Unutmak mümkün mü?

Başka mahallede otursam da doğup büyüdüğüm mahallem, toprağım Tepebaşı-Çavuşbaşı'ndan hemen hemen her gün gelip geçiyorum.

Başka mahallede otursam da doğup büyüdüğüm mahallem, toprağım Tepebaşı-Çavuşbaşı'ndan hemen hemen her gün gelip geçiyorum.

 

Geçen gün DSİ Şube Müdürlüğü ve eski futbol sahasının önünden geçerken anılarla dolu film şeridini başa sardık.

 

Aslik, pamuk, cebe girmez, kışlık, şık şıkı elma, erik, fındık, mellaki armut, siyah üzüm, alo, vişne ağaçlarının, olduğu, kerdilerin bulunduğu meyve bahçelerimizi yaz mevsimi başında sulamak için DSİ'ye su parası yatırıp makbuz aldığımız günleri… 

 

Bağ ve bahçelere yaz mevsiminin ilk aylarında kanallardan gürül gürül akan sulama suyunu sırasına göre taksimi ile görevli olan bisikletli ve motorlu çırpaçların kurumun sahasında neşe saçan sabah sohbetlerini...

 

İlkbahar aylarında kehriz kuyularının derinliklerine inerek karpit lambası ışığında özenle, sabırla bakımlarını yapan kenkanların gruplar halinde görev yerlerine gidişini, karpit kırıntılarını küçük çukura döküp üstünde bos konserve kutusunu havaya uçuruşumuzu DSİ Şube Müdürlüğü önünden adımlarken hatırladım.

 

Elektrik kısıtlı verildiği veya kesildiğinde her taraf zifiri karanlığa bürünürken DSİ'nin anında çalışan jeneratörünün etrafı aydınlatmasına, lojmanlarda lambaların yanmasına gıpta edişimizi de anımsadım. 

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme