Tövbe ile başlamak
Fatih Perihan'dan Kıssadan Hisseler...
Tövbe; kulun işlediği bir günahtan pişmanlık duyup, bir daha işlemeyeceğine dair yüce Yaratıcıya söz vermesi ve O'ndan af dilemesidir. Af dileme isteği, kulun hatalarından dolayı vicdanında duyduğu rahatsızlıktan ortayaçıkar.
Günahlar, Allah'ın rızası ile kul arasında bir perdedir.
Bu perdenin ortadan kalkması, kişinin yapacağı tövbeye bağlıdır. Sevgili Peygamberimiz, kulların günah işleme ve tevbe etmeleriyle ilgili şöyle buyurmuştur. "Her insan günah işleyebilir. Günah işleyenlerin en hayırlıları ise tövbe edenlerdir." (İbn Mâce, Zühd, 30)
Tövbe, bütün mü'minlere emir ve tavsiye edilen bir görevdir. Çünkü kullar, Allah'ın kendilerini mükellef kıldığı her hususu, ne kadar gayret etseler de gereği gibi yerine getiremeyip zaman zaman hata yapabilirler. Bunun için yüce Rabbimiz: "Ey mü'minler! Hepiniz Allah'a tövbe edin ki kurtuluşa eresiniz" (Nûr, 24/ 31) buyurmuştur.
Tövbenin Allah katında makbul olması için; içten gelerek, tam bir ihlâsla yapılması gerekir. Bu da kalp ile pişman olup bu pişmanlıktan dönmemek, dil ile istiğfar etmek, fiilen de günahı terk etmekle mümkün olur. Bunun yanında, kul ve kamu hakkı içeren konularda tövbenin kabul edilebilmesi için öncelikle hak sahiplerinin hakkını vermek ya da onlarla helâlleşmek gerekir. İşte böyle bir tevbe Kur'ân'da içtenlikle yapılan tevbe olarak ifade edilmiş ve şöyle buyrulmuştur: "Ey iman edenler!
Allah'a içtenlikle tövbe edin..." (Tahrîm, 66/8)
Mü'min, günahının bağışlanması için Allah'a istediği sözlerle yalvarabilir. Günahlarının affının Allah'tan talebini ifade eden şu dualar da ihlasla okunabilir.
Sahabeden İbn Ebi'l-Evfâ, Peygamberimizin şöyle dua ettiğini bildirmiştir:
Okunuşu: "Allâhümme tahhirnî minezzünûbi bi'sselci vel-beradi velmâi. Allâhümme tahhirnî mine'z-zünûbi kemâ yütahharus-sevbü mined-denesi."
Anlamı: "Allah'ım! Beni günahlarımdan kar, buz ve soğuk su ile temizle. Allah'ım! Beni günahlarımdan elbisenin kirlerden temizlendiği gibi temizle." (İbn Hıbbân, Ed'ıye, No: 955)
Sahabeden Abdullah ibn Mesûd, Peygamberimizin şu duayı üç defa okuyan kimsenin günahlarının bağışlanacağını söylediğini bildirmiştir:
Okunuşu: "Esteğfirullâhellezî lâ ilâhe illâ hüvelhayyül-kayyûmü ve etûbü ileyhi."
Anlamı: "Ulu Allah'tan bağışlanmamı dilerim ki O'ndan başka ilâh yoktur. O, diridir ve kayyumdur. O'na tövbe ederim." (Hâkim, Dua, I, 511)
Sahabeden Ebû Bekir (r.a.), Peygamberimiz (s.a.s.)'e; 'Bana bir dua öğret de onu namazımda okuyayım' deyince;
Efendimiz, şöyle dua etmesini buyurmuştur:
Okunuşu: "Allâhümme innî zalemtü nefsî zulmen kesîran ve lâ yağfirüzzünûbe illâ ente, fağfirlî mağfiraten min 'ındike, verhamnî inneke entel-ğafûrur-rahîm."
Anlamı: "Allah'ım! Ben gerçekten nefsime çok zulmettim.
Günahlar ancak sen bağışlarsın. Beni katından bir mafiret ile bağışla, bana merhamet et. Şüphesiz sen çok bağışlayansın, çok merhametli olansın." (Buhârî, Ezân, 149, De'avât 17, Tevhîd, 9; Müslim, Zikir ve Dua, 48)
Sahabeden Ebû Mûsâ el-Eş'arî (r.a.) diyor ki; Resûlullah (s.a.s.) şöyle dua ederlerdi:
Okunuşu: "Allâhümmeğfirlî hatîetî ve cehlî ve isrâfî fî emrî ve mâ ente a'lemü bihî minnî.
Allâhümme'ğfirlî ciddî ve hezlî ve hataî ve 'amdî ve küllü zâlike 'ındî. Allâhümmeğfirlî mâ kaddemtü vemâ ahhartü, vemâ esrartü vemâ a'lentü, vemâ ente a'lemü bihî minnî, entelmukaddimü ve entel-muahhiru ve ente alâ külli şey'in kadîr."
Anlamı: "Allah'ım! Günahlarımı, bilgisizlik yüzünden yaptıklarımı, haddimi aşarak işlediğim kusurlarımı, benden daha iyi bildiğin bütün suçlarımı bağışla!
Allah'ım! Ciddî ve şaka yollu yaptıklarımı, yanlışlıkla ve bilerek işlediğim günahlarımı affeyle! Bütün bu kusurların bende.