Van'da Buz Banyosu
Değerli okurlar biraz kendimden bahsedeyim. 1946 yılında güzel memleketim Van'da doğdum. İlk orta ve lise sona kadar Van'da lise son sınıfını Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesi'nde okudum. Yüksek öğrenimimi Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde tamamlayarak mezun oldum. İş hayatıma Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığında başlayıp İşbaş Müfettişi olarak emekli oldum. Memleketimle ilgili güzel anılarım ve hatırladığım birçok şey var. Bunları Van'ın 82 yıllık ilk gazetesi Vansesi'nin siz değerli okurlarıyla zaman zaman paylaşacağım.
Değerli okurlar biraz kendimden bahsedeyim. 1946 yılında güzel memleketim Van'da doğdum. İlk orta ve lise sona kadar Van'da lise son sınıfını Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesi'nde okudum. Yüksek öğrenimimi Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde tamamlayarak mezun oldum. İş hayatıma Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığında başlayıp İşbaş Müfettişi olarak emekli oldum. Memleketimle ilgili güzel anılarım ve hatırladığım birçok şey var. Bunları Van'ın 82 yıllık ilk gazetesi Vansesi'nin siz değerli okurlarıyla zaman zaman paylaşacağım.
Aylardan Ekim ya da Kasım, kar; önceleri, başta Erek dağı Toprak kale olmak üzere, civardaki dağları, tepeleri ince bir tül gibi sarar. Tıpkı bir ordunun öncü birlikleri gibi. Arkasından asıl birlikler, dalga dalga intikal eder ta Şubat'a Mart'a kadar. Böylelikle istila tamamlanmış olur.
Evlerimizin duvarları çift kerpiçle örülmüş olup pencere boşlukları oldukça genişti. Bir çocuk, rahatlıkla oturabilir ya da pencere kenarındaki divana oturup kolunu pencereye dayayarak dışarıyı rahatlıkla seyredebilirdi. İşte böyle pencere kenarından, karın lapa lapa yağdığını büyük bir keyifle izler, bazen de uyuyakalırdık. Sanki, kökleri yukarıda olan gök ağacının silkelenmesi ile meyve çiçekleri her tarafı kaplıyordu. Kar taneleri kilometrelerce yukarıdan geldiği halde insicamını bozmuyor, fırtınaların etkisiyle yukarılarda birleşerek kütleler halinde tepeler büyüklüğünde yere inmesi mümkün iken, çok latif bir şekilde ve de birbirine benzemeyen kristaller olarak inmesini hayranlıkla seyrederdik. Lapa lapa yağan kar taneleri, havanın kirini temizlediği gibi, sanki kafamızdaki, ruhumuzdaki düşünceleri, kirleri de sile sile temizlediğini, bir terapi gibi hissederdik. Sonbahar sofrasını toplamış, kar kalın beyaz çarşafını sererek, karanlığın gündüzün ayıbını örttüğü gibi, yeryüzünün ayıbını örtüyor, ağaçlar telli duvaklı gelinlik giyiyor, her tarafı bir sükûnet kaplıyordu.