Van'da üç gün...(2)
Van ilimizin kendine özgü havası ve yaşam tarzının güzelliklerini görmenin/yaşamanın huzuru içindeyim şimdi. Öncelikle, ilk kez Van'ı ziyaret edeceğim için içimde meraktan doğan kuşkular vardı. Ama uçaktan Van Denizi'ni (Kimileri göl diyor) görünce gönlümde bir başka ılık ilkbahar rüzgarları esmeye başladı.
Van ilimizin kendine özgü havası ve yaşam tarzının güzelliklerini görmenin/yaşamanın huzuru içindeyim şimdi. Öncelikle, ilk kez Van'ı ziyaret edeceğim için içimde meraktan doğan kuşkular vardı. Ama uçaktan Van Denizi'ni (Kimileri göl diyor) görünce gönlümde bir başka ılık ilkbahar rüzgarları esmeye başladı.
Benim gibi deniz kıyısında, denizle haşır-neşir yaşayanlar her gittikleri yerde denizi arar, denizi yaşamlarında bir pusula olarak algılarlar.
Van'ın denizi olması da; içimdeki sevgi heyecanını daha da artırdı. Hele de Van balığının burada üreyip yaşaması... Yüce Rabb'in bir lütfu mu diye düşünüyorum.
Çünkü, Van Denizi dünya yüzünde suyu sodalı olan tek deniz.
Balık, soda ve deniz...
Düşündürücü değil mi?
Van insanının ve Van'ın yaşam özelliklerini anlatan genişçe bir ansiklopedinin yazılması gerekiyor. Sadece Van ilini anlatan -yakın zamanlarda çıkmış- kitap/ansiklopedi var mı acaba?
Kütüphanemde Van Valiliğinin, Cumhuriyet'in 50. yıldönümünde yayımladığı "1973 Van İl Yıllığı" var. Van ilimiz üzerine çoğu bilgileri bu kaynaktan edindim. Ama buraya geldikten sonra gördüm ki, "Köprünün altından çoook sular aktı", bu kent sosyal, kültürel, ticaret yaşamıyla değişmiş, değişim sürecini sürdürüyor hala...
***
Yaşamımızın nirengi noktasında bulunan bayanların her zaman "iyilik/güzellik"te; toplumsal birliktelikte yarış yaptıklarına Van'da bir kez daha tanık oldum.
Yaşanan korkunç depremden sonra Yüce Rabb'in verdiği "analık duygusu"yla Vanlı kadınlarımızın; umutsuzluğu kıracak, yaşama renk katacak birlikteliği oluşturmuş olmaları bir başka heyecan ve mutluluğum oldu.