Tuz
Kim bilir kaçıncı anneydi bu söyleştiğimizde çocukları için yakınan: 'Hiçbir şeyin kıymetini bilmiyorlar.'Diye çocuklarının gelişiminden mutsuz olan.
Kim bilir kaçıncı anneydi bu söyleştiğimizde çocukları için yakınan:
"Hiçbir şeyin kıymetini bilmiyorlar."Diye çocuklarının gelişiminden mutsuz olan.
Kıymet bilmek… Sahip olunan bir şeyin değerinin bilincinde olmak…
Konu fena halde kafama takılınca o çok sevdiğim masalı anlattım fırsat bulup sınıflarına girdiğim öğrencilere.
Masalı dramatize edip anlatırken en can alıcı yerinde durup:
-Bakın çocuklar bu masalı evlerinizde anneleriniz, babalarınız, varsa diğer büyükleriniz ve kardeşlerinize benim anlattığım gibi anlatmaya söz verirseniz sonuna kadar anlatayım. Ya da burada noktalayayım. Söz aldım öğrencilerimizden.
Masalı öylesine can kulağıyla dinlediler ki ertesi gün ve sonrası günler okula gelen, yolda, sokakta karşılaştığımız veliler elimi sıkıp:
"İşte hayat dersi buymuş be hoca!" Diye teşekkür ettiler.
Geçen gün Antalya'nın en işlek caddelerinden birinde önüme fırlayan güzel bir kız:
"Öğretmenim!" Diye koluma sarıldı.
Yanında büyük annesi ve babası vardı.
Elimi öptü, yanaklarından öptüm, yanındakilerle el sıkışıp hal hatır sordum.
Üçüncü sınıf öğrencilerindendi. Öğretmenlerinin izinli olduğu bir gün derslerine girmişim. O an ki derslerinin sonunda da onlara tuz masalını anlatmışım.
Güzel kıza dikkatlice bakınca hatırladım.
Şimdi sekizinci sınıfa gidiyormuş.
"Öğretmenim ne zaman sofrada ya da bir yerde tuz görsem sizgeliyorsunuz aklıma. O masalı sayısız arkadaşlarıma anlattım. Onlar da başkalarına." Dedi sevinç ve heyecan dolu sesiyle.
Doğruydu… O masal değer vermenin kalbine tat veren bir masaldı.
Şöyle anlatmıştım…
Günün birinde bir kral üç kızını yanına çağırmış.
"Söyleyin bana beni ne kadar sevdiğinizi bilmek isterim." Demiş.
Büyük kız:
"Dünyadaki bütün denizler, ormanlar, akarsular kadar seni seviyorum babacığım."Demiş.
Kral keyiflenmiş.
Bu kez ortanca kızına dönmüş:
"Ya sen güzel kızım, sen ne kadar seviyorsun." Demiş.
"Babacığım dünyadaki tüm hazinelerde bulunan mücevherlerden daha çok seviyorum seni."Demiş.
Kral keyiften dört köşe olmuş.
Küçük kızına dönmüş:
"Peki, sen söyle küçük kızım sen ne kadar seviyorsun?" Diye sormuş.
Küçük kız ablalarına bakmış sonra:
"Babacığım seni tuz kadar seviyorum." Demiş.