VAKTİ ZAMANINDA VANDA MÜHÜR KAZINIRDI

Ümit Kayaçelebi yazdı...

Vakti zamanında Van’da okur yazar nüfusu şimdiki kadar yüksek nispette değildi. Okur yazarlık olmayınca  haliyle bir gün bir yerde imza lüzum hasıl olduğunda ne yapmak lazım? Ya parmağını basacaksın veyahut da gidip bir mühürcü de mühür kazıtacaksınız. Bunun başka da yolu yok.

Bir kişi ya da makamın alameti olarak; mektuplara, senetlere ve diğer evraka basılmak üzere üzerinde kabartma bir işaret, yazı bulunan taştan, lastikten ya da metalden alete kazıma mühür denir.

Halk arasında “Kocakarı Mührü” olarak da adlandırılan, okuma yazma bilmeyen vatandaşların imzası yerine de geçen ve resmi işlemlerde geçerli olan bir mühür türü vardı.

Tamamen kişiye özel, el yapımı olurlardı, Kullanılabilmesi için noter onayı gerekirdi. Kaybolması durumunda bir kopyası yapılamaz yeni bir mühür yapımında ise yeniden noter onayı gerekirdi

Bir taban bölümü ve saptan oluşur, pirinç üzerine kişinin adının ilk harfi ve soyadı kazınarak yapılır, zincire takılarak boyunda ya da küçük bir kese içinde taşınırdı.

 Yüzük biçiminde olup parmağa takılanları da vardır. Alt tabana ters olarak kazınır, kağıt üzerine basıldığında düz olarak imza çıkardı.

Okuma yazma bilmeyen ya da imza atamayanların en büyük yardımcısı mühürler, okuma yazma bilen sayısının artmasıyla önemini yitirdiler.

Benim babamın annesinin ve annemin annesinin kısacası her iki nenemin de okur yazarlığı yoktu. Mektebe de gitmemişlerdi. Bu yüzden çok çok lüzum olmasa da yedekte kazınmış mühürleri vardı. Çok iyi hatırlarım baba  annemin kadifeden bir kesesi  ve onun içine yalnız mührünü bırakırdı. Mührünü de o eski zamanın tahta sandığında muhafaza ederdi.Eskiden okuma yazma bilmeyenler, senetlere ve diğer evraklara imza atmaları gerektiğinde üzerine isim kazınmış mühürleri kullanırlarmış. Halk arasında buna Kocakarı Mühürü de derler, imza yerine geçer, daha çok okuma yazması olmayan yaşlı insanlar tarafından tercih edilir.

Mühür, Farsça bir kelime olup, yüzük, damga, alamet anlamlarına gelir.

Resmi makamların kullandığı mühüre “mühr-ü resmi” veya “resmi mühür”; şahısların kullandığına ise “zati mühür” veya “şahsi mühür” denirdi.

Mühürün tarihi Milattan önceki devirlere kadar uzanmaktadır, mührü ilk defa Mısır'da Hazreti Yusuf kullanmıştır. İsrailoğullarına peygamber olarak gönderilen Hazreti Süleyman’ın kullandığı mühür de ünlüdür. “Mühür kimde ise, Süleyman odur.” sözü buradan gelir. 

 Van’da bu işle iştigal edenler o yıllarda dediğimiz küçücük barakalarda mühür kazıma denen işi yaparlardı. Tablacılara o yıllarda aynı zamanda Attariyeci de derdik. Bunlar eski buğday pazarının hemen altındaki sokakta bir sıra halinde dizilen takriben 20 ye yakın küçük bir esnaf kitlesiydi.

Birkaç metrekarelik küçük ahşaptan yapılan bu dar yerde yazın sıcakta yanarken kışın soğukta donarlardı. Kışın çok havalar soğuk olunca küçücük bir mangal ateşiyle kendilerini soğuktan korurlardı. İşte bu atteryeci veya tablacı dediğimiz esnaf halkın öteberi dediğimiz evde çok kullanılan ufak tefek şeyleri satarak maişetlerini sağlarlardı.

Sattıkları şeyler büyük para gerektiren şeyler de değildi. Çok kazançlı ve kârlı bir iş değildi ama onlar da bu işi seçerek geçimlerini sağlıyorlardı.

İşte bu attariyecilerin içinde belirli ve maruf birkaç kişi mühür kazıma işiyle iştigal ederlerdi. Bu işi fazla yapan da yoktu. Bir evde mühür gerektiği zaman ver elini attariyeciler ve hemen ismini soyadını söyledin mi sana ona göre hemen alır eline mühürü kazır ve size anında takdim ederdi.

Bahusus en çok mühür kazıtanda hanımlar olurdu. Yalnız erkeklerde de az kullanan yoktu ha..

İşte okula gitmezsen okuryazar olmaz iseniz mutlaka bir mührün olması gerekiyordu ve bu işi de tablacı dediğimiz esnaftan bir kaçı yapmaktaydı.

Bu mühür kazıma işi zamanla Van’da mekteplerin çoğalması okur yazar nüfusunda yavaş yavaş artması üzerine gün geldi mühüre talep olmayınca ne mühürcüler kaldı ne de elde mühürler.

Ben de bu gün yok olan oysa dün hayatımızın bir parçası olan mühürleri hatırlayınca bu yazıyı kaleme alma ihtiyacını duydum.

Şimdi, artık Van’da ne tablacılar var ne de mühür kazanlar onlar tarih olup mazide kaldılar.

Bakmadan Geçme