Türkiyenin son hamlesi
TÜRKİYE'nin Kuzey Irak'taki Mesud Barzani yönetimiyle uzlaşması çerçevesinde IŞİD'in kontrolündeki Musul yakınlarındaki Başika bölgesindeki üsse tankçılar dahil asker sevk etmesi dünya gündeminde yer buldu. Irak Başbakanı Haydar İbadi, olayı egemenliğin ihlali ve iyi komşuluk ilişkisi prensiplerine aykırı olarak nitelendirerek, 'Türkiye'yi derhal Irak topraklarından çıkmaya çağırıyoruz. Bunu Irak'ın egemenliğine yönelik ciddi bir ihlal olarak görüyoruz' dedi.
1996'dan bu yana Irak'ın kuzeyinde Kürt bölgesinin sınır hattında 7 askeri üs ve Duhok, Erbil, Süleymaniye ve Zaho kentlerinde 8 askeri irtibat bürosu ile varlığını sürdüren Türkiye açıklamalara anında cevap verdi.
Bin 200 askeri Musul'un Başika kasabasına gönderen Türkiye, İran ve Rusya'nın baskısı ile Bağdat'tan gelen "askeri geri çekin "çıkışlarına karşılık Başika'dan geri çekilmeyeceğini açıkladı. Türk Silahlı Kuvvetleri, Başika'da IŞİD ile mücadele kapsamında Sünni ve Şii Türkmenler, Musullu Sünni Araplar ve Kürtlere silahlı eğitimi 2017 Temmuz ayına kadar sürdürecek.
Türk askerinin Başika kampına sevkine karşı Irak yönetiminin sert tepki gösterdiği, Türkiye-Rusya-İran gerilimin arttığı, IŞİD ve PKK ile mücadelenin öne çıktığı bir süreçte Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani Ankara'ya beklenmedik kritik ziyarette bulundu.
Diplomasi satrancını bilenler bir hamle önde.
Gazeteci yazar Nedret Erensel, bu coğrafyada; "Rusya, Suriye'de Batı ile bir denge kuramaz ise kuzey yerküre büyük bir kırılma yaşayabilir, Putin düşebilir diyor. Evrensel, yaşanan kırılmayı 113 başlıkta sıralayarak; " 1. Rusya, Hazar'da büyük bir askeri tatbikat başlatıyor ve muhatabı hem Bakü hem Ankara'dır, anlıyoruz. 2. Hazar zaten Rusya'nın Suriye'ye gösterişli füzelerini ilk gönderdiği yer. 3. Ermenistan'daki askeri varlığını da artırıyor ve 'gırtlağından' Kremlin'e bağlı Erivan'ın başka 'çıkışı' yok. 4. Ermenistan'da Nükleer santral/risk de sınıra pek yakın. 5. İran zaten. Yeni S-300'lerin sevinci içinde. 6. Irak'ın Musul'daki Türk askeri varlığının 'tazelenmesine' gösterdiği reaksiyon. 7. Bağdat'tan çıkan sesin sahibi belli oluyor; Moskova ve Tahran'dır. 8. Suriye 9. Kıbrıs'ta Rus askeri üssü kurma hayalleri. 10. Boğazlarda savaş gemilerinin füze göstermesi türünden ergen davranışları. 11. Çemberin kapandığı yer olarak Karadeniz; ilk 'yoklamaların' çekildiği yer. 12. Kırım 13. Gürcistan'ı hatırlatmıyoruz bile" cümleleri kurulduğunu belirtiyor.
***
Türkiye'nin şu anda Irak topraklarında "yabancı asker" bulunduran üçüncü ülke durumunda olduğunu söyleyen Cengiz Çandar ise Türkiye'nin Musul'daki varlığı ve yaşananlara ilişkin mantığa dayalı, duygulardan arındırılmış analizinde önemli ayrıntılara değiniyor.
Ortadoğu'yu iyi bilen Çandar şunlara dikkat çekiyor; " Türkiye'nin Musul yakınlarındaki "askeri varlığı"nın belli başlı bir "rasyoneli" elbette ki var. Şöyle bir sıralama yapabiliriz:
1. Irak'ta etkili bir askeri varlığı bulunan ve bunu Suriye'ye Halep civarına da yaymakta olan ve Rusya ile zımnî bir "bölgesel eksen" oluşturduğu gözlenen İran'a karşı-denge oluşturmak;
2. Musul'un IŞİD'in elinden çıkması durumunda, Sünni merkezi olan Irak'ın ikinci büyük şehrini neredeyse tümü Şii olan Irak ordusuna teslim etmemek, "post-IŞİD Irak"ta "Sünni Arapların hamisi" konumunu elde etmek ve "Şiî bölgesel eksen"in uzantısı olarak görülen Bağdat'a karşı "Sünnî Erbil"i, Katar ve S. Arabistan gibi "Sünnî bölgesel merkezler"in içinde "Türkiye'nin nüfuz alanı"nda tutmak. (1 Aralık'ta Mesut Barzani'nin S. Arabistan Kralı Salman tarafından pek rastlanmadık bir üst düzey karşılamaya muhatap olduğunu, Veliahd Prens Muhammed bin Nayif'in yanısıra Kral'ın oğlu, Veliahd'ın Veliahdı Prens Muhammed bin Salman ve 20 prens huzurunda ağırlandığını ve Türkiye'nin Başika hamlesinin birkaç gün sonra gerçekleştiğini bir yere not edelim.)
3. Sincar (Şengal) yakınlarında konuşlanarak, Barzani'nin peşmergeleri ve "Sünni Arap unsurlar"la birlikte YPG'nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki hakimiyetini önleyecek tedbirleri almak ve ABD'yi YPG ilişkisinden caydırmak.
4. Rusya ile son ihtilaftan sonra, Moskova'nın PKK ve PYD'ye "açık çek" verme ihtimaline karşılık, her ikisine karşı "sahaya askerî olarak yerleşmek."
Türkiye'nin son hamlesini, doğru okumak gerekiyor. Bunu, "Türkiye Musul'u unutmadı; Kerkük petrollerinde gözü var" gibi sığ ve yarım yamalak tarih bilgisiyle bakarak, görmemek gerekiyor.
Ankara'nın şu sıradaki "Musul pozisyonu"nun doğru değerlendirmesi, "ideolojik dürtüler" ile "realpolitik dinamikler" üzerinden yapılacak okumayla olur.
Konunun bir yanı, Irak ve Suriye'deki gelişmelerden sonra, "Birinci Dünya Savaşı sonrası bölgesel düzen"in sona ermesi üzerine, Ortadoğu'nun "yeniden paylaşımı"yla ilgili.
Diğeri ise, bununla yakından ilişkili biçimde "Kürtler"le ilgili. Özellikle, Türkiye'dekilerin bir parçası görüntüsü veren Suriye Kürtlerinin "statüsü"
***
Suriye'de IŞİD bahane silah yığınağı şahane.
Suriye karadan denizden silah deposuna döndü. Devler kozlarını başkasının toprağında kendi silahları ile paylaşıyorlar. Ölen başkası, gülen başkası.
Suriye'de it sahibini tanımıyor.
Verilere göre, Doğu Akdeniz 'de Türkiye'nin 34 savaş gemisi bulunuyor. Amerika'nın 8, Rusya'nın 9 olmak üzere aralarında Almanya, Belçika, İspanya, İtalya, Fransa, Kanada, Portekiz, Yunanistan ve Hollanda'nın da olduğu toplam 13 ülkenin 60'tan fazla savaş gemisi var. Elin oğlu farklı ülkelerden gelerek olaya müdahil oluyor. Türkiye kendisini birinci derecede ilgilendiren ve etkileyen komşusunda yaşananları ben görmedim, karışmıyorum, konuşmuyorum diyemez.
Komşumuzun evinde kavga, etrafa sıçrayan yangın var. Bölgede bundan sonra yaşanacakların kaderini uzun süredir sessiz kalan ABD'nin karar ve tavrı belirleyecek. Zira Suriye satrancında ABD hamlesini daha yapmadı.
Üç yıl sonra fark-edebildiler
Van Devlet Tiyatrosu'nun (VDT) oyunlarını sahnelediği 500 kişilik tiyatro salonu 23 Ekim ve 9 Kasım 2011'deki depremlerde hasar görünce oyun ve diğer etkiliklere kapatıldı. 2012 yılında tiyatronun karşısında plastik malzemeden çadır salon yapılarak sanatsal etkinliklere açıldı. Depremler nedeniyle zorunlu turneye çıkan VDT, aylar sonra bu kez çadır tiyatroda sanatseverlerin karşısına çıktı. Dönemin Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay kendi adını taşıyan Van Devlet Tiyatrosu Ertuğrul Günay Sanat Çadırı'nda "Türkülerle Anadolu" konserini ve Van Oturma Gecesi'ni izleyerek naylon çadırın normal olduğunun resmini verdi.
VDT oyuncuları 2014 yılı sezonuna kadar oyunlarını 3 yıl boyunca bu çadırda sahneledi. Ayrıca çadırda birçok dernek, kurum, kuruluş tarafından etkinlikler düzenlendi. Etkinlikleri binlerce sanatsever Vanlı izledi.
Buraya kadar her şey normal gibi.
Ancak anormal olduğunu 4 yıl sonra öğreniyoruz.
Turizm ve Kültür Bakanlığı yetkilileri üç yıl boyunca insanların toplu girip-çıktığı, saatlerce içinde zaman geçirdiği Van Devlet Tiyatrosu Ertuğrul Günay Sanat Çadırı'nın yanıcı maddelerden yapıldığını, olası bir yangın durumunda felaket yaşanabileceğini 3 yıl sonra bu sezon fark edilerek çadırın etkinliklere kapatılmasını kararlaştırdı. İsmi naylondan çadıra verilen Ertuğrul Günay bakanlıktan gidince çadırın riskli olduğunun ortaya çıkması dikkat çekicidir.
Asıl tiyatro oyunu budur.
İlgililer 500 kişilik salonun güçlendirme inşaatının 2016 yılında tamamlanmasına kadar VDT'nun oyunlarını turnelerde sahnelenmesini bildirmiş. VDT şimdi Ankara, Mardin, Rize, Trabzon, Elazığ ve Malatya turnelerinde.
Şimdi anlıyoruz ki naylon salonda sahne alan sanatçıları ve izleyicileri olası bir felaketten Allah korumuş. Yanıcı maddeden yapılan çadırda çıkacak bir yangında onlarca insan hayatını kaybedebilirmiş. Depremde evleri iş yerleri yıkılarak travma yaşayan Vanlılar naylon çadır felaketini o gün fark edemedi. Peki koskoca Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ve bürokratları da mı çadırın tehlikeli olacağını düşünemedi.
Sormak gerekir. Yanıcı maddelerden yapılan o çadıra 3 yıl boyunca insanları düşünmeden nasıl doldurdunuz. Üç yıl sonra çadırın tehlikeli olduğunu bugün akıl ettiniz.. Ha çadır riskli değildiyse o zaman bugün neden kullanılmıyor?
Yangın felaketi yaşanabilirmiş.
Yanıp kül olmadığımız için halimize şükür ederek sıcak ekmek dağıtalım.