Van, Ağrı, Hakkâri SMMMOdan açıklama
Van, Ağrı, Hakkâri Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası (SMMMO) Başkanı İbrahim Şahin, 1-7 Mart Dünya Muhasebeciler Günü nedeniyle bir açıklama yaptı.
Van Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası’nda (SMMMO) basın mensuplarına açıklamalarda bulunan İbrahim Şahin, TÜRMOB çatısı altında örgütlenen, ülke genelindeki 77 serbest muhasebeci mali müşavir odası ile 8 yeminli mali müşavir odasına kayıtlı 101 bin meslek mensubu, 21 bin stajyer, büro çalışanları ve aileleriyle birlikte sayısı bir milyona yaklaşan muhasebe camiasının haftasını kutladığını söyledi. Şahin, “Başta Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere birçok kurum ve kuruluşa vergi ve sosyal güvenlik bildirimleri ve diğer mali bildirimler ile ilgili veri akışı, beyanların tanzimi ve gönderimi meslek mensuplarımız tarafından yapılmaktadır. Ayrıca TÜİK, BDDK, SPK, EPDK ve Hazine Müsteşarlığı gibi ekonomideki diğer düzenleyici ve denetleyici kamu kurumları da meslek mensuplarımızdan hizmet almaktadırlar. Sistemin başarılı çalışmasında kamu görevlilerinin olduğu kadar meslektaşlarımızın payının en üst seviyelerde olduğu bütün kamuoyunca bilinmektedir. Meslektaşlarımızın yaptıkları görevler, kamu maliyesine ve ekonominin gelişimine önemli katkı ve enformasyon sunmaktadır. Görev ve fonksiyonlarımızı yerine getirirken yaşadığımız sorunlar, hizmet sunumunda çeşitli aksaklıkları beraberinde getirmektedir. Bu yüzden diyalogla ve işbirliği içerisinde mesleki sorunlarımızın çözülmesini talep ediyoruz” dedi.
Başkanı İbrahim Şahin, çözüm bekleyen sorunları ve talepleri de şu şekilde sıraladı:
“Türk Ticaret Kanunu 10 yılı aşkın hazırlık sürecinin ardından yasalaşmış, daha sonra yapılan değişikliklerle amaç ve ruhundan uzaklaştırılmıştır. Mutlaka başta denetim olmak üzere amaç ve hedeflerine kavuşması sağlanmalıdır. 2016 yılında bağımsız denetime tabi olacak şirketler için KGK tarafından yayınlanan kıstasların AB uygulamalarına uyumu sağlanmalıdır. TÜRMOB olarak bizim önerimiz, aktif toplam 12 milyon TL, yıllık net satış hasılatı 24 milyon TL, çalışan sayısı 50 ve üzeri olan şirketler denetime tabi tutulmalıdır. Ayrıca, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanması gereken ‘Anonim Şirketler ile Tarım Satış Kooperatifleri ve Üst Kuruluşlarının Denetlenmesine Dair Yönetmelik’ bir an önce yayınlanmalıdır. Meslek Yasamız günümüz koşulları ve mesleki ihtiyaçlarımız göz önüne alınarak değiştirilmeli ve anti demokratik maddelerden arındırılmalıdır. Meslek yasamızın uygulamalarına yönelik tek tebliğ taslağına ilişkin düzenlemede TÜRMOB'un görüş ve önerileri mutlaka yer almalıdır. Kayıt dışı ekonominin azaltılması programı kapsamında beyan ve bildirime yönelik her türlü belgenin revize edilerek daha anlaşılır hale getirilmesi için Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'na gönderdiğimiz raporumuz dikkate alınmalıdır.”
Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile diğer kurumlarca son yıllarda istenen bilgi, beyan ve formların sayısının arttığını da ifade eden Şahin, “Devlet bizden ne kadar bilgi ve belge isterse; mesleğe talep, güven ve kıymet artacaktır, bunun bilincindeyiz. Ancak bu bedelsiz kalmamalı ve artan iş yükü külfet olmaktan çıkarılmalı ve mutlaka ekonomik karşılığını bulmalıdır. Ülkemizin ve ticari hayatın rekabetçi koşulları ve kendi iç dinamikleri nedeniyle yaptığımız çalışmaların karşılığını ücrete dönüştüremediğimiz gibi, bu yıl asgari ücret tarifemiz sıfır artışla yayınlanmıştır. Günümüz ihtiyaçlarını karşılayacak zamana endeksli ücret tarifesi taleplerimiz kabul edilmelidir. Yasa değişiklikleri, ekonomik yaşamdaki yeniliklerin gereğidir. Ancak, aynı düzenlemeleri değiştiren yeni değişiklikler meslek mensuplarının ve vatandaşlarımızın sistemi takip etmesini zorlaştırmaktadır. Sıkça değişen yönetmelik, tebliğ, sirküler, uygulama iç genelgeleri ve özelgelerin takip edilmesi, üstelik bunların çoğunlukla yayımlandıkları günde yürürlüğe girmesi, meslek mensuplarına ciddi bir iş yükü ve sorumluluk getirmektedir. Meslek mensuplarına bu düzenlemelere uyum için mutlaka süre verilmelidir. Mali tatil döneminde inceleme ve denetim yapılmamalıdır. 1-20 Temmuz Mali Tatil uygulaması amacına uygun hale getirilmeli, temmuz ayında verilmesi gereken beyannameler ve bildirimlerin ağustos ayı içinde verilecek bildirim beyannamelerle birleştirilerek beyan edilmesi sağlanmalıdır. Vergi incelemelerinde tebligat usul ve esasları da bir kenara bırakılarak telefonla bilgi, belge ve kayıt istenmesinden, vergi inceleme elemanlarının kendilerine sunulan defter ve belgelerle ilgili olarak meslek mensuplarını yardımcı gibi çalıştırmaktan vazgeçmesi gerekmektedir. Meslek mensuplarının mükelleflerin beyanname veya bildirimlerle ilgili ödevlerini yerine getirmekle görevli oldukları unutulmamalıdır. Bu noktadaki önerimiz, Maliye Bakanlığı’nın yakında TBMM'ye gelmesi beklenen vergi kanunları değişikliklerinde bu temel noktaları ele almaları ve böylelikle adına 'vergi hizmetleri bildirimler bürokrasisi' diyebileceğimiz bu sistemi yenilemeleridir. 3568 sayılı meslek yasamızda, vergi usul yasamızda, ceza hukukumuzda yer alan vergiye ilişkin mali cezalar ve hürriyeti kısıtlayıcı cezalar huzursuzluk kaynağıdır. Mali suça mali ceza esasından uzaklaşmak, evrensel ceza hukukuna ters düşecek derecede sınırsız, sebepsiz, ölçüsüz cezalar öngörmek hem mükellefi ve hem de meslektaşlarımızı büyük sıkıntıya sokmaktadır. Cezada kasıt, kusur, ihmal derecesi ile menfaat ölçütünü dikkate alan bir gözle 3568 sayılı Meslek Yasası’nın 12. maddesi başta olmak üzere ilgili tüm ceza hükümleri yeniden düzenlenmelidir. Serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik mesleğinin yetki ve sorumluluklarının, ülkemizde de uluslararası standartlara uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Özellikle meslek mensuplarımızın sorumluluğu, meslek yasasında düzenlenmeli ve sorumluluk iyice açıklanan mesleki hata, mesleki suç tanımının üzerine oturtulmalıdır. Beyan, ödeme ve bildirim sürelerinin, birliğimiz görüşü alınarak uzatma taleplerini karşılayacak biçimde rasyonel şekilde yeniden belirlenmelidir. Dördüncü Dönem Geçici Vergi Beyannamesi kaldırılmalıdır. 1 ve 2 No'lu KDV ile Muhtasar beyannameler birleştirilmelidir. Ba-Bs formları geçici vergi dönemlerine göre düzenlenerek verilmelidir. Ba-Bs formları başta olmak üzere düzeltme amaçlı verilen beyan ve bildirimlerde ceza uygulamasından vazgeçilmelidir. Ba bildirim formlarının sisteme yüklenmesi sırasında özellikle sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği raporla tespit edilen vergi mükellefleri konusunda meslek mensuplarını uyarıcı bir sistem kurulmalıdır. Böylece ilgili mükelleflere ait faturaların henüz vergi kaybına yol açmadan kayda alınması engellenmiş olacaktır. E-Beyanname şifresi yalnızca meslek mensuplarına verilmelidir. Uzlaşma komisyonlarında odalarımızın görevlendireceği meslek mensubu bulundurulmalıdır. Damga Vergisi, çağdaş bir vergi olmaktan uzaklaşmış olup, meslek mensuplarının sözleşme yaparak çalışmalarını teşvik etmek amacıyla mesleki hizmet sözleşmeleri damga vergisinden istisna edilmelidir. Serbest meslek faaliyetlerinde KDV yüzde 18'den yüzde 8'e indirilmelidir. Mesleki faaliyette KDV'yi doğuran olay tahsilâta bağlanmalıdır. Serbest meslek yıpranma indirimi (beyin amortismanı) getirilmelidir. Stajyerlerimiz için sosyal güvenlik primi ve vergi muafiyeti sağlanmalıdır. Bilgisayar ve yazılım giderleri 2 yıl içinde amorti edilmelidir. Serbest meslek giderleri genişletilerek yeniden düzenlenmelidir. Eğitim ve öğretim hizmetleri ile sınırlı olmak üzere, birliğimiz ve odalarımız gibi kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların iktisadi işletmeleri için, Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi istisnası getirilmelidir. Meslek mensupları sözleşme imzaladığı mükelleflerinin kanuni defter bilgilerini her yıl Noterler Birliği’nin sistemine girdiğinden ayrıca bu bilgilerin bir kez daha İnternet Vergi Dairesi sistemine girilmesi ciddi bir iş gücü kaybına neden olmaktadır. Bu bilgilerin Türkiye Noterler Birliği’nin sisteminden alınması gerekmektedir. Kimlik Bildirim Kanunu gereğince iş yerlerinde çalıştırılan personelin en yakın kolluk kuvvetlerine bildirilme zorunluluğunun tüm illerde uygulanacak olması meslek mensuplarının iş yükünün artmasına neden olacaktır. Çeşitli kurum ve kuruluşlara, iş yerlerinde çalıştırılan personelin ayrı ayrı bildirilme zorunluluğu 5838 sayılı Kanun ile kaldırılmış olup sadece SGK’ya yapılan bildirimler yeterli hale gelmiş, ilgili diğer kurumların SGK’dan bu bilgileri elektronik olarak almaları sağlanmıştır. Bu sebeple kanuni süresinde SGK’ya yapılan işçi giriş ve çıkış bildirimlerinin kolluk kuvvetlerine de yapılmış sayılması yönünde İçişleri Bakanlığı ile SGK tarafından bir düzenleme yapılmalıdır. Kurumlar arası işbirliğine gidilerek devlet kurumları tarafından mükerrer bilgiler istenmemeli, TÜİK, SGK, Ticaret Sicili ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve diğer kurumlar ile GİB arasında işbirliği etkin olarak sağlanmalıdır. Bilgiye ihtiyaç varsa meslek mensubunun zamanının etkin ve verimli kullanılması teminen verilenlerin tek bir merkezde toplanması ve ilgili kurumların bu merkezden bilgileri alması sağlanmalıdır. Meslek mensuplarımızın ihale konusu işlerde ve özel bina inşaatlarında asgari işçilik raporu düzenleme hakkı bulunmaktadır. Ancak meslek mensuplarımız, raporda yapabilecekleri hatalar nedeniyle SGK zararına sebebiyet verdikleri takdirde, oluşan kurum zararından işveren ile müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaktalar. Ancak gerçeğe aykırılığın tespitinde kasıt ve kusur ayrımının yapılması gerekmektedir. Meslek mensuplarımız 4/b kapsamında sigortalı sayılmaktadırlar. 4/b kapsamındaki sigortalılar için en önemli dezavantajlardan birisi emeklilik için 9 bin gün prim gün sayısının istenmesidir. Halbuki bu süre 4/a kapsamında sigortalı sayılanlar için 7 bin 200 gündür. Sosyal güvenlikte eşitlik ve tek çatı ilkesi doğrultusunda bu ayrımın kaldırılması gerekmektedir. Ayrıca 4/b kapsamında olan sigortalılar için de aylık 100 TL prim indirimi düzenlemesi yapılmalıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu ve TÜRMOB çalışma hayatına ilişkin iki önemli paydaş olup her daim etkin bir işbirliği içinde olmaları vazgeçilmez bir gerekliliktir. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yapmış olduğu her düzenleme ve aldığı her karar başkanlığımızı ve meslek mensuplarımızı direkt olarak ilgilendirmektedir. Bu itibarla mutlak surette 5502 sayılı Kanun’da bir değişikliğe gidilerek SGK Yönetim Kurulu’nda TÜRMOB’un da bir temsilci bulundurmasının sağlanması gerekmektedir. Hükümetimizin ve ilgili kurum-kuruluşların haklı taleplerimize cevap vermesini bekliyoruz. TBMM’nin beklentimiz olan yasal düzenlemeleri yapmasını, mesleğimizle ilgili düzenlemelerde görüş ve önerilerimizi değerlendirmesini istiyoruz. TÜRMOB camiası şimdiye kadar olduğu gibi yarınlarda da tüm kurum ve kuruluşlarımızla işbirliği içinde çalışmaya devam etme arzusu içindedir. Bu iyi niyetli sesimize kulak verilmelidir. İşbirliği herkesin çıkarınadır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada sorunlarımızın çözümünde ilk tercihimiz diyalog olacaktır. Diyalogla sorunların çözümü için mücadelemizi devam ettireceğiz. Aynı zamanda, sivil toplum kuruluşu da olan meslek örgütümüz, üyelerimizden aldığı güçle, demokratik tepkimizi, taleplerimiz kabul görene kadar yaşamın her alanında gösterecektir” şeklinde konuştu.