İMDAT YA RABBİ
NAZMİ SARAÇOĞLU
Gece dörtte geldi korkutucu ses
Kolon kiriş duvar her yer sallanır
Korkudan kesildi alınan nefes
Malatya, sallanır Çöşnüksallanır
Kaysı bağlarında dallar sallanır
Maraş’tan bir değil gelir bin haber
Mazlum yüreklerde yaşanır keder
Enkazlar altında hep aynı kader
Elbistan sallanır Afşin sallanır
Maraş’ta hazan var güller sallanır
Adıyaman enkaz, harabe olmuş
Nice güzel canlar enkazda kalmış
Her tarafta cansız bedenler dolmuş
Çelikhan Besni Kahta sallanır
Geçit vermez olmuş yollar sallanır
Hatay İskenderun harabe Belen
İlk gün kıyametti yetmedi gelen
Bir aileden sade bir kişi kalan
Antakya, Kırıkhan Dörtyol sallanır
Enkazın altında eller sallanır
Diyarbakır, Antep göçmüş Adana
Dualar yükselir ol Yaradan'a
Rabbim yardım etsin tüm mazlum cana
Osmaniye, Kilis, Bağlar sallanır
Urfa dahil bütün iller sallanır.
BENİ
MEHMET AKÇAY
Bihaber bırakıp uzak gidince
Aldı feryat figan zar beni beni
Bilemedim benle derdi ne imiş
Ne arar ne sorar yar beni beni
Dünyada bulunmaz onun bir eşi
Aklım baştan aldı anı gidişi
Sardı bedenimi hasret ateşi
Korkarım yakacak kor beni beni
Az düşünüp hayaline dalınca
Su gönlümü korku telâş alınca
Bir başıma böyle yalnız kalınca
Sarar dört yanımdan zor beni beni
Bilmem ki yar seni nerde bulayım
Bulayımda gelip kapın çalayım
işte ayağıma paspas olayım
Halı kilim diye ser beni beni
Çağlariyem hasret nedir bilirim
Yerin bilsem ardın sıra gelirim
İflah etmez ben bu dertten ölürüm
Gelenden gidenden sor beni beni.
SUSTUM
ZEYNEP YARIMBATMAN
Derin bir iç çekişle
ve içimi kasıp kavuran tüm haykırışlarla
sadece sustum
Bu sonsuz evren nasıl işlerdi
insan huzura yönelirdi
huzursa bizi Yaradan’a
o ise bizlerden farklıydı aslında
sonsuz merhamet, akıl almayacak şefkatle
beklerdi bizi evinde
Evde aynı şekilde kendi huzuruna
sanki tümü bir beraberlik içerisinde
Kâbe’ye dönmüştü yüzünü
biz günahkarlarsa acıya
Bizi susmaya mahkum eden
her gece içimizdeki cellatla
idam sehpasına sürükleyen
feda edilecek kurbanı kendimiz gibi gösteren
acıya ve ilelebet sürecek bir savaşa
kazananı daha en başından belliyken
intiharlara muhtaç eden
ama bir o kadar da
korkuya müebbet bir savaşa…
NE GÜZEL
GİZEM BODUR
Ne güzel yaratmış Yaradan
şu muhteşem kâinatı
güneşin şark kapısında doğuşunu
grimsi bulutların
sanki bir yorgan gibi dünyayı
baştanbaşa örtmesini…
Budur işe şiirin en güzel hali
bir bakin evrene, görün
her şey kusursuz oluşunu…
Sanki pırıl pırıl bir cam gibi
masmavi gökyüzü
her beni adem bu güzelliği
düşünmeli, değil mi?
Her şeyi sen için yaratmış
yüce Yaradan
evrendekileri hizmetine sunmuş
şu kusursuz güzelliği verene
bin kere şükür etmeli insan.
EY SEVGİLİ
LEYLA ÇİÇEK
Kaç bahar geçti saymadım
her doğan günle adını
kuşlar uçtuğunda
haber göndereceksin sandım
neredesin ey sevgilim
Döküldü yaprağım, kırıldı dalım
artık yeşermiyor umutlarım
günlerim geçmez oldu
neredesin ey sevgilim
Tutuşuyor gönlümde duygular
Bak geçiyor artık ilkbahar
ne bir haber ne bir çare var
geleceksen gel, ey sevgili
hazana döndü bahar
neredesin ey zalimyâr.
SENİ HATIRLATIR
ELİFNUR ÖZCAN
Dinlediğim her şarkı
okuduğum her söz
gördüğüm her yüz
baktığım her göz
bana , seni hatırlatırken
benden uzakta olman
canımı acıtır, sevgilim
sana yazılmışken bütün şiirler
bütün sözler sana hitab ediyorken
her şey bana seni hatırlatır
yine ve yeniden gelirken bahar
binbir rengiyle açılırken çiçekler
sensiz ve sessiz geçiyor günler
hep gelişine açılacak kapım
pencerem hep göğüne bakacak
değil bana yeni bir yıl, bir ömür
seni beklemekle geçecek
ben ki, binler ömrümü
seni sevmeye adadım, sevgilim .
SANAT SOKAĞI
NECDET TEKE
Sanat Sokağı’ndayım
bekleyip duruyorum gelişini
vakit akşamı buldu
güneş terk etti evini
gökte yağmurun dansı vardı
Sanat Sokağı’ndayım
gökte yıldız serenadı
karanlığa gömülür yüreğim
yanımda yöremde sensizliğin
sen ay ışığında, parlar incim
bilmem hangi yüreğine düşersin
Sanat Sokağı’ndayım
vakit gece, hava soğuk
üşür yüreğim, titrer bedenim
kendime bile kıskaçlığım
başa bela aşk, sevdalım
Sanat Sokağı’ndayım
sevmek uğruna yaşamak
kâr gibi eriyip gitmek
bir ömür bekleyeceğim
can yârim, sevdam.
HAZAN MEVSİMİ
SAİME ÇATALÇEKİÇ
Yine geldi hazan mevsimi
Hatırlar mısın bu ayda tanışmıştık
yani sonbaharda kışa hazırlanan ay
ağaçlar yapraklarını dökmeye başlamıştı
Sonra bir baktım kisavrulmuşum
kuru yaprak gibi oradan oraya
hemde tatlı sarhoşlukla
Sen başlattın bunu biliyorsun
bende uydum sana istemeden
bir resmini bile esirgerken
çok seven sevdiğini yerden yere
vururmuş, doğruymuş
sende vurdun beni
hemde savurdun
bilmediğim yerlere.
ÖYLE BİR ATEŞ
MERAL ERBAĞA
Sen öyle bir ateş olup bağrıma düştün ki
yağmur damlacığına benzer gözlerin
yakmaya gerek yok, yandım kül oldum
bir köz olup düştün yüreğime
yanıp yanıp kavurup öldürdün beni
Aşkınla öyle bir özlem yaşatın ki bana
hasretinden ötesi yok heybemde
öyle bir yara açıtınki bu bedene
hiçbir tabip derman bulamaz çareme
Öyle bir sarıldın ki sen bana
silahı dayasalar kafama yinede
asla vazgeçmeyeceğim senden
azgın dalgalara teslim ölü balıklar gibi
öyle hasretim ki kıyılarına
çekilmiş deniz maviliğinde
yarım biriyim öyle gurbet elinde.
GÖNLÜMCE
AYŞEGÜL AYAZ
Kanat çırpsam özgürce
süzülsem mavi şehrin üstünde
kimse vurmasa kanadımdan
kanamasa yüreğim, incinmese
Göğe seyre dalsam
maviye yakışan beyaz bulutlarda
kızıl bir gülüş alsa gün batımını
gök kubbe yeryüzüne selam verse
gelinlik giyen ağaçlarda heyecan
mutlu olsam hayal deryasında
Papatyalar tutunsun eteklerime
gönlümce şükretsem Rabbime
sonsuz kelimelerle
Sığınırım bir martı kanadına
ufuklarda kaybolurum mehtapla
özgür olsam denizlerde
pranga vurulmasa kanatlarıma
parmaklığa mahpus olmadan
doya doya baksam güneşe.
Bakmadan Geçme





