Van Barosunda neler oluyor?
Vanda görev yapan avukatların biricik mesleki kuruluşu olarak 1967 yılında kuruldu. Eski Hükümet Konağı binasının birinci katında yer alan Van Adliyesinde duruşma salonlarının kapısında duran mübaşirlerin seslerinin duyulacağı odada mesleki faaliyetlerine başladı.
Van’da görev yapan avukatların biricik mesleki kuruluşu olarak 1967 yılında kuruldu. Eski Hükümet Konağı binasının birinci katında yer alan Van Adliyesi’nde duruşma salonlarının kapısında duran mübaşirlerin seslerinin duyulacağı odada mesleki faaliyetlerine başladı.
Kurucular arasından yer alan Av. Nevzat Tüfenkçi, 1967-1968 döneminde ilk başkanlığa seçilen isim oldu. Daha sonraki yılarda Av. Azmi Soydan 1968-1970, Av.Mustafa Timurhan 1970-1974, Av. Ahmet Yıldırım Akıncı 1974-1978, Av. Necat Alpaslan, 1978-1980, Av. Okyar Soydan, 1980-1984, Av. Hasan Akköprü,1984-199O, Av. Necat Alpaslan, 1990-1996, Av. Hüsnü Ayhan, 1996-2003, Av. Ayhan Çabuk, 20013-210, Av. Orhan Hemedoğlu 2010- 2012 yılları arasında başkanlık yaptı. 2012’de başkanlığa seçilen Av. Murat Timur 2016 Ekim ayında yapılan 25. Genel Kurul’da tekrar seçilerek görevine devam ediyor.
Ancak 49 yıllık geçmişi olan Van Barosu şu sırlar ilginç olaylara sahne oluyor!
9 Ekim 2016 günü yapılan ve çekişmeli geçen 25. Van Barosu seçim yarışanda mevcut Baro Başkanı Av. Murat Timur 144, Av. İkram Çetinkaya 135, Cemal Demir 83 oy almış, oylama sonucunda Timur 9 oy farkla yeniden Baro Başkanlığı'na seçilmişti. Yönetim Kurulu organ seçimi sonrası istifalarla yeni boyut kazanırken yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlar arasında tırmanan gerginlik istifalarla yeni bir boyut kazanmış durumda. Çekişme durulacak gibi değil.
Olan şudur:
Genel kurulda 10 kişilik baro asil yönetim kurulu üyeliğine 5 yıl avukatlık yapmış olma şartını taşımayan 3 avukat asil, 1 avukat yedek üyeliğe seçiliyor. Başkanlığa seçilen Av. Murat Timur seçim sonrası yaptığı itiraz neticesinde Yüksek Seçim Kurulu tarafından bu üyelerin üyelikleri düşürülüyor. Seçilen 3 yedek üye asil üyeliğe dâhil ediliyor. Lakin yedek üye Baro başkan yardımcısı, genel sekreter, denetleme ve disiplin kuru üyeliklerinden 12 kişi Timur’un etik davranmadığını ileri sürerek istifa ediyor.
İstifa edenler dilekçelerinde, “Genel Kurul sonrasında Baro Başkanlığına seçilen Av. Murat Timur tarafından kıdemi yetmeyen meslektaşların seçilmesine ilişkin her hangi bir itiraz yapılmayacağı söylenmiş olmasına rağmen Yönetim Kurulu organ seçimlerinin hemen ertesi günü bizzat Baro Başkanı tarafından kıdemleri yetmeyen meslektaşlarımızın Yönetim Kurulu asil ve Yedek üyeliklerinden düşürülmesi için Yüksek Seçim Kuruluna başvurulmuş, Yüksek Seçim Kurulunca verilen kararla meslektaşlarımızın Yönetim Kurulu üyeliklerinin iptaline karar verilmiştir. Seçim sonrasında baromuzun bir çok organına kıdemi yetmeyen meslektaşlarımız seçilmiş olmalarına rağmen, yalnızca yönetim kuruluna seçilen asil ve yedek üyeler açısından itirazın yapılması düşündürücü olup bu hususu tüm meslektaşlarımızın takdirlerine sunuyoruz” ifadelerine yer veriyorlar.
Kıdem nedeniyle üyelikleri düşürülen, istifa eden avukatlar diyorlar ki, “Üyelik için aranan 5 yıl, başkanlık için aranan 10 yıl kıdem şartı geçmiş genel kurullarda aranmamıştır. Bu durum zaman içinde teamül haline gelmiştir. Bunu başkan Timur'da biliyor. Nitekim 2012 tarihinde yapılan genel kurulda kıdem şartını yerine getirtmemesine rağmen seçilen üyelere 2 oy farkla seçimi kaybeden başkan adayı İkram Çetinkaya itirazda bulunmamıştır. Sonuç olarak 4 üyenin üyeliklerinin düşürülmesiyle Baromuzun en üst kurulu olan Genel Kurul iradesi hiçe sayılmıştır. Başkan yönetimini kendi istediği gibi oluşturmadığı için şık olmayan yola başvurarak oluşturmayı tercih etmiştir. Organlarda toplanma yeterliliğini etkileyecek şekilde eksilme meydana gelmiştir. Baro seçimlerinin Baro Başkanlığı ve tüm organlar nezdinde yenilenmesini istiyoruz”
Buna karşın Baro Başkanı Av. Murat Timur’da, “Kanuni hakkımı kullanarak itiraz ettim. 2018’e kadar görevimin başındayım, seçime gitmem de söz konusu değil. Çoğunluğu kaybedilen organlarda yalınızca seçime gidilebilir. Benim yapacak çok işim var” diyor. Mevcut yönetim anlayışından rahatsızlık duyan avukatların mücadelesi seçim yenileninceye kadar devam edeceğe benziyor. Van Barosu organlarında bugün yeni istifalar bekleniyor.
Baro da hukuk mesleğine yakışmayan gariplikler var.
Görüşlerine başvurduğum bazı tarafsız avukatlar Van Barosu’nda Hakkâri hemşehriciliği yapıldığı iddiasında bulunurken, bir kısım avukat da Başkan Timur kanuniliği esas alıyorsa Baro’nun diğer organlarında kıdem şartına uymayan üyelere neden itiraz etmediğini belirterek bu nedenlerle meşruiyetini kaybettiğini ileri sürüyor.
Bana göre;
Hukuk savunucuları olan avukatlar arasında demokratik anlayışla, uzlaşma kültürüyle ve meslek dayanışmasıyla bağdaşmayan bir çekişme var. Görünen o ki avukatlar arasında tek adamlık, görev dağılımından kaynaklanan dengesizlik, hemşericilik anlayışı ciddi rahatsızlık yaratmış.
Van Barosu iç çekişmeler yerine Van halkının toplumsal sorunlarına hukuk zemininde sahip çıkması gerekir. Örneğin: Van Gölü kirliliği konusunda Van Barosu neden hukuk mücadelesi başlatmıyor?
Van Barosu ülkemizin demokratik hukuk yapısına, barışına, huzuruna, üyelerine ve Van’a yararlı hizmetler yapmayı düşünüyorsa, önce kendi bünyesinde demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü hâkim kılmalıdır.
Demokrasiden hukuktan, insan haklarından, eşitlikten söz ederek siyasileri, idarecileri, seçilmiş ve atanmışları ağır sözlerle eleştiren Van Barosu özeleştiri yaparak önce kendisini sorgulamalıdır. Baro belli ideolojinin arka bahçesi, sözcüsü olmaktan, tek renklilikten çifte standarttan da artık çıkmalıdır.
Demokrasiye, hukuka bağlı olduğuna inandığım Baro Başkanı Av. Murat Timur’un Van Barosu’nun daha fazla yıpranmaması, meslektaşları arasında çekişmelere, kırgınlıklara ve polemiklere meydan vermemesi için cesur bir karar alarak en kısa sürede seçime gideceğine inanıyorum.
Ülkemizin, ilimizin ciddi sorunlarla uğraştığı bir dönemde hukukta, demokraside topluma, kuruluşlara örnek olması gereken Van Barosu’nda yaşanan güç kavgası üzücü olduğu kadar düşündürücüdür.
Makam hırsları nedeniyle siyasileri eleştirildiğimiz bir dönemde memleketimizde karşımıza çıkan bu tablo bana, “Et kokarsa tuzlarsın, ya tuz kokarsa ne yaparsın?” deyimini hatırlattı.