Van çok ciddi bir tehlike altındadır…
Van'da yaşadığımız depremden dolayı yüzlerce can kaybımız ve milyarlarca lira maddi zararımız oldu. İnsanlarımızın büyük bir bölümü Van'ı terk etmek zorunda kaldılar. Her şeylerini kaybederek göçmen durumuna düşen yüz binlerce insanımız alabildiğince mağduriyet yaşadılar. Devletimizin olağanüstü çabası ile bir yıl gibi kısa bir zaman içinde yaralarımızın önemli bir bölümü sarıldı. Ancak, halen depremin verdiği zararlar tam anlamıyla giderilemedi.
Van’da yaşadığımız depremden dolayı yüzlerce can kaybımız ve milyarlarca lira maddi zararımız oldu. İnsanlarımızın büyük bir bölümü Van’ı terk etmek zorunda kaldılar. Her şeylerini kaybederek göçmen durumuna düşen yüz binlerce insanımız alabildiğince mağduriyet yaşadılar. Devletimizin olağanüstü çabası ile bir yıl gibi kısa bir zaman içinde yaralarımızın önemli bir bölümü sarıldı. Ancak, halen depremin verdiği zararlar tam anlamıyla giderilemedi.
Doğal afetlerle mücadele etmenin yöntemleri vardır. Geilşmiş ülkeler, alınan tedbirler sonucunda deprem gibi bir felaketi çok az zararla atlatabilme imkanına ulaşmışlardır. Japonya’da deprem sıradan bir tabii afet gibi görülür olmuştur. Ülkemizde başlatılan Kentsel dönüşüm projeleri sonucunda inşallah biz de depremi en az hasarlarla atlatacak konuma kavuşacağız.
Gelelim asıl meseleye… Başta Van halkının duyarsızlığı ve olayın ciddiyetinin farkında olmayışları; sonrasında da siyasilerin vurdumduymazlığı ve beceriksizlikleri sonucunda oluşan hayati tehlike giderek artmaktadır. Van gölünden bahsediyorum. Yıllardır yazıyorum. Çiziyorum. Herkese, her kesime duyurmaya çalışarak imdat diyorum. Sonuç yok. İnsanlarımız nasıl farkedecekler? bu ciddi olayı anlayamadım gitti. İlle de anlamak için bir müsibetle mi karşılaşalım? Bin nasihat ediyoruz kimse anlamıyor. Göldeki kirlilikten can kaybı verilince anlayacaklar herhalde meseleyi… Ama ondan sonra iş işten geçmiş olacak ve geç kalmış olacağız. Bu felaket depreme benzemez. Depremden kat be kat daha büyük bir tahribata sebep olacaktır. Van da ve hatta bölgede yaşayabilme imkanımız kalmayacaktır.
Van gölünün mevcut kirliliğini sık sık yoğun bakımda olan bir hastaya benzeterek örneklendirmelerde bulunmuşum. Bir kez daha söylüyorum, gerçekten Van gölü yoğun bakımda yatan bir hasta gibidir. Derhal müdahale edilmelidir. Müdahale edilmez ise komaya girebilir. Komaya girerse hiç bir vanlı Van’da yaşayamaz. Daha nasıl anlatayım? Bilemiyorum? Van halkından rica ediyorum. Lütfen anlayın. Çocuklarınıza, torunlarınıza güzel, temiz bir Van bırakmaya gayret edin. Yoksa vebal altında kalırsınız. Torunlarınız sizi rahmetle anmaz. Siz fark ederseniz bu iş çözülür. Siz duyarlı olursanız, bu sorun çözülür. Siz toplumsal bir tepki gösterebilirseniz, hiç bir siyasetçi bu haklı tepkiye duyarsız kalamaz. Siyasilerden bir hayır geleceğine olan inancımı yitirmiş durumdayım. Siyasilerin Van Gölü’nün kirlenmesi gibi bir kaygıları yok. Onlar farklı kulvarlarda Van’dan nasıl nemalanırım nasıl titr elde edebilirimin peşindeler. Tek umudum halkımızın bu konuya gerekli ilgiyi göstererek sahiplenmesidir.
Değerli okurlarım, zaman zaman Vanla ilgili sorunları dile getirerek siyasileri eleştirmemden dolayı bazı siyasilerin rahatsız olduklarına ilişkin tepkiler almaktayım. Derdim kimseyi eleştirmek değildir. Herkes iyi bilsin. Tek istediğim ülkemi yönetenler, doğru yönetsinler. Siyasi propoganda yerine, yapmış oldukları somut hizmetlerle öğünsünler. Biz yaptıkları hizmetlerini yazalım ve övelim.
Bir de önemli bir eksiklik tesbit etmiş bulunmaktayım. O da siyasilerle bizim aramızdaki iletişim eksikliğidir. Şahsen ben bu iletişimi kurmaktan yanayım. Kurmak istemeyenler kendileri bilir. Sayın Fatih Çiftçi Bakan yardımcısı olunca Van için çok sevindim. Memleketimize önemli hizmetler sunar. Ben de bundan mutluluk duyarım, diye düşündüm ve Sayın Çiftçinin atanmasına ilişkin köşemde bir yazıyı kaleme aldım. Belediye Başkanlığı döneminde ve Milletvekilliği döneminde yaptığı hizmetleri övgüyle yazdım. Bu göreve getirilmesinden dolayı Van için büyük bir kazanç olduğunuda ifade ettim. Bazı yazılarımla ilgili herhangi bir tepki alamadım. Bu yaklaşım bir iletişim eksikliğidir.
Ercişteki yakınlarım bana Fatih beyin Erciş için yaptığı bir kaç somut hizmetten bahsetti… Ben de araştırdım. Gerçekten bu hizmetlerin yapılmış olduğunu mutlulukla öğrendim. Bu hizmetlerini övgüyle yazarım. Mesela şu anda Devlet hastahanesi olarak kullanılan bina, yeni hastahanenin hizmete açılmasından sonra otuz ünitlik ağız, diş sağlığı merkezi olarak hizmete açılacakmış… Ayrıca, Erciş Ticaret Odası yanında Sosyal Güvenlik Kurumu hizmet binasının yapılması gibi hizmetlerin dışında, işletme fakültesi, açık ve kapalı cezaevi ile organize sanayi bölgesinin yapılması kentsel dönüşümün fiilen başlaması konusundaki hizmetlerinden dolayı Ercişliler adına Sayın Fatih Çiftçi’ye şükranlarımı sunarım.
Ben, bölgemizde bulunan gümrük kapılarından birisinin ülkemize ciddi zarar veren işlerinyapıldığı istihbaratını aldım. Fatih bey Gümrük Bakan yardımcısıdır. Aramızda sağlıklı bir iletişim kurulmuş olsaydı, ben bu bilgiyi tedbir almak, düzeltmek için kendisine sunabilirim. Muhatap bulamaz isem köşemde yazarım. Köşemde yazarken de ilgilileri elbette eleştiririm. Hatta suçlarım. Ben, bundan önceki kabinede görev alan bazı bakanların bakanlıklarındaki olumsuzluklarını yazıp eleştirdim.
Eski Başbakan Davutoğlu, Bahçeliye "Gidebiliyorsan, Tunceliye gitte görelim" demişti. Ben de Davutoğlunu şiddetle eleştirmiştim o günlerde… “Güvenlik açısından birileri bir yere gidemiyorsa, bundan Başbakan olarak sen sorumlusun diye eleştirmiştim. Bu anlamda yanlışı olan kim olursa olsun, ben vatandaş olarak Türk kamuoyu adına görevimi yapmaktayım.
Öncelikle Van halkından, tüm siyasilerimizden, sivil toplum kuruluşlarından, tüm siyasi partilerden, Valilerimizden, kaymakamlarımızdan, Belediye Başkanlarımızdan, basın ve medyadan rica ediyorum…
Van’da seferberlik ilan edilsin.
Herkes ama herkes VAN GÖLÜ SORUNUNU, Van’ın en önemli ve en güncel sorunu olarak görmelidir.
Saygılarımla.