Türkçe'miz ve çocuklarımız...
Okullar açıldı. Çocuklar okullarına, arkadaşlarına kavuşmanın sevincini yaşarken her yıl olduğu gibi kimi eğitim sorunları da yine gündeme oturdu. Taşımalı eğitimden kaynaklanan sorunlar yanında, Bakanlıkça verilen kitapların dağıtılmamış olması, sınıfların kalabalık oluşu gibi konularda veliler yakınıyorlar.
Okullar açıldı. Çocuklar okullarına, arkadaşlarına kavuşmanın sevincini yaşarken; her yıl olduğu gibi kimi eğitim sorunları da yine gündeme oturdu. Taşımalı eğitimden kaynaklanan sorunlar yanında, Bakanlıkça verilen kitapların dağıtılmamış olması, sınıfların kalabalık oluşu gibi konularda veliler yakınıyorlar.
Haklı-haksız...
Herkesin kendine göre, sorununun giderilememiş olmasından kaynaklanan bir haklılık görüşü/yakınması var.
Bunların çoğu, zamana bağlı ve giderilecek konular.
Eğitim-öğretimin yöntemi/içeriği açısından da ötedenberi sorunlar yaşanıyor ne yazık ki...
Her yıl bu gibi aksaklıkların/sorunların giderilmesi konusunda ilgililer - kendileri yönünden- açıklamalar yapıyor ve kendilerine haklılık payı çıkarıyorlar.
Değirmene suyu onlar bağlıyor/veriyor. Konuştuklarında da elbette kendilerine özeleştiri yapacak değiller ya... Her yerde ve her zaman doğruyu onlar biliyor ve uyguluyorlar.
Ne diyebilirsiniz ki?
Haklı olarak yapılan eleştiriyi bile dikkate alan yok bu devirde...
Yazarsın, çizersin, söylersin havaya...
Yani "havada bulut, sen bu işi unut..."
Dil ilkokul sıralarında öğrenilir. Çocuklarımıza güzel Türkçe'mizi öğretme konusunda son dönemde ciddi bir umursamazlık yaşadığımızı söyleyebiliriz.
Şöyle ki; geçen hafta sonunda torunumun ödevlerini yaparken ben de ilgilendim.
Allah'ım ne felaket...
Şu yaşıma geldim, güzel konuşup-yazmak için gösterdiğim özenimin boşuna olduğunu görerek üzüntüye boğuldum.
Dördüncü sınıfa devam eden bir çocuğun kitabındaki okuma parçasında geçen "hakikat" sözcüğü...
Testleri yanıtlıyor. "Hakikat"in ne anlama geldiğini bilmiyor olmalı ki, torunum kafasını kaldırıp yüzüme bir süre baktı ve merakla sordu:
"- Dedeciğim, hakikat ne demek?" diye sordu.
Gel de anlat, biz evde "hakiki, hakikat" sözcüklerini kullanmayız. Bu sözcüklerin karşılığında "gerçek"i kullanırız.
Tabii ki anlattım uzun uzun... Çocuk ya, bu kez de;
"- Dedeciğim, hakikat sözcüğünü sevmiyorum. Tuhaf geliyor bana..." dedi
Çocuk haklı... Güzel Türkçe'mize yerleşmiş, herkesin kullandığı sözcüklerin yerine şimdi Arapça, Farsça vb. yabancı karşılıklarını daha ilkokul çağındaki çocuklarımıza öğretmeye, beyinlerine yerleştirmeye kalkmak hangi "akl- ı evvel"in" işi?
Ya da hangi " çok bilmiş"in?
"Gerçek" sözcüğünü atıp yerine "hakikat" sözcüğüne dilimizde yer açanlar var ne yazık ki?
Sadece "gerçek" değil...Kelime, nakliye, teşvik, mecbur, tavsiye, mekan, ekseriyet, lakin, hayat vb. daha nice sözcük...
Dilimiz yeniden kirletilme savaşı ile karşı karşıya bulunuyor.
Çocuklarımıza ihanet ediyoruz.