Turistlerimiz vardı
Sinema vardı. Toprakkale'den ya da Kurubaş tepesinden yansıtılan karasal yayınları uzun alüminyum antenlerle alan televizyonlar vardı ama o günlerde internet bağlantıları da, yabancı kanalları evimize getiren uydu alıcıları ile internet temelli yayınlar yoktu.
Sinema vardı. Toprakkale'den ya da Kurubaş tepesinden yansıtılan karasal yayınları uzun alüminyum antenlerle alan televizyonlar vardı ama o günlerde internet bağlantıları da, yabancı kanalları evimize getiren uydu alıcıları ile internet temelli yayınlar yoktu.
Yabancıların bizi ve memleketimizi merak ettikleri gibi biz de onları merak ediyorduk.
Van tarihiyle, coğrafyasıyla turistleri çeken önemli merkezlerden biriydi. Tur şirketleri otobüslerle her yıl Haziran başından Ekim ayına kadar çok sayıda turisti Van'a taşıyorlardı. Turlar dışında ikili, üçlü, beşli guruplar halinde gelenler de oldukça fazlaydı.
O günlerde kimi otellerin yoğun talebe tek tek karşılık vermek yerine camlarına "otelimiz dolmuştur / boş yerimiz yoktur" şeklinde yazılar astıkları zamanlar da oluyordu. Van - Gevaş arasında muhtelif yerlerde kamping işletmeleri faaliyetteydi.
Gelenlerin önemli bir kısmının ellerinde rehber kitaplar vardı. Kitaplarındaki önerileri dikkate alarak ya Kapadokya bölgesinden ya da Nemrut Dağı tarafından gelip Doğubeyazıt yönüne gidiyorlardı; ya da tam tersi yönlere yani Doğubeyazıt'tan Kapadokya'ya, Nemrut Dağı'na.
Almanlar, Fransızlar, İtalyanlar, Hollandalılar, Amerikalılar, Kanadalılar, Avustralyalılar, İsviçreliler, Yeni Zelandalılar, Danimarkalılar, Finlandiyalılar, Japonlar, Hong Kong'lular, az da olsa İsrailliler, her milletten turistimiz vardı.
Onların sayesinde şehirde oteller, halı kilim mağazaları, hediyelik eşya satıcıları, gümüş satıcıları, lokantalar, turizm işletmeleri çalışıyor; nakit dövizler, seyahat çekleri, euro çekler piyasada dolaşıyordu.
Onlar rehber kitaplarında yazılı olan otelleri ve lokantaları ya da daha farklı yerleri ararken sık sık karşılaşıyor, yol, yer tarif ediyor, tanışıyorduk. Özellikle hafta sonları bazılarına gönüllü rehberlik yapıyor, Van Kalesi'ne, Akdamar Adası'na gidiyorduk. Kaledeki görevli bekçiyle aşina, adadakiyle de arkadaş olmuştuk.
Biz bu şehrin meraklı, dürüst, samimi, yardımsever gençleriydik. Onlar gezip, gelip görerek bizi ve ülkemizi öğrenirken bizler de onlarla arkadaşlık kurarak hem yabancı kültürler hakkında bilgi sahibi oluyor hem de birlikte hoşça vakit geçirmiş oluyorduk.