Vali Doğan: Doğaya Müdahale Edildi
'Van Gölü Havzası Yönetim Heyeti Toplantısı' Vali Aydın Nezih Doğanın başkanlığında DSİ 17. Bölge Müdürlüğünde yapıldı. Toplantıda konuşan Vali Aydın Nezih Doğan, sanayi devriminden sonra dünyada insanların inanılmaz bir şekilde doğaya müdahale ettiklerini söyledi.
Cengiz Siyahtaş
Van Gölü Havzası Yönetim Heyeti Toplantısı Vali Aydın Nezih Doğan Başkanlığında, DSİ 17. Bölge Müdürlüğü toplantı salonunda yapıldı. Toplantıda konuşan Vali Aydın Nezih Doğan, “ Biz daha önceleri insanların henüz doğaya olan müdahalelerinin kabul edilebilir sınırlarda olduğu dönemlerde bu tip koruma ve planlama gibi faaliyetleri yapmıyorduk. Ancak özellikle sanayi devriminden sonra dünyada insanlar inanılmaz bir şekilde doğaya müdahale ettiler. Bunun acımasız sonuçlarını da gördükçe bunun sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde yeniden gözden geçirilmesine karar verildi” dedi.
SU KULLANIMI TALEP ARTIŞINI GETİRMİŞTİR
“Havza yönetimi bilgilendirme” ve “Van Gölü havzası yönetim heyeti” toplantısının açılış konuşmasını yapan DSİ 17. Bölge Müdürü Mehmet Recep Çıtır “Hızlı nüfus artışı ve artan gıda ihtiyaç sulu tarım ve sulama suyu kullanım artışı yanında; sosyal ve ekonomik kalkınmanın beraberindeki hızlı kentleşme ve sanayileşmenin doğurduğu içme/kullanma-sanayi-enerji-rekreasyonel-su ürünleri vb. su kullanımı talep artışını getirmiştir. Talep artışına karşın su kalitesinin giderek bozulması, olumsuz çevresel etkiler ve iklim değişikliği senaryoları vb. Tüm bu faktörler kullanılabilir su potansiyelini ve gelecekteki sektörel su ihtiyaçlarının teminini tehdit eder olmuştur.” dedi.
KİŞİ BAŞINA SU HİSSESİ DÜŞÜYOR
Çıtır, “Bu gelişmeler, kullanılabilir su potansiyelinin karmaşık bir hal alan planlama ve yönetiminin, sektörel su kullanım projeksiyonu ve planlaması, su kalitesinin korunması, ekolojik su ihtiyacının korunması, arıtılmış atık suların yeniden kullanımı, iklim değişikliği senaryolarına uyum vb. diğer tüm faktörler dikkate alınarak yeni yaklaşımlarla icra edilmesi gerçeğini doğurmuştur. Dünyada ve ülkemizde 1980’li yıllara kadar su kaynaklarının planlanmasında temel hedefler; İçme suyu-tarım-sanayi-enerji sektörel ihtiyaçların karşılanması doğrultusunda su kaynağının geliştirilmesi ve suyun neden olduğu taşkın zararlarının önlenmesine yönelik sistemlerin tasarımı şeklinde gelişmiştir. Eskiden su kaynağının potansiyelinin belirlenmesi ve projeden beklenen faydaların tespit edilmesi yönünde olmuştur. Kişi başına su hissesinin giderek azalması, iklim değişikliği senaryoları, olumsuz çevresel etkilerin kendini hissettirmeye başlaması gibi, bütün bu olumsuz bulgu ve belirtiler, su kaynaklarının geliştirilmesi ve yönetiminde havza ölçeğinde bütünsel su ve çevre planlaması ve yönetimini zorunlu hale getirmiştir. İşte bu sebepledir ki planlamaların, uygulamaların, envanter çalışmalarının, izleme faaliyetlerinin bütünsel olarak ele alınmasını ve etkin bir yönetimi tesis etmek amacıyla su havzaları ölçeğinde havza yönetim sistemlerinin kurulmasını bazı ülkeler başlatmış ve bu konuda başarılı sonuç elde etmeye başlamıştır.” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE SU ZENGİNİ DEĞİL
Türkiye’nin sanıldığı gibi su zengini bir ülke olmadığını, aksine, gerekli önlemler alınmadığı takdirde yakın gelecekte sektörel su temin sorunları yaşamaya aday bir ülke konumunda olduğunu hatırlatan DSİ 17.Bölge Müdürü Mehmet Recep Çıtır, “Mevcut kullanılabilir su potansiyelinin sağlıklı bir şekilde planlanması ve yönetimine olan ihtiyaç büyüktür. Havza yönetim heyetlerinin kurulması ve sağlıklı bir şekilde işletilmesi, havza ölçeğinde su potansiyeli, koruma/kullanma, emisyon-atık-atık su bütünsel planlama ve yönetim optimizasyonunun sağlanmasında önemli bir rol oynayacaktır. Toplam 3 ilin alanlarının belirli bölümleri yer almaktadır. Van kapalı havzasının yıllık su potansiyeli 3,5 milyar m3 tür” dedi.
ÇEVRENİN ÜÇ ANA UNSURU VAR
Yaşamış çevrenin üç ana unsuru olduğuna işaret eden SGYM Genel Müdürü Yardımcısı Abdurrahman Uluırmak “ Bu üç ana unsur çevrenin ana unsuru ve çevrenin alıcı ortamı dediğimiz hava, su ve topraktır. Bunlardan en önemlisi su kaynağıdır. Bu kaynakların değerini ancak biz yokluklarında veya onlardan istifademizin azaldığı zamanlarda daha iyi biliriz. Bugün maalesef bütün dünya bu alıcı ortamları kirletiyor. Bu alıcı ortamları kirlettikten sonra bunları eski haline getirmeniz mümkün olmuyor. Yani toprağa vermiş olduğunuz en basit kalıcı organik kirletici tamamen giderilebilmesi için belki yüzlerce yıl gerekiyor. Su ve hava da aynı şekilde. Özellikle suyu belli dönemlerde işte en son 2008 yılında karşılaşmıştık. Bir de 2014 yani bu yıl karşılaştık. Kuraklık olduğu zaman bunların kıymetini daha iyi anlıyoruz” diye konuştu.
PROBLEMLERLE YÜZLEŞMEMİZ GEREKİYOR
Sanayi devrimi ile birlikte doğanın dengesinin bozulduğuna, çevre kirliliğine dikkat çeken Vali Aydın Nezih Doğan, “Biz daha önceleri insanların henüz doğaya olan müdahalelerinin kabul edilebilir sınırlarda olduğu dönemlerde bu tip koruma ve planlama gibi faaliyetleri yapmıyorduk. Ancak özellikle sanayi devriminden sonra dünyada insanlar inanılmaz bir şekilde doğaya müdahale ettiler. Bunun acımasız sonuçlarını da gördükçe bunun sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde yeniden gözden geçirilmesine karar verildi. Bu dünyadaki genel gidiş bu şekildeydi. Ülkemize de bu çerçevede konu yansıdı. İşin doğrusu ülkemizde bu konular moda tabiri ile çok hızlı bir şekilde yansımıyor. Bunun yansıması 10-15 yıllık süreç almaktadır. Burada da aynı şekilde çevreye dair bilincin bölgemize ve ülkemize yansıması diğer batı ülkelerine göre daha farklı bir zaman dilimi içerisinde meseleyi idrak edebildik. Bunun eleştirisini de kendimize yapmamıza gerek yok. Çünkü bu tür problemleri çözmek için önce o problemlerle yüzleşmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.” dedi.
YEREL YÖNETİMLERLE İŞ BİRLİĞİ YAPIYORUZ
Yeni bir mücadele biçimi geliştirildiğine dikkat çeken Vali Doğan “2005 yılında da bu mücadele biçimini sadece çevre mevzuatı ile ilgili değil bir bütün olarak bu yerleşti ve biz de buna artık stratejik yönetim dedik. Biz bunu sadece bir konu ekseninde değil tüm eksenlerde bunu yapmaya başladık. Ayrıca bunu sade ulusal düzenlemelerle değil ayrıca yerel düzenlemelerde de bu bilince vardık ve düzenlemeleri bu şekilde yapmaya başladık. Bir başka gelişme de Türkiye’de demokraside yaşandı. Evvelde biz bu tür konuları ve kararları merkezde hükümet kararıyla alır ve yine taşrada merkezi hükümetin uygulamaları ile uygulardık. Ama gördük ki mesele öyle değil. Mesele hem karar alma sürecinde hem de uygulama sürecinde bu konuları başka paydaşlarla paylaşmamız gerekiyor. Bu akıl dönüşümü de bu gün her anlamda karşımızda çıkıyor. Bu nedenle de biz yerel yönetimlerle iş birliği yapıyoruz, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yapıyoruz, üniversitelerle iş birlikleri yapıyoruz. Nitekim bugün oluşturacağımız çalışmalardan bir tanesi de bu eksen üzerinde devam edecek. Yine aynı şekilde birlikte çalıştığımız arkadaşlarımız burada yer alacak ve heyet olarak seçilecekler. Bu anlamda bizler burada hep birlikte çalışacağız ve hep birlikte karar vermiş olacağız” dedi.
Toplantıya Vali Aydın Nezih Doğan, DSİ 17. Bölge Müdürü Mehmet Recep Çıtır, SYGM Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Uluırmak, SYGM Havza Yönetimi Şube Müdürü Saliha Değirmencioğlu, DSİ 17. Bölge Toplantıya Van Valisi Aydın Nezih Doğan, DSİ 17. Bölge Müdürü Mehmet Recep Çıtır, SYGM Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Uluırmak, SYGM Havza Yönetimi Şube Müdürü Saliha Değirmencioğlu, DSİ 17. Bölge Müdürlüğü Havza Yönetimi İzleme ve Tahsisleri Şube Müdürü Sariye Tekin ve kurum amirleri STK temsilcileri katıldı.
Bakmadan Geçme





