Van'da 'Depremsellik Gerçeği ve Mevcut Yapıların Değerlendirmesi' semineri
Van Büyükşehir Belediyesi ve İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Van Şubesi tarafından 'Van'da Depremsellik Gerçeği ve Mevcut Yapıların Değerlendirmesi' konulu seminer yapıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan ve yardımcısı Neslihan Şedal'ın açılış konuşmasını yaptığı seminerde, deprem gerçeği ve yapılan çalışmalarla ilgili önemli değerlendirmeler yapıldı.
Van Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen seminere konuşmacı olarak, önceki dönem İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İMO İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, İMO Van Şube Yönetim Kurulu Üyesi Mazlum Pala, çok sayıda kurum ve sivil toplum örgütü temsilcileri, ilçe belediye başkanları ile yurttaşlar katıldı.
‘Afet Koordinasyon Merkezi kuruyoruz’
Seminerin açış konuşmasını yapan Şedal, deprem gerçeğine vurgu yaparak, “Yüzyılladır toplumsallıkta insanlar doğa koşullarına karşı korunmak için barınaklar inşa etmişler. Bu doğa olaylardan en önemlisi ise depremlerdir. Ne zaman kapitalist modernite başımıza bela oldu, rantlar oluştu işte o zaman dirençsiz kentler oluştu. Biz buna karşı Demokratik Moderniteyi inşa etmek istiyoruz. Demokratik Modernite aynı zamanda dirençli kentler oluşturmaktır. Van deprem bölgesi olmasına rağmen siyasal iktidarın bir çözüm geliştirmediğini ve önlem alınmadığını görüyoruz. Biz halkımıza hizmet etmenin gereği olarak yıllardır yapılmayan çalışmaları şimdi yapıyoruz. Afet Koordinasyon Merkezi’nin (AKOM) oluşturulmasına başladık ve bunu işler hale getireceğiz” dedi.
‘Ortak akılla deprem ve afetle mücadele edeceğiz’
Van’ın depremlerden en çok etkilenen kentlerden biri olduğunun altını çizen Şedal, şöyle devam etti: “Depremlerden en çok etkilenen kentlerden birinin de Van olduğunu biliyoruz. Van’da ortalama 30-35 yılda gerçekleşen depremler gerçeği bilimsel bir hakikat olarak karşımızdayken, maalesef bugüne kadar ne siyasal iktidarlar ne de sorumlu kuruluşların hiçbir şekilde bu karşı bir önlem geliştirmediği, bir politika belirlemediğini görebiliyoruz. Bunun siyasi bir tavır olduğunu da görebiliyoruz. Van’ın sahipsiz bırakılmak ve birçok sorununun da görmezden gelindiğinin farkındayız. Hem doğal bir sorun hem de toplumsal bir meseleye dönüşmüş olan bu sorunun bir an önce çözülmesi gereken bir mesele olduğunu yerel yönetimler olarak görüyoruz. Bu sebeple deprem öncesi ve sonrası için de çalışmalar yürütülecek. Kentteki riskli yapı stokuna karşı da çalışmalarımız olacak. Bizler yeniden dönüşümle dayanıksız ve riskli yapı stokuyla mücadele edebilmek STK’larla ortak akılla deprem ve afetle mücadele edeceğiz.”
'Yapı stokunun tespit edilmesi gerekiyor'
Daha sonra konuşan Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan, göreve başladıklarında sorunların kentin dinamikleriyle çözülmesi noktasında çalışacaklarını ifade ederek, “Bizlerin afetlerin etkilerini en aza indirmek gibi bir görevimiz var. Deprem bölgesi olduğu halde kentte bir planlama yapılmadığı ortadadır. Van’da deprem olması durumunda koordinasyonun toplanacak yeri bile yok. Kentte acilen yapı stokunun ortaya çıkarılması gerekiyor. Bunun ardından depreme dirençli kentleri oluşturmamız gerekiyor. Yine deprem barınma alınlarının oluşturulması için bir çalışma yapıyoruz. Kayyım anlayışı sadece kentin maliyesine çökme değil, insanların yaşam tarzını da ortadan kaldıran bir anlayıştır. Çok kültürlü, çok dilliliği, çok kimlikli bir kent yaratmak için ortak çalışmalar yapacağız” diye konuştu.
‘Depremi engelleyemeyiz ancak etkilerini azaltabiliriz’
Van’ın deprem kenti olduğu gerçeğine dikkat çeken Zeydan, şunları söyledi: “Van bir deprem kenti. Bizler depremleri, afetleri engelleyemeyiz ancak bunların etkilerini en aza indirecek önlemler alabiliriz. Bizim görevimiz ve sorumluluğumuz budur. Bizler bu anlamda yapılmayan bütün süreçleri ortak akılla ve katılımcı bir anlayışla bütün bu planlama süreçlerini bundan sonra da kentin dinamikleriyle birlikte yürütme kararlılığındayız. Dolayısıyla depremle ilgili sorumluluğun ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Bundan sonraki planlama süreçlerinde katılımcı bir anlayışla, bütün ilgili meslek örgütleriyle ve STK’larla birlikte kentin geleceğine yönelik bir anlayış ve tutumla planlama süreçlerini yürüteceğiz. Riskli bir süreçten geçiyoruz. Bugün bir deprem olsa koordinasyonun bile toplanacağı bir yer yok. Bu büyük bir acı gerçek. Öncelikle bunun önüne geçmek için attığımız ilk adımlardan biriydi. Koordinasyon merkezini bir an önce hayata geçirmek için hızlıca adım attık ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
‘Kentlerin geleceğe hazırlanması gerekiyor’
Açış konuşmalarının ardından seminere geçildi. İlk sunumu yapan önceki dönem İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir’de yaşanan deprem ve yapılan çalışmalara değinerek, “Coğrafya kaderdir ama depremde ölmek kader değildir. Kentlerin geleceğe hazırlanması gerekiyor. Kentsel dönüş modeli depreme hazırlığın en önemli ayağıdır. Mikro bölgeleme çalışması ve bina kimlik belgelerinin oluşturulması gerekiyor. Deprem sonrası toplanma alanları, gönüllü ekipleri çok önemli bir nokta. Geleceğin dünyası şehirler dünyasıdır. Global krizlere lokal çözümler bulunması gerekiyor. Doğa ile barışık ve her şeyden önce güvenli şehirler inşa etmemiz gerekiyor” dedi.
Daha sonra İMO İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar ile İMO Van Şube Yönetim Kurulu üyesi Mazlum Pala da sinevizyon eşliğinde birer sunum yaptı.
Program katılımcıların sorularının yanıtlanması ile sona erdi.