Van Gölü İncileri

Van Gölü İncileri 14. Haftada

Van Gölü İncileri
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Van Gölü İncileri

RÜBAİLER-2

BEKİR OĞUZBAŞARAN

Van

- Müştehir Karakaya'ya

 

Diyorlar: " Vatan içre vatan " gibi...

Nazına değecek bir cânân gibi...

Vazgeçilemeyecek kaç şey var,

"Dünyâda Van, ahrette îman" gibi?..

 

*

Van'ın

-Müştehir Karakaya'ya

 

Yağlı, otlu peynirini yedim, çayını içtim

Bilgi, sevgi ektim, saygını biçtim

İnci kefalini lavaşa kattım

Kahvaltını yaptım, dostluğu tattım...

         *

Anlat

 

Bana yanık ve derin, muhteşem Fuzûlî'yi anlat!

Terkîb'leTercîüstâdı Bağdatlı Rûhî'yi anlat!

KanûnîMersiyesi'nin koca şâiriBâkî'yi,

O dâhîlerdâhîsi Ali ŞîrNevâî'yi anlat!

                   *

Kıssas-ı Aşk

 

Ey yolcu bana Mecnun ile Leylâ'yı sorma!

Ferhad'laŞîrin'i, Vâmık'laAzrâ'yı sorma!

Anlatmakla biter mi âşıklar kāfilesi?

"Ahsenü'l-kasas" Yûsuf u Züleyhâ'yı sorma!

*

Erciyes

 

Bulutlar üzerinde gark olmuş gibi nûra

Sana baktıkça rûhum kanatlanır huzûra

İklîminde yaşamak insana büyük onur

Senin çocuğun olmak, yetişmez mi gurûra?..

Van Gölü İncileri                  

YEŞİL ZEYTİN

TUNCER SAVCI

-Gel,  buraya gel, çekinme!Bu haftalık hakkını iç diye, el ederek çağırdım. Aramızdaki gelenek bozulmasın.Her hafta senin bir bardak içme hakkın var, dedim.

 - Bu sefer olmaz sağ ol, sağ ol...

-Yok, gel şalgamını iç de öyle git.

Artık onunla bir arkadaşlığımız olmuştu.Her hafta kalabalık içinden çıkar gelir, hem yürür hem de başını bana doğru çevirerek bakar,  yoluna giderdi. Herdefasında yoldan onu çağırır bir bardak şalgam ikram eder, öyle gönderirdim. Bu sefer ısrarla çağırmama rağmen gelmek istemese de biraz kararlı olmama dayanamadı.

Saçları sakalı birbirine karışmış, gözleri cıncık gibi parlak… Üstü başı yırtık,  ayakkabısı delik ve eskimiş; sırtına bir şilte torba omuzlamış, mahcup ve ezik bir halde...

-Yahu, param yok, biliyorsun!Senden sürekli şalgam içiyorum ama ücretini vermiyorum.

-Senden para mı isteyen var sanki. Kiminin parası kiminin duası,belki iyi dileklerde bulunursun,  şansına müşteri gelir. Zaten bugün hava soğuk, müşteri de yok. Bir bakarsın sayende işler açılır.

Bir bardak acılı şalgam doldurdum, kafaya bir dikişte içti.Teşekkür etti.Bir şey değil, dedim.

-İsmin ne? Seni her hafta buradan geçerken görüyorum kimsin? Necisin dedim.

-Derya.

-Çoluk cocuk yok galiba.

-Yok, evlenmedim.

-Evin var mı?

-Var da kimsem yok. Küçüklükten beri sokaktayım, ailem benimle ilgilenmedi. Ötedenberi kötü alışkanlıklar edindim, beni terk ettiler.Bu hale düştüm işte.

Omzundaki torbadaki birkaç şeyibelli ki çöpten toplamış. Elinde şeffaf bir kutu içinde yeşil zeytinler gözüküyor.

Bak bu zeytinleri de çöpten çıkardım, atmışlar.

İyi, dedim şanslısın.Hem de sapsağlamlar, baksana eziği bozuğu da yok görünüyor.

Bu kısa muhabbetten sonra müsaade istedi hadi sana hayırlı işler… Kalabalık içinde kaybolup gitti.

Şu kalabalıklar kim bilir kimleri barındırıyordu. Pazardan poşetleriyle dönen teyzeler, metroda topluca çıkan insanlar, araçlarıyla yoldan geçenler, kaçak köçek kenarda zabıtalara yakalanmadan bir şeyler satmaya çalışanlar,yolun her iki yanında esnaf dükkânlarına girip çıkanlar birsürü insan...Bu insanlar ne gibi sorunları baş etmeye çalışıyordu. Dışardan baktığında sanki kimsenin hiç bir sorunu yok, herkes mutlu, huzurlu… İçlerine girdikçe ve onları tanıdıkça, onlarla konuştukça, onlara içini döktükçe onların gerçek hayatlarını tanıyabiliyorsun.

Bu yığınlar esasında aynı zamanda yalnızlıkları barındırıyordu. Az önce buradan geçen sokakta yaşayan o adam herkese göre belki de en mutlu olanı. Dış görünüşü itibariyle itici ve ötekileştirici…ama kendisiyle barışık ve huzurlu yaşayan belki sadece o. Sorumluluğu yok. Kimseye hesap verme durumu yok. İşe gitme, gelme, geç kalma endişesini taşımıyor. Çoluk cocuk derdi de yok. Bulursa yer bulamazsa aç yatar. Halini pek de dert edinmez. Milyarlarca para kazanan bir patrondan daha huzurlu. Her ay kredi fatura ödeme derdi bile yok.Cebinde hiç meteliği olmadığından harcayacak, alacak ve satacak bir şeyi de yok.

Belki de öteki gözüyle baktığımız bu adam, kalabalık insanlar içinde hayatı en endişesiz ve kaygısız, anı doyasıya yaşayanlardan birisidir.

Van Gölü İncileri

CUMHURİYET İÇİN

SULTAN NURTEN ERGİN 

Nice zaferlerde kapandı hanlar

Cumhuriyet için alındı canlar

Kuruyan toprağı ıslattı kanlar

Cumhuriyet için savaştı yiğit

 

Tarihten bir ayna görünür oldu

Gelecek nesile ilmek örüldü

Nice zaferlere köprü kuruldu

Cumhuriyet için savaştı yiğit

 

Askerler Ata'mla silah çattılar

Gece gündüz siperinde yattılar

Düşmanları yerden yere attılar

Cumhuriyet için savaştı yiğit

 

Korkusuz kahraman kadınlarımız

Kara Fatma, Halime, canlarımız

Düşman doluydu dört bir yanımız

Cumhuriyet için savaştı yiğit.

Van Gölü İncileri

HAYAL DEĞİL

ERCAN ULUTAŞ

Büyülü bir armoniydi

ilk başlarda aşkımız

tuttuğum ellerindi baktığım gözlerin

öptüğüm yanaklarındı

hayal değil gerçekti

 

Yetmezdi tüm bunlar

iklimler bir başka güzeldi

kuşlar raks ederdi

hayatım şen şakrak

bitmeyen tükenmeyen sevdamdı

hayal değil gerçekti

 

Doyumsuz olduğum bir sendin

geçmek bilmezdi senle zaman

konuşurdun bal damlayan sözlerindi

işte mutluydum o zaman

hayal değil gerçekti

 

Ve sonra

son mevsimini yaşadı aşkımız

titrek titrek sallanan ellerindi

damla damla yaş akıtan gözlerindi

senden geriye kalan acılar

hayal değil gerçekti.

Van Gölü İncileri

BABAM

AYŞE DURAK

Bir gece rüyama gel

öp beni yeniden

hüzün birikmiş yüzümden

muştula

sensiz geçen günlerimi

 

elimden uçup gittin işte

zaman katmerli bir işkence

yaşıyorum, yarı baygın

ruhum yetmişlerde

 

inanmayacaksın belki

beni yiyen keder,

yokluğun öyle bir eser ki

bu sanatı çizenini bulursam

asırlarca ona ağlarım

babam...

Van Gölü İncileri

SENİ SEVMEK

GİZEM BODUR

Sevmek, kısıtlamak değil

Sevmek, kıyaslamak değil

Sevmek, kıskanmak değil,

Sevmek, kâinatta, ondan

başkasını görememektir

 

Ona bağlanmaktır sevmek

onu önemsemektir sevmek

uğruna ölmektir sevmek

 

Sevmek,el ele olmak değil

Sevmek, dil dile olmak değil

Sevmek, göz göze olmak değil

Sevmek, söz söze olmak değil,

Sevmek, o olmadan da onu

Yanındaymış gibi bilmektir.

Van Gölü İncileri

HER ŞEHİR SEN KOKARDI

VEDAT YARİŞAN

Sen gönlümce bir divaneydin

usulca kuşların dilinde adını duyardım

yüreğime göklerden yağan yağmurdun

çaresizdim her sabah adını anardım

yemin olsun ki, sen Batman kokardın

 

Sen gönlümce bir davaydın

okudum okudum bir şey anlamadım

bahçemde esen rüzgardın

dikensiz bir güldün ağlardın

gelip gelip hep seni okşardım

yemin olsun ki, sen Amed kokardın

 

Sen gönlümce hazandın

dağlarda kokan sevdamdın

ismin dudaklarımda idamlık bahardın

beni dertten derde  salandın

sevda kırıntılarını hep sen duyardın

yemin olsun ki, sen Van kokardın

 

Sen gönlümce evimdin

her şiirlerimde demleyendin

sevda dediğin gülüm

bir busedir dudağımda

kor ateşler gibi yanardın bağrımda

yalansa kahrolayım

sen İstanbul kokardın.

Van Gölü İncileri

ELVEDA ENKAZ ALTINDA KALAN  MUTLULUKLAR

MEHMET ÇİFTLİKLİ

Elveda diyebilmek zor iştir. Zor iştir, güzel anılarını uzaklara yolcu etmek. "Kıyamadıklarını, zamanın hoyrat girdabına uğurlamak. Hüzünlerin ve mutlulukların tadını sararmış sayfalarda bırakmak. Zor iştir, Hayatın ta kendisiydi yaşadıklarımız. Yaşamanın en doruk noktasında anılarımız. Güldüğümüzde hep beraber güldük. Katıla katıla, doyasıya! Sanki bugünlerin acısını çıkarırcasına. Sanki bir gün elveda diyeceğimizi bilmişçesine.

Ağladığımızda yine beraber ağladık. Birimizin içini yakan, diğerimizin de içini acıtırdı öyle değil mi? Birimizden akan gözyaşını hepimiz akıtmalıydık, dostçasına ve kardeşçesin. Ağlamanın verdiği asaleti bilirmişçesine! Biz gerçekten güldük, mutlu olduk, coştuk, çıldırdık, sıkıldık, sinirlendik, bağırdık, ağladık. Dolu dolu yaşadık, yaşadık hayatı, hayat denen koskoca yüklemin başlı başına tek öznesi olurmuşçasına! Güzel şeyler bulduk, güzel şeyler öğrendik. Sevginin evrenselliğini, umut etmenin verdiği vitamini, gözyaşının ardından gelen bekleyişi, bekleyişin ardından gelen mutluluğu. Hırçın, öfkeli ve ürkütücü şimşeklerden sonra kasveti yaşadık, yeniden dünyaya gelişi, temizlenişi, doğallığı, masumiyeti, o görkemli yağmuru, uysal gökkuşağını.

Gerçekleşmesi imkânsız gibi görünen fakat gerçekleşen dilekler tutmayı. Susarken konuşmayı, konuşurken bağırmamayı. Var olmanın yok olmaktan sonraki evre olduğunu ya da yok olmanın varsayarlığını. Açığa vurulmamış kızgınlıkları Kaf Dağı’nın ardında saklamayı. Lambadan çıkan cinden özgürlüğü, sevgiyi ve adaleti istemeyi. Sadece kendimiz için değil, başkaları için de dua etmeyi. Evet, evet hepsini! Güzel şeyler bulduk ve öğrendik ben de. Son öğreneceğim şeyse, elveda demekmiş enkazın altında kalan mutluluklara Yaşayarak öğrenmek en etkili yol belki de. Bunu demekten daha kötü olan hiç diyememektir bence. Kelimelerin bir yerlerde uyuması, seni duymaması. Demek istediklerini dile getirememek.

Diyeceğim şudur ki; enkazın altında kalan mutluluklara elveda!  Her başlangıcın mutlaka bir sonucu vardır. Önemli olan kendi beklentilerimiz doğrultusunda veya istemimiz dışında da olsa olumsuz yönde etkilemesi  etkilemenin sonucun gerçekleşmesidir.  Birlikte paylaştığımız mutlu neşeli zaman, enkazın derinliklerinde kaldı, mutluluğun sonuna, fetret döneminin başına   geldik. Çaresizliklerin kol gezdiği umutsuzlukların ahkâm kestiği, labirente dönen acıların girdabında çilelerin gölgemiz gibi bizi takip ettiği  günlere  revan olduk, kırık bir sandal ve kırık bir kürek  kırık bir kalp ile dönülmez bir ufka yelken açtık.

Giderken ne demek lazım? İçinden ne geliyorsa onu demek lazım. İçimde elveda mutluluklar elveda güzel geçen günler...

Van Gölü İncileri

NEYLEYİM

MEVLÜT EŞGÜNOĞLU

Bu akşam bir dostla dertleştik biraz

Hem sevindim hem üzüldüm neyleyim

Feryadını duydum gönül dedi yaz

O konuştu ben süzüldüm neyleyim

 

Şikayet etmedi kendi nefsinden

Neden halk anlardı sözü tersinden

Hasta idi anlıyordum sesinden

O dert döktü ben bozuldum neyleyim

 

Bu toplum yüzünden çekiyor cefa

Bir daha anladım kaybolmuş vefa

Çaresizce ancak diledim şifa

O söyledi ben ezildim neyleyim

 

Allah'ım vermesin başa namerdi

Gördüm ki dağ olmuş içinde derdi

Moral alsın dedim o bana verdi

O dağıttı ben düzeldim neyleyim

 

Rabbim yaşamaya verecek izin

Çok şiir yazacak baharla güzün

Hayat okulundan oluyor mezun

O bitirdi ben yazıldım neyleyim

 

Ati olsun Hak'tan dilerim parlak

Şiir bağı açsın onunla yaprak

Oldum sanat bahçesinde bir toprak

O bahçıvan ben kazıldım neyleyim.

 

 

Bakmadan Geçme