Uzun (Kısa) Yol Misali...

Doğumdan ölüme, hayat…
Uzun, yorucu, yazı, kışı, baharları zaman dilimlerine ayrılmış…
Merhaba derken bir gül tomurcuğu misali hayata ağlayarak başlıyor yolculuk…
Bu zahmetli kader yolunda zaman geçiyor…
... Her adımda yaş büyüyor. Deli dolu rüzgarlar esiyor, renklerimiz değişiyor, şarkılarımız değişiyor, duygularımız değişiyor…
Anlamı olmayan çok şey anlam kazanıyor…
Anlamlı olanlar ise anlamsızlaşıyor biranda…
Sonra, hazan çalıyor kapımızı, usul usul …
Acıları yıkıp geçiyoruz sonra…
Geçmişi yeniden düzenliyor, geleceği yeniden yazıyoruz.
Hayat, belki de öyle çok uzun bir yol değil?
Belki de, dört mevsim zamanı kadar kısa aslında…
Uzun ya da kısa bu hayatı yaşıyoruz.
Sızılı bir yaşamın sorgu odalarında büyür kucağımızdaki ayrılıklar.
Sıcacık bir ömrün içinden gelip, geçer hayat suları…
Korkak adımlarla arşınlarız hayatı, ömür dediğin şey hızla gelip geçer.
Ortasındayım hayatın şimdi, ne başı önemli, nede belirsiz gelecek.
Geri dönüşüm imkansız...
Yola devam etmem ise bir muamma…
Peki siz hayatın neresindesiniz?
Yaşamaktan maksadınız nedir?
Hayatı anlamlı kılmak için neler yapıyorsunuz?
Yaşıyoruz işte!…
Bunları düşünecek zamanınız mı yok?
Kendinizi sorgulayın imtihana çekilmeden. Yaşadığınız onca yılı şöyle bir süzgeçten geçirin. Süzgecin incecik deliklerinden geçenle üstünde kalan yaşam tortularını bir kıyaslayın. Bunu yaparken de objektif olmaya gayret edin. Ortalama yaşam standardının neresindesiniz? Her şeyi paraya endeksleme basitliğinden kurtulun. Kaliteli yaşamak maddeden ibaret değil ki!. Dünyaya geniş bir perspektiften bakabilirsek görüş açımız o denli engin olur. Devekuşu gibi kuma gömülüp hakikatlerden uzak ve bihaber kalamayız. İnsan hayal dünyasının genişliği nispetince düşünür, geleceğe dönük planlar yapar. Olmayacak şeyleri düşünmek de hayal kırıklığına zemin hazırlar. Her konuda olduğu gibi bu hususta da orta yolu tercih etmeliyiz. Hayata nasıl bakarsanız öylece görürsünüz. Hayatı anlamlı veya anlamsız kılmak kendi elimizde.
Sevgiyle ilerleyin…

Bakmadan Geçme