'Üçüncü İttifak' sorunu üzerine (2)

Mehmet Bedri Gültekin yazdı...

Seçim sistemi ve Meclis dışı Partilerin başarı elde etmesinin önündeki büyük engel olan baraj, siyasi partiler arasında ittifaklar kurulmasını zorunlu kılıyor. Varolan iki İttifakın ikisi de sistem içinde. İki ittifak da, 70 yıldır içinde olduğumuz ve Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu çıkmazın esas nedeni olan Atlantikçi piyasa sistemi içinde iktidar olmayı savunuyor.

İki İttifak dışında bugün üçüncü bir ittifak oluşturmak amacıyla yola çıkmış olan HDP de, sistem içinde bir çözümü savunuyor. HDP’nin var olan iki ittifaktan birine dahil olmamasının esas nedeni, söz konusu ittifakları oluşturan partilerin aleni olarak bugünkü koşullarda HDP ile yanyana görünmek istememeleridir.

Nitekim hatırlanacağı üzere HDP, 2015 yılına kadar AKP ile birlikte hareket etti. Oslo ve İmralı görüşmelerinin de ortaya koyduğu üzere, gerçekte iktidarın gizli ortağı durumundaydı. 2013 Diyarbakır Nevroz mitinginin konuşmacıları Recep Tayyip Erdoğan, Mesut Barzani ve Abdullah Öcalan idi.

Hatırlanacağı üzere 28 Şubat 2015’te, AKP ve HDP temsilcileri İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda birlikte basının karşısına geçmiş ve yapacakları koalisyonun 10 maddelik programını açıklamışlardı.

2015 Haziran seçimleri sonrasında ise durum değişti. AKP, üstünü çizmiş olan ABD’ye ve onun Türkiye’deki uzantıları olan FETÖ ve PKK’ya karşı harekete geçmek zorunda kaldı. Fiili koalisyon bozuldu. HDP, bu gelişmeler üzerine, bugün Millet İttifakını oluşturan Partilerle birlikte hareket etmek istedi. Yeni İttifakın gerçekleşmesinin önündeki en önemli engel, CHP başta olmak üzere potansiyel müttefiklerin, halktan gelecek tepkileri göze alamamalarıydı.

Dolaysıyla HDP’nin sözde “Üçüncü İttifakı” üzerine söylenecekler şunlardır: HDP sistem içi bir partidir. Hatta Atlantik ötesi ile olan ilişkileri düşünülecek olursa, AKP ve CHP başta olmak üzere diğer bütün sistem içi partilerden daha fazla “sistem içidir”. Dolaysıyla, Cumhur veya Millet ittifaklarının kendisini kabul etmesi durumunda bir dakika bile tereddüt etmeden onlara dahil olabilir.

Onun için içinde HDP’nin olduğu “ittifak”ın, gerçekte bir “ittifak” değil, HDP’nin sistem içinde kendine bir yer arama çabasından başka bir şey olmadığını söyleyebiliriz.

Üçüncü Seçenek

Türkiye’nin ihtiyacı olan “Üçüncü Seçenek”, sistem dışı olmak zorundadır. Atlantik’in neo liberal piyasa sisteminin karşısına, kendi çözümünü koymak durumundadır.

Üçüncü seçeneği doğal olarak en başta sosyalistler savunacaktır. Atatürk’ün halkçı devletçi ekonomik programını ve Bölge Merkezli Dış politikasını savunan ve kendilerini “Kemalist” olarak tanımlayanlar da bu ittifakın doğal bileşenleridir.

Dolaysıyla “Üçüncü Seçeneği”, Sosyalistlerin ittifakı olarak tarif eden anlayışlar yanlıştır. Bugün değişik parti ve çevrelere dağılmış olan sosyalistlerin birlikte hareket etmeleri bir zorunluluktur ve bunun gereği vakit geçirilmeden bir an önce yapılmalıdır.

Ama sosyalistlerin birlikte hareket etmesi, Türkiye’nin ihtiyacı olan “Üçüncü Seçeneğin” oluşturulmasına yetmez.

Üçüncü seçenek, Türkiye’yi milli devrimci bir iktidara götürecek kuvvetleri bir araya getirmeyi hedeflemelidir. Sınıfsal olarak bu, işçi sınıfından milli burjuvaziye kadar uzanan bütün toplumsal sınıfları kucaklamayı, ideolojik olarak bir halkçı-milliyetçi-sosyalist ittifakını, siyasi olarak ise ayağı esas olarak Türkiye toprağına basan bütün partileri, demokratik kitler örgütlerini ve diğer oluşumlardan vatandaşları birleştirmeyi amaçlamalıdır.

Bu hedefin ne ölçüde gerçekleşeceği ayrı konudur. Mücadeleye ve zamana bağlıdır ama hedefin bu şekilde olduğunun açıkça belirtilmesi gereklidir.

Protesto oy’larının anlamı

Bunun için koşulların uygun olduğunu görmek gerekir. Son zamanlarda yapılan kamuoyu yoklamalarında yüzde 10 civarında bir protesto oy’unun olduğu görülmektedir.

“Protesto oy/larının”, Cumhur ve Millet ittifaklarının yanısıra HDP’yi kapsadığını da unutmamak gerekir. Çünkü HDP, yüzde 10 civarındaki oyu ve Meclis’teki varlığı ile bütün seçmenler açısından “meçhul” değil tam tersine bilinen bir partidir.

Protesto oylarına, yüzde 10 ile 20 arasında değişen kararsız seçmeni de eklemek gerekir. Başlıbaşına bu rakamlar, Türkiye’nin büyük bir arayış içinde olduğunu ve bu arayışın sistem dışı bir çözüm açısından koşulları son derece elverişli kıldığını unutmamak gerekir.

Onun için bugün Türkiye siyaseti açısından temel ihtiyaç; Cumhur ve Millet İttifakları ile HDP dışında gerçek bir “Üçüncü Seçeneği” oluşturmak için harekete geçmektir.

        

Bakmadan Geçme