralları çerçevesinde denetimi, hem de demokratik meşruiyetine saygı önemlidir. Demokrasi de, ülkedeki güven unsurunun tam olarak sağlanması da bunu gerektirir. Tüm çalışmalar demokrasi alanında ilerleme kaydeden ülkelerin gelişmiş ülke ligine daha kolay atladıklarını gösteriyor. Yalnızca ekonomide değil, temel hak ve özgürlükler, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, insan hakları gibi konularda da ilerleme kaydetmek zorundayız" ifadelerini kullandı.
"İnsanlar düşüncelerini korkmadan söyleyebilmeli"
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, son olarak şunları kaydetti; "Özgürlük alanlarının genişlemesi, insanların düşündüklerini özgürce ve korkmadan söyleyebilmesi yaratıcı ve eleştirel düşüncenin gelişebilmesi için şarttır. Gelişmiş ülke kategorisine geçebilmek için önemli hedeflerimizden biri artık ülkemizde demokrasi ve hukuk devletinin tartışma konusu edilemeyecek bir düzeye getirilmesi olmalıdır. Bu çerçevede, içerde ve dışarıda ülkemize, kurumlarımıza ve demokrasimize güveni artırmak ekonomimizi de güçlendirecektir. O zaman yatırım ortamı da iyileşecek, iş insanları olarak işlerimize, rekabet gücümüze odaklanabileceğiz, Türkiye vizyonunun, 21. yüzyılda güçlü bir Türkiye hikayesinin dinamizm kaynaklarından biri olmayı hak etmektedir. Konuşmama son verirken, bugün TÜSİAD Yönetim Kurulu olarak Van'da sizlerle birlikte olmaktan duyduğumuz memnuniyeti bir kez daha dile getirmek isterim. Sıcak konukseverlikleri için federasyonumuz DOĞUSİFED'e ve Dostluk Grubu'na tekrar çok teşekkür ederiz."
"Van güvenli bir şehirdir"
Toplantıda konuşan Van Dostluk Grubu Başkanı Mehmet Avcı, yaklaşık 2 yıl önce TÜSİAD ile birlikte Van'da bir toplantı yapma hayali kurduklarını anımsatarak, "Hayalimizi gerçekleştirmek için defalarca bu konu ile ilgili girişimlerde bulunduk. TÜSİAD yönetim kurulu, bizlerin davetini kırmayarak Van'da bir toplantı yapma kararı alıp ve bugün memleketimize adeta bir çıkarma yaptılar. Bu hayalimizi bugün gerçekleştiriyor olduğumuz için çok gururluyuz. Bu gün gerçekleştiriyor olduğumuz program Van ve bölge ekonomisi için büyük önem taşımaktadır. Ekonomide, kalkınmada, sosyal ve kültürel faaliyetlerde ilerlemek, büyük oranda güvene dayalı bir şekilde gerçekleşmektedir. Bu gün dünyanın saygın iş STK'larından biri olan TÜSİAD'ın yönetim kurulu toplantılarını Doğu Anadolu'nun kalbinde, yani memleketimizde yapılıyor olması herkese, Van'ın güvenli bir şehir olduğunu, yatırımların ve organizasyonların rahatlıkla yapılabileceğini göstermektedir" dedi.
"Ülke ortalamasının en dip noktasındayız"
Doğu Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (DOĞUSİFED) Başkanı Suat Çiftçi ise doğu-batı arasındaki ticari köprülerin kurulması amacıyla kurulan DOĞUSİFED'in temel stratejisinin ortak akıl ve uzlaşı kültürü temelinde, bölgesel kalkınma ve Van'ın büyük fotoğrafında buluşma olduğunu vurguladı. Bölgenin iki temel unsura ihtiyacı olduğunu dile getiren Çiftçi, "Bunlar kardeşlik hukukunun geliştirilmesi ve ekonominin güçlendirilmesidir. Bölge olarak ciddi sıkıntılarımızın olduğu gerçeği açıktır. Ülkemizde, bölgeler arasında ciddi bir gelir dağılımı sorunun olduğu hepimizin malumudur. Van'ın da dahil olduğu TRB2 bölgesinde Van, Muş, Bitlis ve Hakkari'de kişi başına düşen gayri safi milli hasıla yıllık 3 bin 500 dolar iken, buna karşın Marmara'da kişi başına düşen gayri safi milli hasıla ortalama 24 bin dolardır. Yani, ülke ortalamasının en dip noktasındayız. Bunun yanında sosyoekonomik gelişmişlik açısından 76'ncı sıradayız. Bölgede genç işsizlik önemli bir sorundur. Nihayetinde yaşadığımız coğrafyada, sorunlarımızın temelinde zayıf uzlaşı kültürünün yattığını düşünüyoruz" dedi.
"Van, küçükbaş hayvan varlığı ile Türkiye'nin ilk şehridir"
Van Ticaret ve Sanayi Odası (VAN TSO) Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva da Van şehrinin dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olduğuna dikkat çekerek, "Nuh Tufanı'ndan sonra, hayatın yeniden başladığı havzanın şehri olan Van, Büyük Urartu'nun başkentidir. Birçok medeniyetin zapturapt altına almak istediği ve kendine ait görmek istediği bir yaşam alanı olan Van, batının doğusu, doğunun batısındaki başkenttir. Tarihte 5 kez yerle bir olmasına rağmen, bugün nüfusu itibari ile Türkiye'nin 19'uncu büyük şehridir. Türkiye'nin 6'ıncı büyük coğrafyasına sahip olan Van, küçükbaş hayvan varlığı ile Türkiye'nin ilk şehridir. Van; maden potansiyeli, canlı hayvan varlığı, mera büyüklüğü, jeotermal alanları, yıl içinde aldığı güneş rezervi, Dicle'yi besleyen su kaynakları ve tarihi mirası ile insanların, binlerce yıldır vazgeçemediği, yaşam alanı olarak seçtikleri kadim şehirler arasında yerini almıştır" diye konuştu.
TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan ise yaptığı konuşmada toplantının önemine değindi.
Konuşmaların ardından toplantının istişare bölümü basına kapalı devam etti.